"...sadece acımın aynası olan seslerini duymaya,yüzlerini görmeye dayanamıyordum."
Televizyon açıktı, ama artık hiçbir filmi seyretmeye dayanamıyordum. Yaşadıklarımdan sonra bütün bu hikâyeler bana gülünç geliyordu.
Sayfa 252 - kitap
Reklam
Ama artık kaybettiğim her şeyi hatırlatan bu yüzüğü takmaya dayanamıyordum.
Sayfa 11 - Yabancı yayınlarıKitabı okudu
Havanın güzel olduğu zamanlar annem babam Allie'nin mezarını ziyaret edip bir sürü çiçek filan bırakırlar. Bir iki kez ben de gittim onlarla, ama kestim sonra gitmeyi. Her şeyden önce, onu o çılgın mezarlıkta görmekten hiç hoşlanmıyorum. Ölmüş heriflerle, mezar taşlarıyla filan çevrili bir halde. Hava güneşliyse durum pek de kötü sayılmazdı, ama iki kez -tam iki kez- biz mezarlıktayken yağmur başladı. Korkunçtu. Yağmur yağıyordu çocuğun başındaki mezar taşına, karnının üstündeki çimlere. Her yer sırılsıklam olmuştu. Mezarlığı ziyarete gelen herkes deli gibi arabalarına koşmaya başladı. İşte bunu görünce deliriyordum neredeyse. Bütün ziyaretçiler arabalarına atlayıp radyolarını açabilirler, yemeğe bir yerlere gidebilirlerdi; Allie dışındaki herkes. Buna dayanamamıştım. Yalnızca bedeni filan mezarlıktaydı, ruhu cennete gitmişti, biliyordum bütün bu zırvaları, ama yine de dayanamıyordum. Keşke orada olmasaydı diyordum. Onu hiç tanımadınız. Onu tanısaydınız, ne demek istediğimi anlardınız.
Haliç o zamanlar inanılmaz kötü kokuyordu, tam olarak lağım kokusu duyuluyordu ve ben bu kokuya dayanamıyordum. Arabanın bütün camlarını kapatıyordum. Koku gelmesin diye burnumu parmaklarımla kapatmama rağmen Haliç'ten gelen hafif bir koku bile midemi bulandırmaya yetiyordu. Haliç'ten geçmek benim için bir ölümdü, daha yaklaşmadan Ok Meydanımda burnumu kapatmam gerekiyordu, ta ki tüneli geçinceye kadar. Fakat Halic'in etrafında yaşayan insanlara bakıyordum; onlar parklarda geziyor, yemek yiyor, hatta bir kısmı piknik yapıyordu, bu kötü kokudan sanki hiç rahatsız değillerdi. Bu durum bana çok tuhaf gelmişti. Demek ki, kötü bir ortamda bulunan insanlar bir müddet sonra oraya uyum sağlayıp alışıyorlar ve bu ortamın çirkinliğini göremiyorlardı. Ne kadar kötü ve sağlıksız bir ortamda bulunulursa bulunulsun bir süre sonra kişinin bünyesi bu duruma uyum sağlayarak kötülüğün farkına varamıyordu.
Tüketen insanın üreten insandan daha degerli olduğu bu yanlış ve ahlaksız döneme tahammülüm kalmamıştı artık. İnsanlar bunca acı çekerken, İstanbul'da en iyi suşinin nerde yenilebileceğini konuşanlara dayanamıyordum.
Sayfa 134Kitabı okudu
Reklam
Gecenin ortasında sigarasızlık çekmeye dayanamıyordum. Bunun için bıraktım. Bir şeye bağımlı olmayı sevmem
“İnsanlar bunca acı çekerken, İstanbul'da en iyi suşinin nerde yenilebileceğini konuşanlara dayanamıyordum.” (s. 134)
Sayfa 134 - Doğan KitapKitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.