550 syf.
·
Puan vermedi
Emirdağ Lahikası
Emirdağ Lahikası
1 *Eserde yer yer beni en çok hüzünlendiren şey Üstad’a yapılan zulüm yetmezmiş gibi en çok ihtiyacı olduğu ihtiyarlık,hastalık zamanlarında tecrite maruz bırakılması. Bu durum kendisini derinden üzmüş zaten. Bizzat kendi cümleleriyle tüm bunları ifade etmesi okurken ziyadesiyle duygulandırdı… Lakin Üstad yine de her şeye rağmen kendisine eza ve cefa çektirenlere hakkını helal ettiğini bir çok kez dile getiriyor. Zira dünyadaki tek derdi başkalarının imanını selamete kavuşturmak olan bi dava adamı kendisi .. Tüm okuduklarım
Tarihçe-i Hayat (Büyük Boy-Ciltli)
Tarihçe-i Hayat (Büyük Boy-Ciltli)
Eserinde yer alan şu paragrafı bana hatırlattı .. "Bütün ömrüm harp meydanlarında, esaret zindanlarında memleket mahkemelerinde, memleket hapishanelerinde geçti. Çekmediğim cefa, görmediğim eza kalmadı. Divan-ı harplerde bir câni gibi muamele gördüm; bir serseri gibi memleket memleket sürgüne yollandım. Memleket zindanlarında aylarca ihtilâttan men edildim. Defalarca zehirlendim. Türlü türlü hakaretlere mâruz kaldım. Zaman oldu ki, hayattan bin defa ziyade ölümü tercih ettim. Eğer dinim intihardan beni men etmeseydi, belki bugün Said topraklar altında çürümüş gitmişti."
Emirdağ Lahikası
Emirdağ LahikasıBediüzzaman Said Nursî · Söz Neşriyat · 20051,648 okunma
Sevgili arkadaşlar bugün bir film keşfettim. Ismi "Hür Adam" Bir dava adamı olan hayatı zorluklarla geçen islama büyük hizmeti olan risale-i nur kuran tefsirini yazan üstad Bediüzzaman Said Nursi'yi anlatan bir film. Sanırım 2010 yapımlı bir film. İzlemenizi tavsiye ederim.. 😊
Reklam
Dava adamı
Ölmekle, yalnız kendimi kurtaracaktım, fakat hayatta kalıp da zahmet ve meşakkatlere tahammül ile bu kadar imanın kurtulmasına hizmet ettim. Allah'a bin kerre hamdolsun. Sonra, ben cem'iyetin iman selâmeti yolunda âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cem'iyetin, yirmibeş milyon Türk cem'iyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'anımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cennet'i de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin imanını selâmette görürsem, Cehennem'in alevleri içinde yanmağa razıyım. Çünki vücudum yanarken, gönlüm gül gülistan olur. Tarihçe-i Hayat - 630
295 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
29 günde okudu
Ondokuzuncu mektup
Mucize ise Hâlık-ı Kâinat tarafından onun davasına bir tasdiktir, ve "sadakte"hükmüne geçer. Resul'e (S.A.V) dava etmiş ki: " Ben şu kâinatın Hâllakının meb'usuyum. Delilim şudur ki: Müstemir adetini,benim dua ve iltimasımla değiştirecek. işte parmaklarıma bakınız beş musluklu bir çeşme
Mu'cizat-ı Ahmediye Risalesi - Ondokuzuncu Mektup
Mu'cizat-ı Ahmediye Risalesi - Ondokuzuncu MektupBediüzzaman Said Nursî · Envar Neşriyat · 2012507 okunma
784 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
29 günde okudu
Eserlerini okuduğum bir müellifin talebeleri tarafından kaleme alınmış tarihçe-i hayatını okumak çok güzel hissetirdi. Üstat Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerini tanıdıkça Risale-i Nura olan iştiyakım daha da arttı. Daha çok sevdim, daha çok sevdikçe daha çok tanımak istedim. Bu insan ilişkelerinde de böyledir ya bir insanı tanıdıkça; yaşadığı hayatı, yaptığı işleri gördükçe ona olan duygularınız kuvvetlenir. Bu duygu kimi zaman sevgi kimi zaman öfke kimi zaman gıbta gibi çeşitlendirililebilir. Benim burada Bediüzzaman'a karşı hissettiğim ise hayranlık galiba :) Zira Bu Tarihçe-i Hayat; Üstadın ömrü boyunca nasıl gayesi uğruna mücadeleler verdiğini, çok ağır şerait altında türlü işkencelere maruz bırakılmasına karşı yılmamasını, bin türlü mahrumiyetler içerisinde yorulmak bilmeyen bir azim ve kararlılıkla maksadına vasıl oluşunu çok güzel ve ince bir lisan ile 7den 70e herkese hitap eden bir üslupla açıklamış. Kendisinin dava adamı oluşunu ve hayatını insanların selametine adadığını anladığım kendi sözleriyle incelememi bitirmek istiyorum: Bana: "Sen şuna buna niçin sataştın?" diyorlar. Farkında değilim; karşımda müthiş bir yangın var, alevleri göklere yükseliyor, içinde evladım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda birisi beni kösteklemek istemiş de ayağım ona çarpmış, ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler, dar görüşler..."
Tarihçe-i Hayat
Tarihçe-i HayatBediüzzaman Said Nursî · Zehra Yayıncılık · 20182,801 okunma
Reklam
Dava adamı:
Kuvvet hakta olduğu, hak kuvvette olmadığı sırrıyla; dünyayı başıma ateş yapsanız hakikat-i Kur'aniyeye feda olan bu baş size eğilmeyecektir.
Sayfa 472 - RNK
Ah Üstadım! İşte Gerçek Bir Dava Adamı
Ben kendi elemlerime tahammül ettim fakat ehl-i İslâm'ın eleminden gelen teellümat beni ezdi. Âlem-i İslâm'a indirilen darbelerin, en evvel kalbime indiğini hissediyorum. Onun için bu kadar ezildim.
Sayfa 134Kitabı okudu
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm dava etmiş ki: "Ben, şu kâinat Hâlıkının meb'usuyum. Delilim de şudur ki: Müstemir âdetini, benim dua ve iltimasımla değiştirecek. İşte parmaklarıma bakınız, beş musluklu bir çeşme gibi akıttırıyor. Kamer'e bakınız, bir parmağımın işaretiyle iki parça ediyor. Şu ağaca bakınız; beni tasdik için yanıma geliyor, şehadet ediyor. Şu bir parça taama bakınız; iki-üç adama ancak kâfi geldiği halde, işte ikiyüz-üçyüz adamı tok ediyor."
Reklam
Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm dava etmiş ki: "Ben, şu kâinat Hâlık'ının mebusuyum. Delilim de şudur ki: Müstemir âdetini, benim dua ve iltimasımla değiştirecek. İşte parmaklarıma bakınız, beş musluklu bir çeşme gibi akıttırıyor. Kamere bakınız, bir parmağımın işaretiyle iki parça ediyor. Şu ağaca bakınız; beni tasdik için yanıma geliyor, şehadet ediyor. Şu bir parça taama bakınız; iki üç adama ancak kâfi geldiği halde, işte iki yüz üç yüz adamı tok ediyor." Ve hâkeza yüzer mu'cizatı böyle göstermiştir. Mektubat-98
"Rıza-yı İlâhîyi esas maksad yapıp gaye-i hayal sahibi olmakla dâvâ adamı vasfını kazanmak ve dünyayı ahirete vesile yapmak. İnsanın değeri bu gayeye bağlılığı derecesine göre olur. Fâni dünya hayatını gaye yapan insan, hakikatte değer kazanamaz."
Sayfa 62 - Sebat Yayıncılık - Bu cümle hazırlayan Ahmet Koçoğlu Ağabey'e aittir.Kitabı okudu
Dava adamı
Bana "Sen şuna buna niçin sataştın?" diyorlar. Farkında değilim. Karşımda müdhiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeğe, imanımı kurtarmağa koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de, ayağım ona çarpmış. Ne ehemmiyeti var? O müdhiş yangın karşısında bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler! Dar görüşler! Beni, nefsini kurtarmayı düşünen hodgâm bir adam mı zannediyorlar? Ben, cem'iyetin imanını kurtarmak yolunda dünyamı da feda ettim, âhiretimi de. Seksen küsur senelik bütün hayatımda dünya zevki namına bir şey bilmiyorum. Bütün ömrüm harb meydanlarında, esaret zindanlarında, yahut memleket hapishanelerinde, memleket mahkemelerinde geçti. Çekmediğim cefa, görmediğim eza kalmadı. Divan-ı Harblerde bir câni gibi muamele gördüm, bir serseri gibi memleket memleket sürgüne yollandım. Memleket zindanlarında aylarca ihtilattan men'edildim. Defalarca zehirlendim. Türlü türlü hakaretlere maruz kaldım. Zaman oldu ki, hayattan bin defa ziyade ölümü tercih ettim. Eğer dinim intihardan beni men'etmeseydi, belki bugün Said topraklar altında çürümüş gitmişti. Benim fıtratım, zillet ve hakarete tahammül etmez. İzzet ve şehamet-i İslâmiye beni bu halde bulunmaktan şiddetle men' eder. Tarihçe-i Hayat - 629
48 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.