"Hangi hayal hangi hatıranın yerini tutar
Bir gövdeden ötekine gölgelenen zamanlar
Ey çaresizlikten yapılmış yaşama bilgisi
Taşların taşlarla konuştuğu bu yalnızlıkta
İnsan üzüntüden başka nedir ki..."
"Kendine yük haline gelince,
Koru kendini asıl kendinden.
Kekik bile kendince kokarken;
Bir tortu kalmıştır geriye,
Ben bildiğin o senden.
Sen de saygılı ol kendine,
Çık yola bir sabah erkenden.
Ya hiç bir yerde görünme,
Ya da geç aynı anda üç yerden."
"Ama yine de yaralıyor beni,
Yüzümün gölgesinde kırılan bu dal sesi;
Ürkütüyor bir şiirin içinden,
Göçebe kuş sürülerini
Ve ben böğrümde bir avlu serinliği,
Sessizce dinliyorum akıp giden geceyi."
"Yeni bir ülke yoktur,
Diyor o ünlü şair;
Ne de yeni denizler.
Nereye gitsen bu kent,
Seni peşinden izler.
Ama gitmektir benim
Yenilmezliğim dünyada.
Ve ben durmaz giderim,
Bu can tende durdukça."
“Hızla gelişecek kalbimiz
Kalbimiz hızla
Sürgünlerin umutsuzluğunda
Kırık kalpler, yaralılar, onulmazlar
Farksız çarpanların umutsuzluğunda
Ve köprübaşlarının umudunda.
Sular bitse bile, çiçekler atılırken oralara
Temiz bir ilişkinin bulutsuzluğunda
Ve eski dağlarda, eski dağlarda kış
Kovalarken ülkesini
Hızla gelişecek kalbimiz.”
“Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
Beni bırak göğe bakalım
Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum.”
“Bir biz ikimiz varız güzel öbürleri hep çirkin
Bir de bu terli karanlık
Sonra bir şey daha var mutlak ama adını bilmiyorum
Nereden başlasam sonunda o ışıkla karşılaşıyorum
Yarı çıplak bir kadın resmini aydınlatıyor
Akşam oluyor ya bir türlü inanamıyorum”
“Bir şarkı söyleyin ne olur, kızlar
Uzun ve gerçek.
Bütün düşündüklerim aklımda kalsın,
Parmaklarımın telaşlı hasretiyle
Şimdi bir ıssız kasabanın
Bir odasında, kendince, ışıksız,
Yavan, hazırlıksız ve çoook uzak
Bir gece geçecek…”