açılmış sarmaşık gülleri kokularıyla baygın en görkemli saatinde yıldız alacasının gizli bir yılan gibi yuvalanmış içimde keder uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın rüzgâr
İki candarma İdris’i aralarına almış götürüyorlardı. İdris ayaklarına basamayacak haldeydi. Candarmalar çok dövmüşlerdi, fakat seke seke yürümeye çalışıyordu. Bayram namazında İmamköy Camii’ni bastığını ve orada namaz kılanları soyduğunu en nihayet itiraf etmişti. Halbuki böyle bir şeyden haberi bile yoktu… Ne çare? .. Dayak bu… Her
Reklam
Düşsüz uykulardan bile uyanmak. Yol tükendiğinde dönüşsüzlüğün mutlu kesinliğini ayırt edebileceğine inansa, dayanmak daha mı dayanılır olurdu? Yürekleri duranlar yaşama döndürülebildiklerinde ‘bitti’yi algılayabildiklerini söyleyemiyorlarmış. Karanlık da bir yargıdır, açıklamadır.
Açılmış sarmaşık gülleri kokularıyla baygın En görkemli saatinde yıldız alacasının Gizli bir yılan gibi yuvarlanmış içimde kader Uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın Rüzgar uzak karanlıklara sürmüş yıldızları Mor kıvılcımlar geçiyor dağınık yalnızlığımdan Onu çok arıyorum onu çok arıyorum Heryerimde vücudumun ağır yanık sızıları Bir
Özellikle ülkemizin gelişmesini engellemek korkusu dayanılır bir baskı değildi. Geri kalmış bölgelerimiz - hele Doğu yok mu- her yazar ve her çeşit sanatçı için zorunlu esin kaynağıydı. Yalnız yaratırken mi...Hayır günlük yaşantınızda bile bu baskıyı sırtınızda duyuyordunuz. Paltonuzu giyerken, atkısı bile olmayan milyonları düşünüyordunuz. Bir kitap okurken - ya da yazarken- eğitim eşitliğine kavuşamamış yüz binlerce küçük göz öfke -ya da kırgınlıkla- sizi izliyordu. Çatalınızı tabağınızdaki yumuşak ve iyi pişmiş et parçasına batırırken...
Bir Gün Hamlet Bir Gün Ophelia
Bırakın Tanrı aşkına roman kahramanları olmayı, ya da tiyatro. Bir gn Hamlet'siniz, bir gün Ophelia. Bir gün Raskolnikov'sunuz, bir gün Esmeralda. Don Kişot? Belki baştan beri ve hala. O yüzden ya zaten hep roman kahramanlarısınız. Neden ama? Romanın karakteristiğidir doğru, biz de biliyoruz romanın dünyasında şık duranın gerçek hayatta dayanılmaz olduğunu. Ya da tersinden okuyalım cümleyi, '' Ne kadar trajik olursa olsun, romanda anlatılanları insanda yaşama arzusu uyandırdığını''. Gerçek hayatta tahammülü imkansız olan, romanda pekala dayanılır duruyor. Gerçek hayatta dayanamayan, bir roman kahramanı a dönüştürünce kendisini pek hoş dayanıyor. Bunun için sürekli roman kahramanları oluyorsunuz. Böylesine kendiniz olmaktan kaçıyorsunuz. Bu bedel ağır değil mi? Sizin ödediğinizden bahsediyorum, biraz dayanabilmek uğruna hani. Bu bedel ağır değil mi? Sizin ödediğinizden bahsediyorum, biraz dayanabilmek uğruna hani. Hamlet olmaya kendiniz olmayı feda ediyorsunuz. Yaşanmış ve denenmiş bir hayatı geçiriveriyorsunız sırtınıza. Sorgusuz ve sualsiz. Bakışlarını Hamlet'siniz. Tavırlarınız, tepkileriniz, sesiniz kendinizin değil. Hatta kalbiniz. O da Hamlet 'in kalbine göre ayarlanmış. Ayarlanmış ayarlanmasına da, kalbiniz bayım (ya da bayan), o kadar kolay ayar tutmuyor.
Reklam
541 öğeden 441 ile 450 arasındakiler gösteriliyor.