İnsan hiçbir zaman sahip olduklarının değerini bilememiştir. Çünkü insan yaşadıklarından ibarettir. Mesela hiç spinal müsküler atrofi (kas erimesi) hastası olmamışızdır, bu yüzden günden güne güçten düşen bir beden, ayağa kalkamamak hatta kolunu kaldıramamak nedir bilmeyiz. Sapasağlam olmamıza rağmen namaz kılmamaya bin bir tane bahanemiz vardır bu yüzden bu hastalığa sahip bir insanın "Sadece bir kere ayağa kalabilsem ayakta namaz kılmayı isterdim." demesi mana bulmaz bizde.
Ya da dünyanın elmas madenlerinin bir çoğuna sahip olmasına rağmen şu an fakirliğe mahkum edilen bir ülkede, imkânsızlıklar içinde hayatını İslam'a adamış bir ömür de yabancıdır.
Bu kitap imkansızlık içinden tüm bahaneleri bir kenara atıp engelleri aşan ve ayağa kalkıp davası uğruna çabalayan iki insanın kitabı. Bu kitap bana iki güzel insan kattı. Bu kitap bana imkansızlık diye bir şey olmadığını öğretti. Bu kitap bana Afrika'yı kazandırdı. Düştükleri zor durumlara rağmen şükretmeyi elden bırakmayan ve her düştüklerinde daha fazla ne yapabilirim diye düşünen iki insanla tanıştırdı beni. Ben çok sevdim ve çok etkilendim, eminim siz de okuyunca aynı şeyleri hissedersiniz.
Eklemek istediğim bir şey var ki kitabın dili çok hafif. Dilin biraz daha etkileyici olmasın bekliyorsunuz. Ama sizi çok yalın, çok sade ve çok basit bir dil karşılıyor. Ve maalesef ki bu bir süre sonra sıkılmanıza neden oluyor. Kitap konusu açısından mükemmel ama kullanılan dil daha sağlamlaştırılabilirdi.
İyi okumalar..
