Râmi Mehmed Paşa
OsmanlI sadrazamlarından. 1654'te İstanbul Eyüp'te doğdu, ilk tahsilini Eyüp'te yaptıktan sonra Beis-ül-Küttaplık Kalemine katip olarak girdi. Bu sırada şiire istidadı sebebiyle Nabi ve Sami gibi devrinin büyük şairlerinin meclisine devam ederek yükseldi. Rami mahlasını aldı. 1686'da Divan-ı Hümayun Kalemine girdi, divan işlerindeki geniş bilgisi ve mahareti göz önünde bulundurularak 1690 yılında Beylikçiliğe tayin olundu. Yıllarca bu vazifede bulunduktan sonra 1696'da Acem Bekr Efendinin yerine Reis-ül Küttab oldu. 1703'te Daltaban Mustafa Paşanın yerine sadrazam oldu. Yedi ay kadar sadarette kalan Rami Mehmed Paşa, pek çok ıslahat hareketlerinde bulundu. Harpler dolayısıyla bozulmuş olan mali vaziyeti düzeltti. Tersane işlerini yoluna koydu. 1703'te ikinci Mustafa Hanın tahttan indirilmesiyle sonuçlanan Edirne Vak'ası ile Rami Mehmed Paşa da görevinden alındı. Önce Kıbns (1703) ve arkasından Mısır valiliğine getirildi. Bu görevdeyken halkın hoşnutsuzluğu sebebiyle azlolunarak Rodos'a sürgüne gönderildi. Burada 1704 yılında üzüntü içerisinde öldü.
Daltaban Mustafa Paşa
“Daltaban” lakabını muhtemelen fakirliğinden almıştır.Daltaban kelime olarak “çıplak ayaklı” anlamına gelmektedir.
Sayfa 113Kitabı okudu
Reklam
Yazar Samet Altıntaş'a göre Şeyh Bedreddin'in Kabrinin Türkiye'ye Getirilmesi
Şeyh Bedreddin’in kemiklerinin Çemberlitaş’taki II. Mahmud haziresine defni meselesi var bir de. Malum, 1923’te imza edilen Lozan Anlaşması’na ek olarak; Yunanistan ile Türkiye arasında mübadele oluyor. Şeyh’in türbesi o zamana kadar, darağacına çekildiği Serez’de. Şeyh’in son kalıntıları, Daltaban Mustafa Paşa ahfadından Osman Bey (İstanbul
259 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Kitap iki kısımdan oluşuyor. Birinci kısımda öldürülen sadrazamlar, ikinci kısımda da devrilen padişahlar ve öldürülen şehzadeler anlatılıyor. Osmanlı döneminde, ilki Fatih dönemindeki Candarlı Halil Paşa, sonuncusu da II.Mahmut dönemindeki Benderli Ali Paşa olmak toplamda 44 sadrazam padişah emri ile boğularak öldürülmüş. Ayaklanmalarda
Tarihin Saklanan Yüzü
Tarihin Saklanan YüzüÇetin Altan · Afa Yayınları · 1994122 okunma
"[Daltaban Mustafa Paşa] sadareti esnasında dörtyüz seneden beri kanun üzere başa giyilen mücevveze isimli serpuş yerine vezirlerin divan günlerinde başlarına kallavî isimli kavuğu giymeleri ve bu suretle vezirlerin divan erkânından farklı olmaları bizzat kendisi tarafından pâdişaha arzolunarak kabul olunmuştur."
Sayfa 262 - Türk Tarih KurumuKitabı okudu
Ilginç Bilgi
 Devletin tarihini yazan vakanüvise göre, o güne kadar bu ismi taşıyan on  sadrazam ve o kadar da padişah veya tahtta gözü olan şehzade vardı. Bu on sadrazamın yedisi idam edildi. Bunların birincisi Cem'i zehirleyen Hoca Mustafa, ikincisi aptallığı yüzünden idam edilen Lefkeli Mustafa, üçüncüsü Sultan İbrahim zamanında sadrazam olan Kara Mustafa'dır. Dördüncüsü yine Kara Mustafa adını taşır, IV. Mehmed zamanında Viyana'yı kuşatan sadrazamdır. Boğularak öldürülmüştü. Aynı adı taşıyan beşincisi, IV. Mehmed'-in devrilmesinde başlıca rolü oynamışta, çünkü değersiz bakır paraları basıp imparatorluğun her tarafına yayan odur. Altıncısı Köprülüzâde Mustafa Paşa'dır ve Salankamen savaşında ölmüştür. Yedincisi saflığı ile meşhurdur Belgrad onun yüzünden kaybedildi. Sekizincisi meşhur Daltaban Mustafa Paşa, dokuzuncusu bu bölümde sözünü ettiğimiz Bahir Mustafa Paşa'dır. Hepsi öldürülmüştür. Onuncusu da Alemdar Mustafa Paşa'dır ki, çağımızda yaşadığı için (yani bu kitabın yazıldığı çağda yaşadığı için) onun acı akıbeti henüz hatıralardan silinmemiştir.
Reklam
Daltaban Mustafa Paşa
“Fatih Sultan Mehmet’ten sultan II. Mustafa’ya kadar idam edilmiş vezir-i azamların sayısı Daltaban Mustafa Paşa’nın boğdurulmasıyla otuz iki olmuştu… Bundan sonraki dönemlerde de daha on iki vezir-i azam idam edilecekti.”
Sayfa 105 - İnkilap KitabeviKitabı okudu