* Şu ara nükseden yazmak iştiyakımı bir nebze olsun dindirmek adına alınmış ani bir kararla bu incelemeyi yazmaya başlamış bulunuyorum... :))
Neden okuduğum onca kitap arasından, uzun bir aradan sonra inceleme yazmaya bu eserle başladığımı soran olmaz da... :) ben kendime sordum ve cevabını da şöyle verdim; Çünkü üstada acayip büyük bir saygı
Amacımız en büyük gerçektir. Yeryüzünde tevhid davasıdır. Allah'ı bilme davası, tek Allah'a kulluk davası, Kur'an ve sünneti üstün kılma davasıdır. 'Hüküm ancak Allah'ındır.' davasıdır. Amacımız ve davamız Allah'ın izniyle gerçekleştiği gün puthaneleri yıkacağız ve efsanelerine son vereceğiz. Amacımız tahrip değil, ıslahattır. Yıkmak değil,
Bizim davamız hem iman, hem ahlak ve hem de iffet davasıdır.Kusurlu olan, Ebubekirleri sıddık, Ömerleri Faruk, Haticeleri Kübra yapan İslam değil, Müslüman olduğunu söyleyen adamlar ya da kadınlardır. Hiç bir kafir, ahlâkı bozuk bir Müslüman kadar İslam'a zarar veremez.
Dâvamız, İslâm ahlâkına dayanan bir cemiyet düzeni kurmaktır. Her tarafı hörmetsizlikle târümar edilen bir cemaate hörmet, her uzvu haksızlıkla yararlanan bir hayata hakkaniyet, her hareketi hemcinsine zulüm olan bir insanlığın kalbine sevgi ve merhamet doldurmak istiyoruz. Bütün bunları yaparken, varlığımızı her taraftan çeviren hırslarla menfaatler gibi içteki düşmanlarla kökleri dışarda bulunan içimize sokulmuş düşmanları yenmenin yalnız îman ve iktidar ile mümkün olacağına inanmaktayız. Dâva, kendine inanan, iradesini bunca düşman kuvvetine karşı koymasını bilen cesur ruhların davasıdır.
Kitabı bi kaç ay önce okumuştum ve herkesin okumasını isterim.Medyada dolanan yalan yanlış şeylere inanmak yerine okuyup bilinçlenelim.
Kudüs'e dair okuma yapacaklar, listenin en başını bu kitaba yer vermelidirler.
Mısırlı yazar ve akademisyen
Yusuf el-Karadavi 'nin 1998 yılında kaleme aldığı kitap, Kudüs'ün İslam için olan öneminden başlayarak şehrin Yahudileştirilmesi, işgal örgütüyle yapılan savaşın hakikati, Yahudilerin Kudüs üzerinde hak iddia etmelerinin tarihi boyutuyla birlikte batıl oluşu ve Siyonizm, Siyonizm ve ABD dostluğu gibi konulara değiniyor.
Yusuf el-Karadâvî Müslümanlar için Kudüs'ün sosyal, dini, politik vs. önemini gayet sade bir dille anlatmış.
Kudüs davası tüm dünya Müslümanlarının ortak davasıdır.
Bize düşen, mücadelemizin İslami yönünü açıkça ilan etmektir. Bize göre Kudüs, sadece Filistinlilerin ya da Arapların değil, bütün Müslümanların sorunudur.
İlk Kıblemiz, Ortak Davamız, Peygamberler Şehri, Bereket Diyarı...
Bugünün yarını mutlaka vardır. Yarın ise bekleyeni için oldukça yakındır!
Kudüs dâvâsı da bizimdir, Doğu Türkistan dâvâsı da. Bizim dâvâmız; bir bölge mazlumlarının değil tüm dünya mazlumlarının dâvâsıdır. Dâvâmız İslâm ise; hedefimiz de müstakil olarak bölge ve kesim değil, bitemâmiha ve şâmil bir sûrette umûm mazlum kesimlerin azâd olmasıdır.
Bizim davamız İslam'dır. Gayemiz Allah'ın rızasını kazanmaktır. Hedefimiz hak nizamı hakim kılmaktır. Arzumuz tüm insanlığın saadetidir. Yolumuz cihattır. İslam ise Allah yapısıdır. Dolayısıyla mükemmeldir, eksiklik ve fazlalık kabul etmez. Bu dava için çalışmak herkese nasip olmaz. İster gecenizi gündüzünüze katıp çalışın, ister yan gelip yatın. Bu hak davanın başarısını ne bir gün öne alabilirsiniz, ne de bir gün geciktirebilirsiniz. Bütün mesele bu şerefli davada nasıl bir imtihan vereceğinizdir.”