Camiler mâverâya açılan pencereler... Mâveranın kendisi değil ama öteleri görebildiğimiz, öteleri hissedebildiğimiz ve ötelere temas edebildiğimiz ışık güzergâhları. Bir mekâna ait pencereler neden kapısından daha büyük olur? Ötelere ait ışığı daha iyi alabilmek için mi?
Selçuklu mimarisinde genelde kapılar ön plandadır. Taç kapı ismi verilen bu
Kıyısından birlikte açıldıkları arka sokak,başka ara yollardan belirtiler kavrayıp kendi dönemeçlerini buldukça,kendi yatağına yerleştikçe,daracık sınırlarını aşıyordu.
EVDEKİ
Bugün karşı arsaya yığılı kalasları kaldırdılar. Kocaman kamyonlar onca kalası iki saat içinde aldı gitti. Hiç ayrılmadım pencereden. Annem bir iki kere “ne oturuyorsun, ortalık süpürülecek” dedi: aldırmadım. On yıl önceki arabayı düşündüm durdum. Okul dönüşü bu pencereden top oynayan çocuklara bakardım. “Kız, koca mı arıyorsun arada?”
İstanbul'u bir roman kahramanı olarak görmek isterseniz genç bir mimar olarak ete kemiğe büründüğü Yarım Adam Romanının ilk bölümlerini burada okuyabilirsiniz:
1.Bölüm
Elli Beş Saniye
Tüm hayatı elli beş saniyede değişti. Elli beş saniye; yaşadıklarını anlayabilmesi için çok kısa, kaosla tanışmanın şiddetine dayanabilmesi içinse çok
1957 – 59
İstanbul, Fatih,
Bütün gün beni, bu kâğıtların başında oturmaya iten yalnızlığımı düşündükçe acımın artmasını istiyorum. Bu büyük, kalabalık şehirde hiçbir teselli yok benim için. Acım, çok önceleri, başka sokakların, başka pencerelerin, yatak odalarının, bütün o anlamsız eşyanın bulunduğu ortamda çok daha büyüktü. Şimdi başka bir