. . .
ŞİİR-MİİR
K/aralamalar
(Not: Mükerrer kayıtlar, sâir hata ve düzenlemeler bir ara yapılacaktır inşallah, diyelim... Bu hususta okurlardan özür dileriz...)
Özellikle Türkiyemiz'de İsmailağa, Erenköy ve Işıkçılar cemaatleri tarafından çokça okunan İmam-ı Rabbani Hazretleri, bu saydığım cemaatler tarafından kesinlikle okunmalı ve anlaşılmalı. Bu yaşıma geldiğim halde İmam-ı Rabbani Hazretleri hakkında ilk defa bir kitap okudum. Bu kitabın yanında Diyanet Ansiklopedi "İmam Rabbani"
“İnsan, para kazanmak için, ünlü olmak için, kızlarla çıkmak için, ileride rahat etmek için veya arkadaş kazanmak için yazı yazmaz. Yazdıklarını okuyanların hayatlarını ve kendi hayatını zenginleştirmek için yazar. Ayakta durmak, iyi olmak ve kendini aşmak için yazar. Bir de mutlu olmak için, tamam mı? Mutlu olmak için. Bu kitabın bir kısmı -belki
Yıllar evvel Kanal D'de Rekorlar Dünyası diye bir program vardı.Çok uzun soluklu olmamıştı sanırım ama ilk bölümünü hiç unutamıyorum.Can sıkıntısı yüklü bir akşam amaçsızca kanalları zıplarken karşıma çıktı.Hadi bakayım biraz dedim,zaten canım sıkkın belki biraz gülümserim.Daha program başlar başlamaz gelen konuk 20 yaşında 60 küsür santim boyunda bir kadın Dünyanın en kısa kadınıymış.Sunucu olarak canlı,önce yavru bir köpeği sever gibi kucağına alıp sevdi kadını,sonra yere bıraktı...Beni asıl çıldırtan kadını yere indirdikten sonra yaptığı hareket.Arkadan bir damacana(evet evet bildiğimiz damacana) getirtip kızın yanına koydu.Bakın ne kadar kısa,aa ne güzel de kısa yaa nasıl da kısa bakın damacana kadar vs. diyerek histerik kahkahalar atmaya başladı.Tabii salon da çılgın gibi alkışlamaya...
Allah kahretsin be,eğlence anlayışınıza sıçayım sizin.
İnsan ulan o insan.Ben daha ilkokul bebesiyken komşu çocuğuna dombili dedim diye tokat yemiştim babamdan.Hiç unutmam o gün söylediklerini,dedi ki bana babam,ayıptır oğlum insanların görünüşüyle,eksiğiyle,fazlasıyla eğlenilmez...
Tokattan daha ağır gelmişti o sözler,yerin dibine girmiştim.Yere batsın sizin reytinginiz!
modern psikolojideki terapilerde maalesef terapiye yön veren üslup ene'yi kabartmak üzerine kurulu. bir süre ene'si kabaran insan kendini daha iyi hissedebiliyor. ama sonrasında kalbin asıl ilacı kibir olmadığından fıtrat bunu reddediyor tekrar bir boşluğa düşülüyor. bunu kendim de deneyimlediğim için çok iyi gözlemleyebiliyorum. peki
Serenad & Zülfi Livaneli
+
Maya; İstanbul Üniversitesi halkla ilişkiler departmanında görevli, 36 yaşında dul bir kadındır. Maximilian Wagner, A.B.D'de profesör, 86 yaşında bir Almandır. Wagner 60 yıl sonra İstanbul Üniversitesi'nin davetlisi olarak yeniden Türkiye'ye gelir. Ve onu Maya karşılar, ağırlar.
+
Hikayemiz böyle başlıyor. Ancak hikâyenin ana karakterleri üzerinden; Hitler Almanyası, 2. Dünya Savaşı, Nazizm, Yahudi soykırımı, Struma olayı, adalet, medya ve ırkçılık ana hatlarıyla hem eleştirel hem de sosyal dokunuşlar var. Elbette aşk ve insan ilişkilerinin çıkarsallığı yan karakterlerle irdelenmekte. Sürükleyici ve etkileyici bir roman. Çoğu kişi yadırgayabilir ancak ben en çok da kitabın sonunu beğendim. O ütopik anlatım ve uçarı hayal dünyasına giriverdim Livaneli'nin. O halde hadi okuyun!
+
#serenad #zülfülivaneli #doğankitap #kitap #kitapokumakgüzeldir #kitaptavsiyesi #kitapönerisi #kitapönerileri #kitaptavsiyesi #kitaptavsiyeleri #kitapaşkı #bookstagram #okudumbitti #hadiokuyun
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2015135,8bin okunma
İçimizdeki Rumların Karın Ağrısı...
"Kiliseyi câmii'ye çevirmek İslâmî mi? İnsanlığın ortak mirası olan bir yerin ilk haline, aslına döndürülmesi gerekmez mi?
İstanbulda namaz kılacak birçok camiî var, onları dolduramıyorken, ne gerek vardı?" gibi abuk ve abes sorular/görüşler serdedenler, iki şeyi ortaya koyuyorlar;
Hicretin 54. senesi, Sa'd 80 yaşında... Rabbi'ne kavuşma hazırlıkları içinde... Oğlu onun son dakikalarını şöyle anlatıyor: "Babamın başı dizimdeydi. Son nefesini vermek üzerey di. Ağladım.
"Niçin ağlıyorsun ey oğul?" dedi. "Allah bana asla azap etmez. Ben cennet ehlindenim."
Onun iman gücü ölüm sarsıntısını bile hafif kılıyordu.
Martin Eden adlı kitabından sonra Jack London okumam gerektiğine iyice emin oldum çünkü kitap beni büyülemişti. Yıldız Gezgini de London kitaplarına bakarken dikkatimi çekti ve başladım.
Kitap hapishaneye giren Profesör Darrell Standing'in hapishanede yaşadıklarını ve zihinsel gücünü kullanarak geçmiş yaşamlarına yaptığı yolculukları konu
MİMAR SİNAN KİMDİR?
Devrinin tâbiriyle “ser-mîmârân-ı hâssa”, yani pâdişah mîmarlarının başıdır. Bir kısım kaynaklara göre babası Abdülmennân, dedesi de Dülger Yûsuf isimli şahıslardır. Sinan, Sultan Selîm’in tahta çıktığı günlerde Rumeli’ye ilâveten Anadolu’dan da devşirme alınmaya başlanması üzerine Kayseri’nin Ağırnas Köyü’nden
İNCE MEMED: HAKLI İSYANIYLA BÜTÜN MECBUR İNSANLARIN İDOLÜ OLAN EŞKIYA! II. Adnan Menderes hükümeti görevde. Mecliste sert tartışmalar sürüyor. CHP'nin İstanbul şubesi mühürleniyor. Dünyada ve Türkiye'de tarih, sessizce kendini yazıyor.Avrupa Birliği'nin 4 ay içinde kurulacağı haberleri çıkıyor. 1953 Nobel Edebiyat Ödülü İngiltere Başbakanı Winston