Birinci Dünya Savaşı'nın hemen tamamında saltanat makamında, V. Mehmed Reşad vardı. Vahideddin'e harbde saltanat süresi olarak hemen hiçbir şey kalmadı. VI. Mehmed Vahideddin çok fazla günah keçisi ilan edilen, haddinden fazla hücuma maruz kalan, hataları abartılmak bir yana bazen yapmadığı işler bile ona atfedilen bir padişahtır. Mesela, evet Vahideddin bir Sultan Reşad değildir; zira işlere daha fazla müdahale etmeye kalkmıştır. Ama bunlar Kanun-i Esasi'nin verdiği meşrutî yetkilerin ötesinde de değildi. Hataları da çoktu; Damat Ferid gibi bir adamı ısrar ile tekrar tekrar sadrazam tayin etmesi hiç isabetli değildi. Mustafa Kemal Paşa'yı Harbiye Nazırı yapabilirdi denilmektedir. Paşa'nın böyle bir teklifi yaptığına dair rivayetlerde var. Ama bu atamaya Vahideddin'in cesareti yoktu. Bir çekince içindeyken Damat Ferid'i de tayin etmesindeki hata şudur; Damat Ferid hırsız veya malî yoldan yolsuzluklar yapan bir devlet adamı değildi, fakat düpedüz yeteneksiz, megaloman ve daha beteri, hayaller kuran birisiydi. 1918, 1919 ve 1920'de bir sadrazamın, herhangi bir devlet adamının hayal kurması çok vahim bir kusurdur. Üstelik açık bir İngiliz hayranıydı ve kendisine atfettiği diplomasi ustalığı (!) ile Britanya ve Fransa'nın her ikisini birden ikna edip kazanacağına inanmaktaydı. Anadolu düşmanlığı ve kör İttihatçı karşıtlığı mütareke döneminde en olmayacak siyaseti takip etmeye zorladı ve âdeta iç harbi başlatan bir ortam yarattı.
Atatürk de vakti zamanında bütün genç subaylar gibi İttihatçı idi. Ama çok erkenden bu zümreden soğumuş, bırakmış ve erkenden fırka yönetimine karşı tenkitçi bir bakış edinmiştir. Enver Paşa'yla yıldızları barışmamıştır. Enver, O'nu sevmiyordu, Atatürk ise Enver'i bir tehlike olarak görüyordu. Bu ikisi farklı bakıştır. Enver Paşa, Mustafa Kemal'den hazzetmiyordu. Onu konumu itibariyle muhteris, gayr-ı memnun biri olarak görüyordu. Mustafa Kemal için ise Enver, sevip sevmemenin ötesinde tehlikeli birisiydi. İttihatçılık iddiası, ileride Mütareke döneminde menfi bir kavram olarak bilhassa Damat Ferid çevresi tarafından Mustafa Kemal taraftarlarına karşı da propagandası yapılan suçlamadır ve esas amacı Mustafa Kemal'in milli hareketini halk nezdinde itibarsızlaştırmaktı.
Reklam
Padişah, damadı olan Ferid Paşa'nı etkisi altındaydı ve o Damat Ferid, Hürriyet ve İtilaf partisinin lideri olup, aynı zamanda padişahın kız kardeşi olan Mediha Sultan ile evliydi. Ferid Paşa Oxford'da yetişmiş ve ingiliz mandasını destekliyordu. Ferid Paşa hayranı olduğu britnaya'nın büyük kusurlarını kabul ettiğin halde, başkalarına nispeten " kötülüklerinin" daha az olduğunu söylemekten çekinmezdi.
Sayfa 148 - KronikKitabı okudu
448 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Milli Mücadele Yükselirken
Taha Niyazi Karaca hocanın eserlerini okumak her zaman çok güzel gelmiştir bana. Her eserinde yeni bilgiler edinmek, kitabı okurkenki sürenin değdiğini hissettiriyor. Hoca hemen hemen her eserinde daha önce değinilmemiş konulara değinerek okuyucuya yeni bilgiler aktarıyor. Bu eser Taha Niyazi Karaca’nın doktora tezinin kitaplaştırılmış hali.
Milli Mücadele Yükselirken
Milli Mücadele YükselirkenTaha Niyazi Karaca · Timaş Yayınları · 20232 okunma
Said Molla'nın öncülüğünü yaptığı İngiliz Muhipleri Cemiyeti ile Alemdar gazetesinin yayınları, kurtuluşu İngilizlere "Mısır gibi" teslim olmakta buluyorlardı. Hilafetin ve saltanatın gücünü İngilizlere sunuyorlardı. Bu politikanın arkasında Sultan Vahdettin ve Sadrazamı Damat Ferid de vardı. O kadar kararlıydılar ki, padişahın yakınlarından bir kabine kuran ve ihtiyatlılığı kadar vatanseverliğiyle de tanınan Tevfik Paşa'yı bile Panislamcılık yapmakla suçlamaya kalkışmışlardır
189 syf.
4/10 puan verdi
·
14 günde okudu
Karşıt okumalarıma bir inceleme ile başladım bu yıla...
Yazardan başlayalım. Günümüzde, kendisinin adını sıkça kullandığı halde, onu pek de okumuş olduğunu sanmadığım bir kitle var. Fikirlerinin tam olarak neye işaret ettiğini kavrayamamış, yüzeysel çıkarımlarla, anakronik yaklaşımlarla bu yazarı bayraklaştıran bu kitle; sorduğumda
Hüseyin Nihal Atsız
Hüseyin Nihal Atsız
'ı bana açıklayamıyordu. Ben, kendisi hakkında belgeseller
Türk Tarihinde Meseleler
Türk Tarihinde MeselelerHüseyin Nihal Atsız · Ötüken Neşriyat · 20181,822 okunma
Reklam
BİR KÖYLÜ ÇOCUĞU SARAYA DAMAT OLABİLİRDİ
Hükümdar çocukları her zaman memleket menfaati için evlenmiştir. İlk Osmanlı padişahlarının kızları, Anadolu beylerinin oğullarına verilirdi. Karaman, İsfendiyar Akkoyunlu, Timurlu, hatta Memlüklu bey ve şehzadelerinden damatlar vardır. Anadolu birliği temin edilip de beylikler ortadan kalkınca Osmanlı prensesleri, devşirme asıllı devlet adamları ile siyasi evlilikler yapmışlardı. Böylece hem muvaffak devlet ricali taltif edilmiş, hem de bunlar saraya bağlanarak kendi aralarında evlilik yoluyla yakınlıklar/ klikler kurmalarının önüne geçilmek istenmiştir. Bu, Osmanlılarda soya değil, liyakate itibar kaidesinin de işaretidir. Bir Balkan köylüsünün oğlu kabiliyeti sayesinde yükselip sadrazam ve padişah damadı olabilmektedir. Emir Sultan, Karaca Paşa, Zaganos Paşa. Malkoçoğlu Ali Bey, Hersekzade Ahmed Paşa, Ferhad Paşa, Makbul İbrahim Paşa, Rüstem Paşa, Sokullu Mehmed Paşa, Piyale Paşa, Cerrah Mehmed Paşa, Melek Ahmed Paşa, Hezarpare Ahmed Paşa, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, Nevşehirli İbrahim Paşa, Koca Ragib Paşa, Fethi Paşa, Ferid Paşa meşhur damatlardandır. Damatların -birkaç istisna dışında- hepsi saraya sadakatle hizmet etmiş; din, vatan, millet uğruna fedakârâne çalışmıştır. Harp meydanlarında şehit düşerek bu yolda canını veren az değildir. Günümüze ulan hayratları sayesinde çoğunun ismi ölümsüzleşmiştir.
Sayfa 71 - Ekrem Buğra Ekinci MUSTAFA KEMAL SARAYA NEDEN DAMAT OLAMADI?Kitabı okudu
Kınadığımız aşağılık hükümetlere başkanlık eden sadrazamlar arasında Damat Ferid Paşa en berbat olanıydı. Varlığının bu derece tehlikede olduğu bir zamanda böyle birisinin iktidara gelebilmesi için, kaderin Türkiye`ye karşı şeytanî bir hırsının olması gerekiyordu. Bu adam, en gülünç bir cani kukla ve aynı zamanda medenî dünya tarihinde hükûmet başkanı olarak bir anda ortaya çkarılmış bir aptaldır. Aynı zamanda da, Türkiye tiyatrosunda oynanan bir trajedide tatminini memleketin düşmanlarıyla uzlaşmada arayan, ölçüsüz bir ihtirasın ve çok dokunaklı ve korkunç sapmalarla iktidarın verdiği gururun çılgına çevirdiği cahil, dar gõrüşlü ve așağılık bir ruhun akla gelmez doğaçlamalarla, ne yazık ki, gerçeğe çok uygun bir șekilde başrolü oynayan bir komedi operası karakteridir.
Sabrı taşan ve sözlerinin dinlenmesi hususunda umudunu kaybeden Türk milleti, ne pahasına olursa olsun, artık Damat Ferid hükümetini tanımadığını ve utanç verici barış şartlarını kabul etmediğini ilan etti.
Tarihte, Damat Ferid Hükümeti'nin yaptığı gibi, peşinde koştuğu amaca erişebilmek için anayasa düzeninin yerine Saray'ınkini geçirmekten daha büyük bir vatana ihanet suçu görülmemiştir.
Reklam
- "Biz Sultan Vahidüddin’in masumluğuna, hataları varsa da bu masumluğu içinde konuşulması gerektiğine inanıyoruz. Neden? En başından başlayalım. Vahidüddin tahta çıkar çıkmaz ateşkes çağrısı yaptı. Hükümet buna uymadı. Zaferin çok yakın olduğu propagandasına devam ettiler. O sırada henüz Irak ve Suriye elimizdeydi. Düşman Haleb’e ve Musul’a
İzmir ve Batı Anadolu Yunan işgalinden kurtarılmıştı; lakin İstanbul'daki işgal sürüyordu. Yine şu bir gerçek ki, İstanbul Batılı istilacılar tarafından ikinci kez işgal edilmişti. ilki 1204-1261 tarihleri arasında Bizans'taki Latin Haçlı işgalidir. İkincisi ise Mütareke dönemiydi ve deyim yerindeyse Fatih Sultan Mehmed'ten sonra, bu defa Mustafa Kemal Paşa'nın Türk ordusu şehri yeniden fethedecekti. Bu şartlar altında Mudanya'da itilaf Devletleri'yle yapılan görüşmeler sonunda mütareke imzalandı. Mudanya Mütarekesi'nden sonra İstanbul'a ilk birlikler 19 Ekim 1922'de Refet Paşa'nın, ardından da 6 Ekim 1923'te Şükrü Naili Paşa'nın kumandasında girdiler. Aynı gün Mütareke döneminin meşum politikacısı Damat Ferid sığındığı Fransa'da öldü. Belki de Anadolu'ya katılamayanların dahi zaman zaman çatışmaya düştükleri insan, asıl mülteciler muhitinde uğrayacağı aşağılanma ve suçlamadan bu şekilde kurtulmuştu. Bir hafta sonra Ankara'nın başkent olduğu ilan edildi. Böylelikle İstanbul, Mudanya Mütarekesi'nden beri yaşadığı kurtuluş havasından sonra Türk tarihinin yeni bir safhasına geçişi gözlüyordu.
Sayfa 208 - Kronik Kitap 1. BaskıKitabı okudu
İstanbul'daki Damat Ferid grubu Mustafa Kemal'i ve çevresindekileri devamlı olarak ittihatçılıkla suçluyorlardı. Halbuki ittihatçılıkla bağları çoktan kopmuştu. İttihat ve Terakki liderlerinin onları pek sevmediği ve onların da ittihatçılardan pek hazzetmediği herkesçe malumdur. Ama bu gibi suçlamaların haklı bir tarafı da vardır. Ankara'daki ilk meclis binası bile bir İttihat Terakki kulübü olarak yapılmıştı. Nihayet milletin en dinamik unsurları bu partinin saflarındaki genç unsurlardı. Bunların bir kısmı eski ittihatçı liderleri tutuyorlardı. Hatta Enver'i iltica ettiği Almanya'dan getirip Milli Mücadele'nin başına geçirmek isteyenler de vardı. Ama ittihatçıların önemli bir kısmı artık bunun yürümeyeceğini ve bu sevdayı terk etmek gerektiğini, Anadolu Müdafaa-i Hukuk grupları etrafında, Mustafa Kemal Paşa'nın etrafında toplanıp Mustafa Kemal Paşa'ya kesin olarak katılmak gerektiğini anlamışlardı. Esasen İstiklal Savaşı kadrolarında etkin ve önde gelen ittihatçılar yer alamamıştı. Sivas Kongresi üyelerinin yemin metni ise zaten ittihatçı siyaseti men etmekteydi.
Sayfa 148 - Kronik Kitap 1. BaskıKitabı okudu
Damat Ferit Paşa:))
Mary’e çok komik gelmişti. İngiltere’ye gönderdiği bir mektupta Mary, Ferid’in bu yönünden bahsediyordu; “Türkler siyâsette çok komikler, her köşede bir casusluk olduğunu düşünüyorlar, fakat buna karşı aldıkları tedbirler çok çocuksu. Mesela Ferid bizim arabacımızın bir casus olduğuna ve onların Fransızca konuşmalarını dinlediğine kesin kararlıydı, fakat adam tek kelime bile Fransızca bilmediğini söyleyince itimâdı hemencecik tamamen yerine geldi.”
Sayfa 228Kitabı okudu
Mustafa Kemal de döneminin genç subaylarının çoğu gibi İttihatçıydı. Ama çok erkenden bu zümreden soğumuş ve erkenden fırka yönetimine karşı tenkitçi bir bakış edinmiştir. Enver Paşa'yla yıldızları barışmamıştır. Enver Paşa Mustafa Kemal'den hazzetmiyordu. Onu konumu itibariyle muhteris, gayr-ı memnun biri olarak görüyordu. Mustafa Kemal için ise Enver, sevip sevmemenin ötesinde maceraperest ve megaloman bir karakterdi. İttihatçılık iddiası ise ileride Mütareke döneminde menfi bir kavram olarak bilhassa Damat Ferid çevresi tarafından Mustafa Kemal taraftarlarına karşı da propagandası yapılan suçlamadır ve esas amacı Mustafa Kemal'in "milli hareketini" halk nezdinde itibarsızlaştırmaktı. Sonrasında bu propaganda Mustafa Sabri ve Dürrizade gibilerin eliyle fetva şeklinde ortaya kondu.
Sayfa 54 - Kronik Kitap 1. BaskıKitabı okudu
98 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.