Herbert Spencer ve Sosyoloji
Herbert Spencer 19. yüzyılda, bütün bilimlerin sentezini yapmayan çalışan bir İngiliz sosyal filozof ve biyologudur. ...Darwin'in "uyum sağlayan yaşar" görüşünün benzerini insan toplumlarına uyarlamıştır. ...Spencer'ın sosyolojiye katkısı iki şekilde olmuştur. Birincisi, parçaların birbiriyle ilişkili olduğu bir organizma (sistem) olarak toplumu incelemesidir. O'na göre toplum, bireylerin toplamı değildir. Toplum, parçalar ile bütün arasındaki işbirliğiyle karakterize edilen bir yapı ve canlı organizmadır. Spencer'in sosyolojiye ikinci katkısı, toplumsal evrim teorisinin geliştirilmesidir. O, toplumun organizmalar gibi geliştiğini iddia etmiştir. Toplumlar, Spencer'a göre, basitten karmaşığa doğru gitmektedir (19). ...Spencer, Comte'tan farklı olarak liberaldir. O'na göre, bireylerin -kolektivist müdahalelerden uzak bir biçimde- kendi çıkarları peşinde koşmalarına izin verilirse, toplum yeterince düzenlenmiş olur. (19) Turner, Age., s.10. ve Swingewood, Age., s.77.
Sayfa 32 - Ekin Yayınları, 17. BaskıKitabı okuyor
_Biz kimiz? Nereden gelip, nereye gidiyoruz? _Biz insanlar, bir kapının önüne bırakılmış yeni doğan bebekleriz. Sepetlerimize bebeklerin kim olduğuna, nereden geldiğine dair ya da atalarının kimler olduğuna dair bir not da iliştirilmemiş. Bu yetim bebeklerin sicilini öğrenmeyi özlemle bekliyoruz. Pek çok kültür sürekli olarak ebeveynlerimizle
Reklam
_Hayat, sürprizlerle dolu bir kumardır ve hayatın ne olduğunu sadece kumarbazlar bilir. _Eğer cesur değilsen samimi olamazsın, sevemezsin, güvenemezsin, gerçeğin peşine düşemezsin. O yüzden önce cesaret gelir. Ve diğer her şey onu izler. _Risk al. Belirsizlik deme; merak de. Güvencesizlik deme; özgürlük de. Bu güvencesizlik, hayatın
_Şeytanla anlaşmak, yani Nevrotik kişinin kendi benliğinden vazgeçmesi, ruhunu satmasına karşılık gelmektedir. Psikiyatride bunu "kişinin kendine yabancılaşması" olarak adlandırıyoruz. Tıpkı bellek kaybı ve kişiliksizleşmede olduğu gibi kişi, kimlik duygusunu yitirmiş, kendine aidiyeti kalmamıştır. Sanki bir sis bulutu icindeymiş gibi
_Tanrı, ilk ateisttir. E. Hubbard _Din, gönüllü köleliktir. Herzen _Burada bir ateist yatıyor. Giyinip kuşanmış hazır, ama gidecek bir yeri yok; ne cennet ne de cehennem. Mezar taşı _Çürümüş bedenimden çiçekler çıkacak ve ben de onların içinde olacağım. E. Mumch _Bir zamanlar ateist olmak istemiştim. Artık vazgeçiyorum. Adamların tatili yok! H.
_Tanrı, "Işık hızından daha hızlı gitmeyeceksiniz!" deseydi mesela. Halk da, bu buyruğun ne hakkında olduğunu bilmiyoruz ama tüm diğer buyruklar gibi ona da uyuyoruz mu diyecekti? Anlamadan körü körüne bir şeye bağlanmak bağnazlıktır. Gelecekte karşımıza Maxwell çıkar ve bizi manyetizma ve ışık hızı hakkında aydınlatır mı diyeceklerdi?
Reklam
_Kitap okumayan cahil halk kitlesi, edebiyatın yarattığı zihinsel devrimden etkilenmemiş olarak kalır. Bu yüzden Avrupa’da sözlü olarak bugüne gelmiş olan boş inançlar, genellikle dinden çok daha eski ve ilkel tiptedir. Eğitimli dünyayı baştan aşağı sarsmış ve değiştirmiş olan büyük entelektüel güçler, köylüleri pek etkilememiştir. Onlar, en
Espriler - Otobiyografi
_Nükte’yi anlamak oldukça güç. _Nükte, benzemezin içindeki gizli benzerleri açığa çıkarma yeteneğidir. _Nükte, zeka ürünü olarak haz üretmeye yarayan bir etkinliktir. Esprilerin malzemesi, yasaklanmış arzulardır. _Bazı Nükte formülleri: Şaşırtma, aydınlatma, karşıtlıklar, anlamsızlıktaki anlam. _Kraeplin: Karşıt iki kavramın birleşimi ve
Bilimle ilgili bir fikir uyuşmazlığından doğan tartışmalar, Golgi vakasında olduğu gibi, bazen kişisel ve neredeyse kindar bir nitelik kazanır Bu gibi tartışmalar, bilimciler arasında rekabetin özellikleri olan hırsın, kibrin ve kindarlığın da, tıpkı cömertlik ve paylaşım gibi mevcut olduğunu gösteriyor. Bunun sebebi açık. Bilimin amacı, dünyayla ilgili yeni gerçekleri keşfetmektir, keşif yapmanın anlamı, ayrıcalık kazanmak, hedefe ilk varan kişi olmaktır. İyon hipotezini oluşturan Alan Hodgkin'in, kendi yaşamöyküsüyle ilgili denemesinde belirttiği gibi, "eğer katışıksız bilimciler sırf merak duygusuyla hareket etse, üzerinde çalıştıkları sorunu başkası da çözse yine tatmin olurlardı; fakat olağan tepkileri öyle değildir." Akranlan arasında tanınmak ve onların saygısını kazanmak, ortak bilgi ambarına özgün katkılar yapanlara nasip olur sadece. Bu yüzden Darwin şöyle demiştir: "Doğa bilimlerine duyduğum aşka (...) bilimci yoldaşlarımın saygısını kazanma hırsı destek olmuştur."
Sayfa 99
Einstein, bilim adamlarının artık Güneş'in olağanüstü parlıklığını ve Dünya'nın oluşumunu açıklamanın peşinde olduklarını öğrenecekti. Bu bilim adamlarından biri de William Thomson adında bir İrlandalı'ydı. Einstein adeta büyülenerek, Thomson'ın Güneş'in parlaklığını yanmakta olmasına bağladığını okumuştu. Thomson uzun yıllar önce Dünya'nın da yandığına inanıyordu; dahası, şu anki ısı kaybı oranından yola çıkarak, Dünya'nın yaklaşık 100 milyon yıl kadar önce üzerinde yaşanabilir hale gelecek kadar soğumuş olması gerektiğini hesaplamıştı. Einstein, gençliğinin verdiği merak duygusu içinde, Thomson'ın bu hesabının, 100 milyon doğal seçilimin etkisini göstermesi için yeterli kadar uzun bir süre olmadığından, Charles Darwin'in savunucularını kızdırdığını okumuştu. Bugün yeryüzünde yaşayan bitki ve hayvan türlerini açıklamak için Darwin'in kışkırtıcı teorisinin, bunun on katından fazla bir süreye gereksinimi vardı.
Sayfa 232Kitabı okudu
Reklam
Köşedeki taburenin üzerinde bir hayvan kafatası var. Onu bana bir İngiliz verdi. Tuhaf bir adam. Kısacık yaşamıyla ilgili her şeyi anlattı bana. Din ile bilimi bütünleştirmenin mümkün olduğunu düşünüyor. Bu konuda gerçekten ciddi! Adı, Charles Robert Darwin. Burada ona Don Carlos diyorlar. Senden yaşlı değil. Yaşı yirmi dört. Bir yeniyetme. Yeni bir soluk.
35 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.