“İşte yukarda, üstünüzde uçan ulukepezdir, o sizin kılavuzunuzdur. Önünüzde uçacak, size karınca kentlerini göstere cektir. Siz karınca kentlerini taş üstünde taş kalmayasıya yıkacaksınız, ta ki karıncalar dize geleler, dize geldikten sonra da huzuruma çıkıp bana yalvaralar. Askerlerim, fillerim, size bir daha yineliyorum, elaman dedirtinceye kadar karıncaların gözlerinin yaşına bakmayacaksınız. Komutanlarım, size söylüyorum, karıncalara en küçük bir acıma gösteren fili öldüreceksiniz. Fil askeri acımaz. Fil askeri son fil devletini korumak için acımayı yüreğinin yakınına getirmez. Filler, kardeşlerim, bu sizin ilk büyük savaşınızdır. Eğer bu savaşı kazanacak olursak, dünyaya hükümran olacağız. Filler, kardeşlerim, bütün dünya yaratıkları ve tarih durmuş bize bakıyor. Bizim bu kutsal savaşımıza. Karıncaları dize getiremezsek bugün, dünyanın tekmil yaratıkları ve tarih bizi bağışlamayacaktır. Tarih bizim bugünkü zaferimizi altın harflerle yazacaktır. Filler bugünkü savaşta büyük utkuyu hak etmiştir, çünkü filler görkemlidir, çünkü filler soyludur, çünkü filler çalışkandır. Kırk yüzyıllık filler tarihi durmuş orada, gökte bize bakıyor. Yurdumuza saldıran, bize düşmanlık gösteren karıncalara karşı bugünkü savaşta kesin utkuyu kazanamazsak tarih, filler tarihi bizi bağışlamayacaktır. Filler, kardeşlerim, askerlerim, eğer karıncalara yenilirsek bugünkü savaşta, kanımıza susamış karıncalar bir tekimizi bile bırakmayacak, bizi toptan yiyeceklerdir. Bu yeryüzünden fil soyu silinecektir.