İnsanın eşi benzeri görülmemiş ve son derece mantıksız bir şekilde yıldırıldığında en basit inancı konusunda bile bocalamaya başlaması ender görülen bir durum değildir. Hatta çok gariptir ama belli belirsiz de olsa, bütün haklılığın ve bütün doğruluğun karşı tarafta olduğundan kuşkulanmaya meyleder. Derken, eğer etrafta ilgisiz birileri varsa, kendi aksayan aklına takviye olsun diye onlara döner.
Bükebildiğin, ezip yok edebildiğin şeyin hiçbir önemi yoktur. Baş eğip diz çökenler, galibin insafına kalmışlardır. Ancak budur hakettikleri. Dünyanın temel düzeni asıl kuralı da buna dayanıyordu.
Bütün bunlar sadece Han'ın keyfi içindi. Onbinlerce insan onun teşvikiyle, ondan esinlenerek, onun dinmek bilmeyen şan, şeref ve kudret tutkusunu tatmin için, talime gider gibi gidiyordu onun gösterdiği yere.