SPOILER SPOILER
Kitap içeriği hakkında bilgi içerir.
Allah’ın indirdiği bir kitapta, kutsal bir kitabın incelemesinde “spoiler” da olur mu diyeceksin biliyorum, ama olur. Nasıl mı olur? Bakalım nasıl olurmuş.
Okumadın ki sen bu kitabı, hem de hiç okumadın, onun için çok güzel olur “spoiler”, hatta en rahatsız edeninden. Sana sorsalar en başta
'Ölüler'i bir kez daha okudum. İçim yine kederle dolup taştı. Ağlamak istemedim, aşinayım ne de olsa Gabriel'in hikâyesine, ama yok, son sayfalarda yine ağlıyordum usul usul, ağlıyordum ve gözlerimin gerisinde hareket ediyordu bütün hayallerim, aynen Gretta'nın Michael Furey'i hatırlaması gibi, ve aynen içinin acısıyla kendini bırakışı gibi, ben
Baştan sona, her bir kelimesinde, kitaba dair her bilginin, her sonucun, her nedenin olduğu bir inceleme yazısıdır. Kitabı okumayanlar, eğer olayların sonucu ne merakıyla okuyacaklarsa, bu incelemeyi okumamaları daha iyi olur. Benim gibi her şeyi bilmesine rağmen, nedenlerini ve işlenişini merak ederek okuyacaklarsa buyursunlar.
BÖLÜM 1
1900'lü
22 Şubat 2018
İstanbul
Ahmed abime;
Mektubuma yeni başlamış gibi görünüyorum değil mi abi, ilk hitap edişimmiş, ilk cümleye başlayışımmış gibi. Yok ama. Sana mektup yazmayı dördüncü deneyişimdir bu. Sen nasıl yazıyordun ki acaba, canından çok sevdiğin Leylin'e? Hiç düzeltmeden içinden geldiği gibi mi, yoksa törpüleyerek mi? Ah, evet. Okudum
Aşk öylesine bencil, öylesine büyük bir kendini koruma güdüsü içinde ifade edilir ki, insan tüm duygularını sergilemez, en azından hepsini aynı anda sergilemez. Duygular adım adım, taksit taksit açıklanır; böylece karşılık gör- mek garanti altına alınır. Hatta, bunda öyle ileri gidilir ki, ne zaman "seni seviyorum" sözcüklerini kullanacak olsak karşımızdakinden de aynı sözcükleri bekleriz - adeta mübadele ekonomisinde pazarlık yapıyormuş gibi. Bu sözüm ona aşk denen şeyin genel uygulamasında ve kavranmasında karşılıklılık kavramı vardır. "Ben senin yaptığını yapayım, sen de benim yaptığımı yap." "Seni seviyorum, çünkü sen beni, ben seni sevdiğim için seviyorsun."
Bil ki Lale Müldür'ün sadece çiçek dürbünü gibi bir kadın olduğunu söyleyip kestirip atmak haksızlıktır. O, " Dedemin İnsanları" filmindeki Peruzat'a benzer. Sebepsizdir, Lale Müldür'ü hep "bekliyorum efendim" repliğini tekrarlarken hayal ederim. Bir tuvalin önünde, metaforlarla dolu bir kavuşma tablosu çizerken. Bizatihi
"Manevi üniformalarımızın içinde, sevgimizi göstermekten de korkarız. Aşk öylesine bencil, öylesine büyük bir kendini koruma güdüsü içinde ifade edilir ki, insan tüm duygularını sergilemez, en azından hepsini aynı anda sergilemez. Duygular adım adım, taksit taksit açıklanır; böylece karşılık görmek garanti altına alınır. Hatta, bunda öyle ileri gidilir ki, ne zaman “seni seviyorum” sözcüklerini kullanacak olsak karşımızdakinden de aynı sözcükleri bekleriz – adeta mübadele ekonomisinde pazarlık yapıyormuş gibi. Bu sözüm ona aşk denen şeyin genel uygulamasında ve kavranmasında karşılıklılık kavramı vardır. “Ben senin yaptığını yapayım, sen de benim yaptığımı yap.” “Seni seviyorum, çünkü sen beni, ben seni sevdiğim için seviyorsun.”
Neden mütekabiliyet arıyoruz? Çünkü aşkta kendi bireysel ifademizi bulmaktan aciziz."
Aşk öylesine bencil, öylesine büyük bir kendini koruma güdüsü içinde ifade edilir ki, insan tüm duygularını sergilemez, en azından hepsini aynı anda sergilemez. Duygular adım adım, taksit taksit açıklanır, böylece karşılık görmek garanti altına alınır. Hatta, bunda öyle ileri gidilir ki, ne zaman "seni seviyorum sözcüklerini kullanacak olsak karşımızdakinden de aynı sözcükleri bekleriz adeta mübadele ekonomisinde pazarlık yapıyormuş gibi. Bu sözüm ona aşk denen şeyin genel uygulamasında ve kavranmasında karşılıklılık kavramı vardır. "Ben senin yaptığını yapayım, sen de benim yaptığımı yap." "Seni seviyorum, çünkü sen beni, ben seni sevdiğim için seviyorsun." Neden mütekabiliyet arıyoruz? Çünkü aşkta kendi bireysel ifademizi bulmaktan aciziz.
HAYATIN ÇIĞLIKLARI DEVAMI
Apartmanın içine kadar birlikte yürüdük. Asansör geldiğinde ben de onunla çıkmak istedim ama izin vermedi. Aniden boynuma sımsıkı sarıldı. Öylece kaldı. Ben da kollarımla sardım onu. İkimiz de kenetlenmiş gibiydik. O an boynumun ıslandığını hissettim. Bir iki damla gözyaşı akmıştı. Bir müddet böylece kaldık. Sonra
Sen; Allah tarafından bana gönderilen bir melek olabilirsin ancak. Sen; benim içimin, kalbimin, göğüs kafesimin, canımın en ama en mühim yeri ve parçasısın. Sen öyle güzel ve özelsin ki, ben seni hak etmiş olabilecek ne yaptım bilmiyorum. Sana o kadar çok şey söylemek istiyorum ki, hiç susmadan haykırmak istiyorum seni sevdiğimi tüm dünyaya. Hep
Hayat ve kader insanı ne kadar zorlasa da, yürüdüğü yoldan çıkartmaya çalışsa da, önüne caydırıcı seçimler sunsa da; bir hayatta, bir beden de, bir yürekte bir tane isim olmalı.. Belki de sınanıyoruz, karşımıza sürekli başka başka kişiler çıkıyor, o kişiler hayatımızın bir tarafında yer almak istiyor ve belki de bunun için her şeyini ortaya
Manevi üniformalarımızın içinde, sevgimizi göstermekten de korkarız. Aşk öylesine bencil, öylesine büyük bir kendini koruma güdüsü içinde ifade edilir ki, insan tüm duygularını sergilemez, en azından hepsini aynı anda sergilemez.
Duygular adım adım, taksit taksit açıklanır, böylece karşılık görmek garanti altına alınır.
Hatta, bunda öyle ileri
"Seni seviyorum, çünkü sen beni, ben seni sevdiğim için seviyorsun." Neden mütekabiliyet arıyoruz?
Çünkü aşkta kendi bireysel ifademizi bulmaktan aciziz.
Mütekabil olunca, karşımızdakinin dilini kullanırız.
III
Manevi üniformalarımızın içinde, sevgimizi göstermekten de korkarız. Aşk öylesine bencil, öylesine büyük bir kendini koruma güdüsü içinde ifade edilir ki, insan tüm duygularını sergilemez, en azından hepsini aynı anda sergilemez. Duygular adım adım, taksit taksit açıklanır; böylece karşılık gör- mek garanti altına alınır. Hatta, bunda öyle ileri gidilir ki, ne zaman "seni seviyorum" sözcüklerini kullanacak olsak karşımızdakinden de aynı sözcükleri bekleriz - adeta mübadele ekonomisinde pazarlık yapıyormuş gibi. Bu sözüm ona aşk denen şeyin genel uygulamasında ve kavranmasında karşılıklılık kavramı vardır. "Ben senin yaptığını yapayım, sen de benim yaptığımı yap." "Seni seviyorum, çünkü sen beni, ben seni sevdiğim için seviyorsun."
Aşk öylesine bencil, öylesine büyük bir kendini koruma güdüsü içinde ifade edilir ki, insan tüm duygularını sergilemez, en azından hepsini aynı anda sergilemez. Duygular adım adım, taksit taksit açıklanır; böylece karşılık görmek garanti altına alınır. Hatta, bunda öyle ileri gidilir ki , ne zaman " seni seviyorum" sözcüklerini kullanacak olsak karşımızdakinden de aynı sözcükleri bekleriz - adeta mübadele ekonomisinde pazarlık yapıyormuş gibi. Bu sözüm ona aşk denen şeyin genel uygulamasında ve kavranmasında karşı ıklılık kavramı vardır. "Ben senin yaptığını yapayım, sen de benim yaptığımı yap." " Seni seviyorum, çünkü sen beni , ben seni sevdiğim için seviyorsun."