Aralarında kitaba adını veren İyi Kalpli Erendira ile İnsafsız Büyükannesinin İnanılmaz ve Acıklı Öyküsü’nün de olduğu yedi öykü var bu kitapta. Tam da “bugünlerde bir türlü okuyamıyorum“ derdine deva olacak öyküler bunlar.
İnsanı alıp her yerden uzak, bir yanı uçsuz bucaksız deniz, bir yanı uçsuz bucaksız çöl olan, güherçile kaplı kasabalara götürüyor Marquez. Büyüyle ve garip bir hüzünle sarmalanmış insanlarla tanıştırıyor:
Kanatlı ihtiyar bir adam, yaralarında ay çiçekleri açan bir cüzzamlı, çocukluğundan beri kalbinin atışlarını saymakta olup artık sayıların yetmez olduğu ihtiyar kadın, mucizeler satıcısı bir şarlatan, dünyanın boğulmuş en güzel adamı, yıldızların gürültüsünden uyuyamayan Jamaikalı..
Marquez’in, türlü dünyalar arasında sıkışıp kalmış bu insanları pamuklu muammalara, tüm bu trajik öyküleri ipekli mucizelere sarıp anlatmasına bayılıyorum. Dünyanın o meşum yüzünü büyüyle yumuşatıyor bu adam. Çok seviyorum.