Edebiyat dünyasının kabul ettiği bu yazar ve romanı beğeniyi fazlasıyla hak ediyor. Bir anne ve oğul arasındaki evrensel ilişki hiç eskimeyecek bir anlatımla sunuluyor. Psikoloji anlatılarını sevenler kaçırmamalı.
Yarım bıraktım cünkü orjinal dilinden okumaya çalıştım. İfadelerde farklı bi dil kullanılmıştı sanırım günlük dilden seçilmişti kelimeler. Bende anlayamadım ve biraktim
''Hiçbir şey için “BENİMDİR” deme Sadece de ki; “YANIMDADIR”
Çünkü ne altın,
Ne toprak,
Ne sevgili,
Ne hayat,
Ne ölüm, Ne huzur, Ne de keder… Daima seninle kalmaz.''
Hiçbir şey için ’Benimdir’ deme. Yalnızca ’Yanımdadır’ de. Çünkü ne altın, ne toprak, ne sevgili, ne yaşam, ne ölüm, ne huzur, ne de keder her zaman seninle kalmaz.
D.H.Lawrence
"Geleceğe uzanan düz bir yol yok, ama engellerin çevresinde dönüp duruyoruz ya da üzerlerinden atlıyoruz. Yaşamamız gerek; yer gök yıkılmış olsa bile."
Yaşadığı çağın gerektirdiği sosyal kültürel durumu açısından ayna görevi oldu, tuhaf olan hala bu sistem günümüzde devam etmekte, ve kendince yorumunu hiç esirgemeden bu dünya düzenine çok güzelce giydirmesi güzel bir durum :) Üslubundaki hararet kendini kaptırışı özellikle kendisini eleştirenlere karşı öfkelenişinde kahkahalara boğuldum :) mesela:
'Eğer okuyucum bütün bunları boş ve abrakadabra olarak görüyorsa, iyi bir şey onun için. Onun kendi küçük gübre yığını üstündeki küçük böbürlenişleri için söyleyecek artık hiçbir şeyim yoktur yalnızca. '
Hatta eleştirenlere daha da ileri gidip şarkı bile yazmıştır :) mırıldanışları da olsaydı tam olurdu tabi :
'Bana inanmıyorsanız eğer, inanmayın. Size söyleyeceğiniz küçük bir şarkı bile vereceğim.
Bana doğru gelmiyorsa eğer
Ne kadar doğruysa bana ne ?'
Kitabın her kelimesini, cümlesini ayrı bir zevkle okudum. İnsan organizmasından başlayıp, evrenin gizemiyle kapaması konusunda ağırdan alması da verdiği bilgiyi yedire yedire hazmetmeme vesile oldu Başlangıcında verdiği bilgiler tekerrür etse de beyninize işlemesi konusunda çok iyi bir yöntem. Kesinlikle okumaktan çok zevk alacağınız bir kitap olduğunu düşünüyorum :)
Harman Yerinde Aşk; kitaba adını veren hikayeden ve Uğur Böceği, Tilki ve Yüzbaşının Bebeği adlı hikayelerden oluşuyor. Kitabı bir roman zannederek aldığımdan içinden dört hikaye çıkması benim için şaşırtıcı oldu.
Lawrence’ın tadına doyulmaz bir dili var. Betimlemeleri ve çizdiği karakterlerle roman derinliği katmış metinlere. Tematik bir bütünlüğü de var: aşk.
Daha iyi olabilir miydi.. Evet, olurdu. Yalnız metnin hacmine etki edebilirdi bu değişiklik.
Dört öyküde de hiç acele etmeden ilerleyen kurgu bir noktaya geliyor ve orada Lawrence çok acele edip hemen düzeltiyor. Bunu bilerek mi yapıyor, niyeti düğümü bir an önce çözüp aşka odaklanmak mı, orasını bilemiyorum. Örneğin hikayenin birinde ana karakterin eşi, bir şeyler döndüğünü anlıyor ve müdahale etmek istiyor, ediyor da. Ama bir şekilde saf dışı kalıyor. Bu öyle paldır küldür oluyor ki hikayede kabak gibi sırıtıyor.
Karakterlerin aşka bakış açılarında hastalık derecesinde başkalık var ve kadın karakterler özellikle teslimiyetçi çizilmiş. Bu beni rahatsız etti ama Lawrence belki de olmasını istemediği şeyi oldurarak anlatma yoluna gitmiştir.
Tüm bunlara rağmen keyifle, cümlelerin tadını ala ala okunacak bir kitap. Kierkegaard’ın Baştan Çıkarıcının Günlüğü eseri için de böyle düşünmüştüm. Hem rahatsız olmuş hem de zevk almıştım.