9 Kasım 1903 tarihli mektubunda Kafka, insanın insandan kopukluğunu şöyle dile getiriyor:
''...Ormanda yolunu yitirmiş çocuklar gibi terk edilmişlik içerisindeyiz. Önümde durup bana baktığında , ne sen benim içimdeki acıları anlayabiliyorsun, ne de ben seninkileri. Ve senin önünde kendimi yere atsam, ağlasam ve anlatsam bile, biri sana cehennemi sıcak ve korkunçtur diye anlattığında cehennem hakkında ne bilebilirsen, benim hakkımda da ancak o kadarını bilebilirsin...''
''Bütün bu saçmalığın ortasında, memurların en kötü yozlaşmalara sürüklenmeleri nasıl önlenebilir? Bu, olanaksızdır ve böyle en yüksek düzeydeki yargıç, bunu kendisi için bile başaramaz. İşte bu nedenle nöbetçiler, tutuklananın sırtındaki giysileri çalmaya çalışıyorlar, gözetmenler başkalarının evlerine zorla giriyorlar ve işte yine bu nedenle, suçsuz insanların, sorguya çekilecek yerde, bütün bir kalabalığın önünde aşağılanmaları yeğleniyor.''