Kendimi sana kilitliyorum,
Bulunduğum yer dört şiir arası.
Sonra, Üç öğün seni seviyorum
Sevgim müebbet hapis cezası.
Uzun zamandır sana tutsağım.
Bu tutsaklık diğerlerinden farklı
Davanın hakimi kim bilmiyorum
Hem davacı benim, hem de davâlı.
Çıkmak için anahtar arıyorum
Tek bulduğum dinlediğim şarkıdaki sol anahtarı
Ne senin gönlüne girebiliyorum
Ne de bulabiliyorum aklımdan çıkacağın bir kapı
Girip şu eserin 7 puan almasına hep içerlerim. O yüzden bu incelemeyi yazacağım. Kimsenin anlamamış olması bile eserin görmekle bakmak arasındaki farkı ortaya atması. Bakıyoruz, okuyoruz ama ne anlıyoruz, Ne kadar hayatımıza sirayet ediyor kitaplar. Dava kesinlikle dümdüz okunabilecek bir eser değil, aksi takdirde ya sevmezsiniz zorla bitirirsiniz ya da yarım bırakıp atarsınız.
----buradan sonrası spoiler içerir.-
Öncelikle metafor içeren; yani anlatılan hikayenin altmetninde verilen hikaye, bilgi, gönderme, önermelere biraz aşina olmak gerekiyor. Olmalı mısınız? Hayır. Ama kitapsever olarak bu harika kitabı anlamak için biraz araştırma yapıp, gerekirse ipucu almakta hiçbir yanlış yok. Kitabı düz okuduğumuzda çıkan yargısal kargaşa, hukuk sisteminin işleyişi-işleyemeyişi ehh denecek kadar normal bir hikaye çıkartıyor. Peki kitap da açılan Davanın bizzat gerçek hayatta Kafka ya açılan genç yaşta hasta olmak Davası olarak görürsek? Açılan Davada ki davalı tarafların Tanrı ve Franz Kafka olduğunu düşünsek? Yargı sisteminin sağlık sistemi olduğu, içerisinde yer alan Avukat, yargıçların sağlık çalışanı,doktor vb., düşünsek? Genç yaşta ölümle yüzleşen birinin (Kafka) Tanrıyla bu işi mahkeme salonlarına taşıdığı metaforunu düşünsek? Davanın sonunda kitabın sonunda olduğu gibi Kafkanın herkes gibi yazgıya yenilip öldüğünü düşünsek? Ki bunlar icin oldukça çok ipucu var kitapda. Böyle okuduğunuzda kitabın muhteşemliğini hissedeceksiniz. Murakaminin dediği gibi Kafka yokuşları severdi. Dümdüz bir anlatı beklemeyin. Keyfini çıkarırsınız umarım.
DavaFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202153.6k okunma
Tertemiz bir aşkın hikayesi...
Anadolu'nun ücra bir ilinde üniversite de tahsil gören İlkay'ın, kaldığı yurtta yangın çıkmasıyla başlıyor herşey. Her şer de bir hayır vardır ya işte herşeyin başlangıcı bu yangın. Yangından kaçarken sığındığı ev, ev sahibesi Fatma teyze ve oğlu Mustafa hayatının dönüm noktasını oluşturuyor. İlkay
Bir vaka grubu ortak bir nokta ihtiva ediyor ise taraflarca aynı kararın ortaya çıkması umulur. Birbirinin yerini alabilecek davaları birbirine zıt ilkeler üzerinden karara bağlamak büyük bir adaletsizlik meydana getirecektir. Bir dava eğer dün ben davalı olduğumda benim aleyhime sonuçlanmışsa, bugün davacı olduğumda da aynı yargılamayı beklerim. Farklı kararlar gönlümde bir yadırgama ve yanlışlık duygusunu ortaya çıkarır ve haklarımın ahlaki ya da maddi bir ihlalini teşkil eder.
Yazarımız bu enfes kitabıyla - kitap diyorum, çünkü bu ne bir roman, ne de bir hikaye - hiciv dolu bir yergi kaleme almış. Kime karşı, neye karşı peki? Bild Gazetesi üzerinden basın yayıncılığın sansasyonel habercilikle hakikati kurban etmesini ve bunu yaparken kimlerin hayatını ve itibarını iftiralarla yerle bir etmesini. Bild Gazetesi
Ne yatıştırır bu ruhun sızısını , bu bedenin acısını ne dindir? Bu öfkeyi ne sakinleştirir? Demek doğru değildi acıyı sadece çekenden sormak gerektiği.
_
Herkese kırgın, herkesle davalı, kanlı bıçaklı. Hiç kimseye borçlu değil, herkesten alacaklı.
_
Kuzeyin coğrafyasını, zor hava koşullarını, insanlarını, etnik yapısını, avcılığı, beyaz adamın kuzeye gelişini ve acımasızca yok edilen hayvanları anlattığı bu kitabın büyük kısmında kan davalı iki ailenin çocuklarının öyküsüne de yer verilmiş.
44 sayfa olmasına rağmen yoğun bir anlatısı olan kitap bu yoğunluğa rağmen akıcılığını kaybetmemiş. Çevirmenin 24 maddeden oluşan notları da bu akıcılığı sağlayan büyük bir etmen.
Tek solukta okunabilecek bu kitabı, özellikle farklı coğrafyaları merak eden okuyuculara tavsiye ediyorum.
Bir Kuzey MacerasıJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202119.8k okunma