Bizler gene eskisi gibi huzursuz, mutsuz, bozguna uğramış yaratıklar olmayı sürdüreceksek, sıra sıra dağları yerle bir etmişiz, güçlü akarsuların enerjisini denetim altına almışız. ya da tüm insanları dama taşları gibi oradan oraya oynatmışız. ne önemi var bunun? Bu tür bir etkinliğe ilerleme
demek, hüsnü kuruntunun ta kendisidir. Dünyanın cehresini, yaratan tarafından tanınmayacak duruma gelinceye dek değiştirebi iriz; ama gercek ortadayken bir anlam taşır mı bu?
1. İnsan insana ( Doğan Cüceloğlu)
2. Aşağı bakarsanız asla gökkuşağı bulamazsınız (Charlie Chaplin )
3.mış gibi yaşamlar (Doğan Cüceloğlu)
4. Hasta toplumlar( Robert B. Edgerton)
5. Yeşil Bambu ve Fantastik Öyküler ( Osama Dazai)
6. Ölüme Götüren Hastalık ( umutsuzluk) (Soren Kierkegaard)
7.kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç ( Hüseyin Rahmi Gürpınar)
8.Dama Taşları ( Ömer Seyfettin)
9. Normalliğin Deliliği ( Arno Gruen)
10. Kürk mantolu Madonna (Sabahattin Ali)
11. Mai Yalı ( Halit Ziya Uşaklıgil)
12. Kunduracı ile İblis