Bezdim hepsinden, ölüm gelse de huzur getirse!
Hangisini saysam: Haklının hakkı hiç verilmez;
Allı pullu giysi düşer, beş para etmez serseriye;
En güvendiğin adam seni aldatmaktan çekinmez.
Ona buna hayasızca yaldızlı paye dağıtılır,
Tertemiz genç kıza hoyratça damga vurulur,
Sarsak yönetimce becerikli insan engellenir,
Kusursuz adını hak etmişe haksızca leke sürülür.
Eğitimin, bilginin dili bağlanır yetkili kişilerce, (¹
Bilgiç geçinen şarlatanlar yönetir bilgili adamı,
İyilik kıskıvrak kul köle edilir kötülüğe,
Doğru sözlü kişinin aptala çıkartılır adı.
Bezdim işte bunlardan ve hiç durmam bana kalsa;
Ölmek, sevdiğimi yalnız bırakıp gitmek olmasa.
Gerçekten de şu dünyada her şey meslek'tir: zamanın profesyonelleri, soluk almanın memurları, ümit etmenin asilzadeleri olan bizleri doğmadan önce bir makam beklemektedir: Kariyerlerimiz annelerimizin karnındayken hazırlanır. Resmi bir evrenin üyeleri olarak, sadece delilerin lehine yumuşayan katı bir kader mekanizmasıyla yer işgal etmek zorundayızdır orada; hiç değilse deliler bir inanç sahibi olmakla, bir kurumu benimsemekle, bir fikri desteklemekle, bir girişimi sürdürmekle yükümlü değildirler. Toplum oluştuğundan beri, ondan kaçmayı istemiş olanlar zulme uğraşmıştır ya da çeneleri kapatılmıştır. Her şeyiniz affedilir, yeter ki bir mesleğiniz, isminizin bir alt başlığı, yokluğunuzun üzerinde bir damga olsun! "Hiç bir şey yapmak istemiyorum!" diye bağırma cüreti kimsede yoktur!
Dünyada tek bir temiz adam kalmadığına inanmaya başlıyordum. Kalabalık caddelerden akıp giden insan kafileleri bana haydut sürüleri gibi görünüyordu. Sanıyordum ki bütün şehir ahalisi bana gadretmek için birleşmiştir...
İttihatçı demek, partinin anonim ve silik unsuru demektir. O zamanlar insanın üzerine yapışan damga ''adam'' sözü idi. Cemal Paşa'nın adamı, Enver Paşa'nın adamı, Talat Paşa'nın adamı...
"İttihatçı demek, partinin anonim ve silik unsuru demektir. O zamanlar insanın üzerine yapışan damga "adam" sözü idi. Cemal Paşa'nın adamı, Enver Paşa'nın adamı, Talât Paşa'nın adamı... Kendi kendinin adamı kimdi bilmiyorum."
Mən bir qulam, yük altında əzilmişəm, qardaşım,
Sevinc bilməz bir məhkumam, ahu-zardır sirdaşım...
Damğa vurub, zəncirləyib tullamışlar zindana,
Qarlı-buzlu cəhənnəmlər məskən olmuşdur mana...
Mənə «dinmə, sus!» - deyirsən, nə vaxtacan susacam?
Böhranların, hicranların məhbəsində qalacam?!
Niyə susum, danışmayım, insanlıqda payım var,
Mənim ana