Nefret çok güçlü bir meşruiyet kaynağıdır, belki en güçlüsü. Sizin elinizle yahut başkalarının, fark etmez, nefret etiğiniz ve 'insan'dan daha aşağı bir seviyede konumlandırdığınız kimselerin başına ne geldiğini asla umursamazsınız.
Ki bu süreç tersten de çalışır. Birilerinin hakkını yiyorsanız, onlara eziyet ediyorsanız, eylemlerinizin haklılığını kendinize ispat etmenin yolu yine nefretten geçer. 'Onlar zaten tüm bunları hak ediyor'sa, yaptıklarınızın yanlış olduğunu kim söyleyebilir?
Nefret, insanı, kendisini sınırlandıran o meş'um duygudaşlık zincirinden azat eder. O yüzden, tüm 'dava'lar işin nihayetinde nefrete yaslanır; en çok sevgi/saygı vazedenler, en çok ahlak satanlar belki en fazla. Menfaatçi ahlaksızlığı güçlü bir nefretten daha azı asla kapatamaz.