Hakan

176 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Görünen İnsan
Görünen İnsanBela Balazs
0/10 · 6 okunma
Reklam
Hakan tekrar paylaştı.
Nesneleri alışkanlıktan kurtarmak, uyuşukluktan çıkarmak.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hakan tekrar paylaştı.
Görüntü, ses ve sessizlik arasında bir akrabalık kurmak. Birlikte hallerinden memnun olduklarını, o yeri seçmiş olduklarını düşündürmek. Milton: Silence was pleased.* * Sessizlik halinden memnundu, (ç.n.)
Hakan tekrar paylaştı.
Bedenlerin, nesnelerin, evlerin, sokakların, ağaçların, tarlaların “gözle görülür dili”.
Reklam
Yüz ifadesi dile göre daha çokseslidir. Sözcüklerin ardılığı,tıpkı bir melodinin tonlarının ardıllığı gibidir. Fakat çehrede, akortta olduğu gibi, birbirinden farklı şeyler eşzamanlı olarak zuhur edebilir ve bu farklı hatların birbiriyle ilişkisi çok zengin armonilere ve modülasyonlara yol açar. Bunlar, özleri eşzamanlılıkta yatan duyguların akortlarıdır ve bunları sözcüklerle ifade etmek ne yazık ki mümkün değildir.
Hayır, yüzümüzün tamamı bize ait değildir. Hatlarımızın,ailenin, ırkın ya da sınfın ortak öğeleri gelişigüzel bakıldığın- da pek fark edilmez. Ve yine de en ilginç ve psikolojik olarak en anlamlı sorulardan bir tanesi şudur: İnsanın ne kadarı tipine, ne kadarı bireyselliğine, ne kadarı kişiliğine ilişkindir ve ne kadarı irsidir? Daha önce kimi yazarlar, ruhun içinde bir arada taşıdığı bu ilişkileri dile getirmeyi denemişlerdir.Ancak bu ilişkiler insanın fizyonomisinde ve mimiklerinde çok daha açık şekilde görülebilmektedir ve hassas sözcüklerden ziyade sinema aracılığı ile daha net ve tam olarak kavra- nabilmektedirler. Sinema işte tam da burada sanatsal olanın çok ötesine taşınan bir misyon üstlenir ve antropolojiyle psikolojiye paha biçilmez malzemeler aktarabilir.
Görsel sanatların altın çağı, ressam ve heykeltıraşın biçim ve mekan ilişkilerini soyut nesneler haline getirmekten fazlasını yaptığı ve insanın sadece bir biçim sorunsalı olmadığı dönemlerdi. Sanatçıların insan ruhunu ve tini, "edebi" addedilmeden de resmetmelerine izin veriliyordu, çünkü ruh ve tin, kavramların içinde tıkılıp kalmıyor, tamamıyla vücuda kavuşabiliyordu. Bu dönem, resimlerin halen bir "tema"ya ve "fikir"e sahip olmasına izin verilen mutlu zamanlardı, çünkü fikir, önce kavram ve sözcükler halinde ortaya çıkıp sonra ressamın çizdiği illüstrasyonla desteklenmiyordu. Dolayımsız beden haline gelen tin, ilkel bir ifade biçiminde çizilip yontulabiliyordu. Oysa matbaanın icadından bu yana, insanlar arasındaki ana köprü sözcük olmuştur. Tin, sözcü- ğün içine yerleşip kristalleşir. Beden ise onu kaybetmiştir:Ruhsuz ve boş.
Reklam
Hakan tekrar paylaştı.
Alışkanlık, bireyle çevresi arasında, ya da bireyle kendi organik tuhaflıkları arasında varılmış bir uzlaşıdır, durgun bir dokunulmazlığın güvencesi, bireyin varoluşunun paratoneri.Köpeği kendi kusmuğuna bağlayan safradır alışkanlık. Soluk almak alışkanlıktır. Yaşam alışkanlıktır. Ya da şöyle söyleyelim: Yaşam art arda gelen bir alışkanlıklar dizisidir, çünkü birey de bir bireyler dizisidir; dünya bireyin bilincinin dışa-yansıtılması (bireyin istencinin nesnelleştirilmesi, derdi Schopenhauer) olduğu için, sözleşme her an yenilenmeli, yolculuk izni hep yeniden yazılmalıdır. Dünyanın yaratılışı bir anda, ilk ve son kez gerçekleşmiş değil; her gün bir kez daha yaratılıyor dünya. Öyleyse alışkanlık da bireyi oluşturan sayısız özne ile onların sayısız nesnesi arasında imzalanan sayısız anlaşmanın türsel adıdır.
2.764 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.