Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
·
Puan vermedi
Herkese merhaba, yazarin kalemi ile #nisanyagmuru kitabıyla tanışmış ve çok sevmiştim. Hemen #eylulruzgari kitabı ile devam ettim. Bu sefer işin içinde birde cinayet olunca olaylar daha bir heyecanlıydı. Polisiyenin askla harmanlanmış halini elimden birakamadan bitirdim. Rüzgâr başarılı ve hirsli bir gençtir. Geldiği yere kolay gelmemiştir.Çok
Eylül Rüzgarı
Eylül RüzgarıAynil Onur Yüksel · İkinci Adam Yayınları · 202223 okunma
Yaşamı anlamlandırmada ne gibi hatalara düşülebileceğini anne ve babaların, öğretmenlerin ve psikologların bilerek, kendilerinin aynı hataları yapmamaları durumunda şuna inanabiliriz ki toplumsallık duygusundan yoksun çocuklar, kendilerindeki yetenekleri ve yaşamın içerdiği olanakları daha açık seçik hissedecektir. O zaman yaşamın önlerine çıkaracağı ödevler karşısında uğraşıp didinmeyi elden bırakmayacak, kendilerine kolay bir çıkış yolu aramayarak ödevlere yan çizmeyecek ya da yükü başkalarının üstüne yıkmaya kalkmayacaklardır; kendilerine daha yumuşak davranılıp özel bir yakınlık gösterilmesini beklemeyecek, kendilerini aşağılanmış hissetmeyecek, kafalarından intikam düşüncesini geçirmeyecek ya da "Yaşamanın yararı ne? Ne veriyor bana yaşamak?" diye sormayıp şöyle söyleyecektir: "Biz, kendi yaşamımıza gereken biçimi vermek zorundayız. Bu oldum olası boynumuzun borcudur ve bunun altından kalkabilecek gücümüz vardır. Biz eylemlerimizin efendisiyiz. Yeni bir şey mi yaratılacak ya da eski bir şeyin yerine yeni bir şey mi koyulacaktır, bu yalnızca bizim işimizdir." Yaşam bu şekilde birbirinden bağımsız bireylerin ortak çalışması olarak görüldü mü, insanlığın ilerlemesinde sınır yoktur.
Reklam
Vay be! Ülkemizde ne çok âlim varmış da bizim haberimiz yokmuş. Bir konu üzerinde ne güzel fetva veriyor çat diye! Vay be büyük adam vesselam (!) . . Ben ilim öğrendikçe(ki ömür boyu inşallah hep öğrenci kalmak istiyorum) bir konu hakkında ağzımı açamıyorum. Konuşasım geliyor, farklı alimlerin fikirleri geliyor, daha geniş bakış açıları var ve
Şehrin ışıkları altında yürümeye devam ederken, hayatın mazi tarafında kalan yıllarımı düşündüm. Tozlu raflarda yalnızlığa terk edilmiş kitapların arasına konulan eskimiş takvim yaprakları gibi uzakta duruyor geçen güzel günler. Onları bulmak ve bir daha o günlere gitmek imkansız. Biliyorum, güzel günlerin kıymeti gidince anlaşılır. Gidip de dönmeyen güzel günlere dargınım. Dünya rahat yeri değil bilirim. Dile söylemek kolay, kalbe anlatmak zor. Hayat imtihanı ağır olur bazen. Yaslanacak bir omuz ararız yakınımızda bizi anlayan. Hayat, geriye asla dönülemeyecek bir sûrette biz zaman ve mekânla kayıtlı olan fâniler için geleceğe doğru akıtılıyor tüm zaman ve mekânların Sahibi tarafından. Allah (cc), O' dur kudreti her şeye yeten. Geçen yıllar, sıkıntıyla geçmiş olsa bile yine de özlem duyuluyor o yıllara. Hayat gidiyor diye mi bu özlem? İnsan hayatta olmayı seviyor. Bu hayatın sona doğru gitmesini ve bir gün son bulmasını istemiyor. Sonlu bir hayata kalp razı değil çünkü. Dinle kalbini, duyacaksın. Biraz yalnız kaldığında anlayacaksın. Bazen yalnızlık iyi gelir. “Kalb, ebedü’l-âbâda müteveccih açılmış bir penceredir. Bu fâni dünyaya razı değildir." diyerek bu hakikate ışık tutar Bediüzzaman. Ey dost! Bu yazıyı okurken sen de sonsuzluğu düşün ve hakikat penceresinden bakarak kalp ve ruhunun sesini dinlemeye çalış veya benim gibi yalnız bir gece yürüyüşüne çık, kendini dinle, kalbini dinle, vicdanını dinle. 'Bir Gece Yürüyüşünde' başlıklı yazımızdan Yoldan Geçerken/ Mehmet Kazar 5 Ocak 2021
"Kendini nasıl bir şeyin içine soktuğunun farkında mısın Angelina?" diye sordu. Baldırındaki kılıftan bir bıçağa uzandı- ğında kocaman gözlerle izledim. Göğsüme doğru yönelttiği kocaman bıçağı takip ettim ve bıçağın hafif kıvrımlı ucunu gömleğimin ilk düğmesinin altına taktı. Pürüzsüz metal yüzeyinin üstünde kurumuş kana benze- yen
Sayfa 158
"Yüzünde çiçek açtırmadığınız insanların en son mezarında da çiçek açtırmayın." Ben bunu yaşadım ve çokta sinir oldum. Yaşarken -kim olursa olsun- acısı ve yarası olduğunuz insanların mezarında size gözyaşı dökmek bile hak değil ki daha mezarına çiçek koymak? Hayırdır öldürdüğünüz mutluluklarını bir çiçekle mi kapatmaya çalışıyorsunuz?
Reklam
128 syf.
8/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Aklı Başında Her İnsan Biraz "Deli"dir
Not: Bu inceleme, bir incelemeden çok daha fazlasıdır. Yazım uzun olduğu için ve anlaşılma kolaylığı sağlamak adına sekiz bölüme ayırdım ve böylece daha ilgi çekici olduğunu düşündüğünüz yerlere gidip okuyabilirsiniz: – Giriş – Kitapla İlgili Düşüncelerim – Nietzsche'nin Ailesinin Sağlık Geçmişi – Nietzsche'nin Sağlık Geçmişi – Turin
Nietzsche Neden Delirdi?
Nietzsche Neden Delirdi?Ayşe Şirin Çakmakçı · Scala Yayıncılık · 20242 okunma
90 syf.
·
Puan vermedi
Gölge! Sahip olduğunuz en önemli şeyler listesinde gölgeniz kaçıncı sırayı alır? Hayati bir önemi var mıdır? Varlık emaresi ne zaman önemlidir? Ne işe yarar? Düşünün biri sizden sınırsız altın üretimine sahip bir ceket karşılığında gölgenizi istiyor. (Bu aklıma Şalvar Bank filmini getirmedi değil. Uyarlama olup olmadığını düşündüğüm ilginç bir
Peter Schlemihl'in Garip Hikâyesi
Peter Schlemihl'in Garip HikâyesiAdelbert Von Chamisso · Aylak Adam Yayınları · 20141,381 okunma
Yalnızlık... Ne kadar kolay söyleyebilen ama ne kadar acı bir şey. İnsanın pek tercih etmeyeceği bir şey tek basinalikla çok karıştırıyoruz aslında. Onu tercih edebilir insan ama yalnızlığı pek tercih edemez. Tek basinaliga eşlik edebilir kişi çünkü daha dolu doludur. Tek başıma bir şeyler yapabiliyorumdur ama bunun içinde yalnızlık varsa o Tek basinalik çok ağır bir yüktür. Yalniz bırakılmak bir de bu var bırakılmak... Yani maruz kaldığın bir şey senin gidip özenle tercih etmediğin bir durum. Yalnızlığın olduğu Tek basinalik... Duyduğun ses büyük bir gürültü. Sadece se duyuyorsun. Kafanın içinde yankılanan bir ses. "Yalnız bir tek basinalik" İnsan kendini bulmak için kendine bir şeyler katmak için ara ara tek kalmalı ya da yalnız nasıl ifade ediyorsanız. Ama bir insanı yalnız bırakmak... Çığlık çığlığa bir yalnızlık. İnsan böyle bir durumda nasıl arkasını dönüp gidebilir. Bir sabah kalkıp bir insanı yaşayamayacağı duruma getirmek. Ne oldu diye bakmamak. Bir çocuğu çığlık çığlığa bir odada ağlarken yalnız bırakmak. Kapısı kitli odanın. Karanlık. Hayatı böyle öğrenecek demek. Hatası büyüktü cezasını çekecek demek. Bir çocuk... Karanlık bir oda... Çığlık çığlığa ağlayan bir çocuk... Kapısını kitlenip gitmiş. Büyürsün diyorlar... Tek bırakılmış yapayalnız. Çığlıkları duymuyor musun? Ya da kulaklarını mi kapatıyorsun?
Göğe bakıp konuşacağım "Sırtıma yüklenmeyi kabul edemediğim onca yük varken. Beynime yüklemişim hepsini ondan bunca düşünme cefası. Ya sırtlanıp yola çıkacak ve hepsini yerine teslim edeceğim ki bir ömrü feda etmek olsa gerek bu. Ya almayıp beynime cefalar çektirip ruhumu yerle yeksan edeceğim. Lakin ne kalır ki geriye benden. Yahut hepsini ömrümce sırtımda taşıyacağım ki bu da, yükleri benimle beraber yarım bırakır. Ah bir çıkış yolu diye ömür tüketmek mi kolay olansa..." diyeceğim. Daha nice çıkılmaz sorularım var ki belki de cesaret edemediğim...
Reklam
.... Neden “Sosyalizm” ? Albert Einstein, Mayıs 1949: Ekonomik ve sosyal konularda uzman olmayan birisinin sosyalizm üzerine görüşlerini açıklaması önerilebilir mi? Bunun birkaç nedenle olabileceğine inanıyorum. Öncelikle soruyu bilimsel bilgi açısında ele alalım. Astronomi ile iktisat arasında önemli yöntemsel farklılıklar yokmuş gibi
442 syf.
·
Puan vermedi
Bir zaman yolculuğuna ne dersiniz??
Merhabalar kitapsevenherkes ailesi size ismi ile müseamma bir öneri ile geldim. sevgili Umut Ekici'nin kaleminden Zamansız Hani zamanda yolculuk yaptığınız diziler vardır ya şimdi dizi film tadında bir hikâye ile geliyor gözünüzü bir kapatıyorsunuz sonra ne mi olmuş yıllar yıllar öncesinde 1950'lerde uyanıyorsunuz. Başka bir çağdan
Zamansız
ZamansızUmut Dikici · İkinci Adam Yayınları · 202330 okunma
448 syf.
·
Puan vermedi
·
25 saatte okudu
Sakın Gelini Öpme ~ Carian Cole . Skylar on sekiz yaşında bir kızdı. Lisenin son yılındaydı ve evinde büyük bir hayat mücadelesi veriyordu. Babası dayanamayıp onları terk etmişti. Neden mi? Çünkü annesi istifçiydi. Bu durumun ciddiyetini Skylar ile öğreniyoruz. Odası normal olan tek alan ve annesini uzak tutmak için kilitliyor. Evin kapısına
Sakın Gelini Öpme
Sakın Gelini ÖpmeCarian Cole · Martı Yayınları · 2024144 okunma
160 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Depremde yaşananları orada bulunmuş biri gibi algılamanın en iyi ve gerçek yollarından biri de bu kitabı okumak. Siz daha okumaya dayanamazken insanların ne acılar çektiğini anlatan, acıyı daha önce gerçekten hiç tattınız mı yoksa aslında acı dediğiniz olaylar aslında sadece hayatınızdaki ufak pürüzler mi? Bu kitabı okuduğunuz zaman bunun ayrımına çok rahat varabiliyorsunuz. Kişiliğinize olan katkıları dışında bu kitabın kolay unutulmaması gereken ve bir çoğumuzun çoktan unuttuğu bir olayı en ince ayrıntılarıyla gözler önüne seren yazar, yalnız deprem bölgesindeki insanları anlatmıyor; onların da hayalleri,umutları,sevdikleri, sevenleri, bir zamanlar dopdolu duygularla atan ancak sırf birilerine zor göründü diye denetlenmeyip yıkılan bir iki beton parçası altında yalnızca fiziksel olarak değil manevi olarak da parçalanan birer kalpleri olduğunu hatırlatıyor ama en önemlisi onların birer sayı veya isim değil onların da İNSAN olduğunu anlatıyor. Ayrıca kitap satışından elde edilen gelirle o minik hasarlı kalpleri ısıtacak bir okul inşa edilmesi de kitabı okumanız için sizi teşvik eden ayrı bir taraf. Uzun lafın kısası bu kitabı alın ve her çok canınızın acıdığını düşündüğünüzde bu kitaptan bir yaşam okuyun o zaman anlayacaksınız acının artık sizinle uğraşamayacak kadar yorgun olduğunu...
Acı Yoruldu
Acı YorulduSerhan Asker · Alfa Yayınları · 202464 okunma
"Belki çok güçlü yoğunlaşırsam, belki seninle... hissedebilirim." Önünde kırılgan, solgun ve koyu renk parlak tırnaklarıyla bir el be- lirdi. Bileğinin arkasında bir gül yaprağı çarpıcı bir şekilde dururken sonra birden uçarak yok oldu. "Sana dokunabilir miyim?" En azından bu defa sormuştu. Hırıltılı bir ses tonuyla,
Sayfa 96
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.