Dickens'in dediği gibi 'zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsü. Hem akıl çağıydı hem aptallık, hem inanç devriydi hem de kuşku, aydınlık mevsimiydi, karanlık mevsimiydi, hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı, hem herşeyimiz vardı hem hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da öteki yana..' 17 yaşımda izlemiştim Karanlıkta Dans'ı. Bağıra bağıra ağlamıştım. İzmir Çankaya'da ana akım olmayan sinema filmlerinin korsanını satan bir yer vardı, oraya uğrardım yolum düştükçe.'Konuş Onunla' vardı, o dükkandan almıştım, çok sevmiştim. Roman okurdum çokça. Çağdaş edebiyatçılardan soğumamıştım henüz. Şimdi elime bile almıyorum ne yalan söyleyeyim. Ama en sevdiğim roman Don Kişot tu. Bir araştırma hazırlamıştım lisede. Cervantes'in post-modern edebiyatın öncüsü olduğunu iddia etmiştim.Müzik sanatından hiç anlamazdım anlamayada çalışmazdım. Müzik zevkimi de Alsancak'taki Seyhan Müzik belirlerdi. Etnik müzik reyonuna giderdim her zaman. Kazım Koyuncu da dinlerdim Björk de. Dans etmeyi ve bira içmeyi severdim. Öyle zamanlardı..Baksanız aslında şimdiyle aynı daha dikkatli bakarsanız şimdikinden çok farklı. Hem ülkede hem bende.. 🪐🪐
463 syf.
·
Not rated
Üst edit: Bu incelemede, kitapta neler anlatıldığından ziyade okurun neler gördüğü vurgulanmıştır. *Spoiler İçerir* Öncelikle bu kitap ile nasıl karşılaştığımı anlatmak istiyorum izninizle. Telefon rehberimde bir adet bile kitap okuyan insan evladı olmadığından mütevellit kitap arayışlarımı çeşitli forum sitelerinden yahut sözlüklerden
Angela'nın Külleri
Angela'nın KülleriFrank Mccourt · Epsilon Yayınları · 20083,997 okunma
Reklam
“İsmini söylerken dudaklarım kurudu. Dirseklerin masanın üzerinde, elinde yarısına kadar kendini bitirmiş sigaran, sigaranın izmaritinde dudağından bulaşan ruj.. Konuşurken gözlerini bakmaya çalışıyorum, gözlerim korkak, etrafa kaçıyor.. Bira söylemeliydim diyorum ya da en alkollüsünden her neyse.. Sesin kulağıma kelime kelime dokunuyor, önce
defalarca pardon filmini izlemek
bu konuda yalnız olduğumu sanıyordum. uzak bir yerde, beklenmedik şekilde, çok sevdiğim insanlardan oluşan, toplu bir tanıdıklar grubunu görmüş gibi hayretler içerisindeyim, gevrek gevrek gülerek izliyorum denk geldiğim pardon bağımlılarını. pardon izlemek, öğrenciyken uzayan kahvaltılarımızın biricik sebebiydi. "bu akşam pardon mu
208 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 8 days
Kadınlar Ormanı için Meksika kırsalında kadınların ve kız çocuklarının verdiği bir yaşam mücadelesinin romanı demek yanlış olmaz diye düşünüyorum. Erkeklerin Acapulco veya Amerika'ya çalışmaya diye gidip bir daha geri dönmedikleri, kadınların kız çocuklarıyla geride kaldığı, coğrafi koşulların zorluğunu yanında hayatta kalmanın da zor olduğu bir
Kadınlar Ormanı
Kadınlar OrmanıJennifer Clement · Sel Yayıncılık · 2019902 okunma
''Beni anlamanı istemiyorum. Bu sana fazladan bir mesai gerektirir ki, kimsenin hayatında ağırlık yapmamayı epey önce öğrendim. Biraz düşünmeni isteyebilirim, nasıl olduğumu. Belki de nasıl olduğumu anlatmak için tüm çabam. Bu boktan, beş para etmez dünyada hala iyi kalabilmenin ve iyi yaşamanın mücadelesini verdiğim için beni kutlamanı istiyor da
Reklam
1,000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.