Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.12
Hititler Üzerine Küçük Bir Not
Geçmiş medeniyetleri oluşturan uygarlıklar zamanı gelince tarih sahnesinden geçip gittiler. Kendilerinden sonraki uygarlıkların içerisine karışıp yeni medeniyetleri oluşturdular. Coğrafya kader olduğu kadar aynı zamanda kültür hafızasıdır da.
Anadolu tarihsel süreçte birçok medeniyete, uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Bunlardan bir tanesi de
·
Puan vermedi
Romanın ana karakteri Zeze, yoksul bir ailenin çocuğu olarak büyür. Aile içindeki çatışmalar ve babasının yokluğu, Zeze’nin sık sık hayal dünyasına kaçmasına neden olur. Bu hayal dünyası, onun gerçek hayatta yaşadığı zorlukları hafifletir. Ancak, bu hayaller alemi de kısa süre sonra bozulur ve Zeze’nin hayatı daha da zorlaşır.
Roman, yoksulluğun ve aile içi çatışmaların çocuklar üzerindeki etkisini ele alır. Zeze, ailesinin ilgisizliği ve dışlanması nedeniyle kendine bir hayal dünyası yaratır. Bu dünya, onun hayatındaki zorlukları hafifletir. Ancak, hayal dünyasının da sınırları vardır ve Zeze’nin gerçek hayatındaki sorunları çözmek için gerçek dünyaya dönmesi gerekmektedir.
Kitap, arkadaşlık ve dayanışma temasını da işler. Zeze, Manuel amca gibi çevresindeki insanların desteğiyle hayatında önemli bir dönüm noktasına gelir. Manuel amca, Zeze’ye kitaplar verir ve ona okuma yazma öğretir. Bu sayede Zeze, hayal dünyasını daha da geliştirir ve gerçek hayatta da başarılı olur. Zeze’nin arkadaşı olan portakal ağacı, onun hayatındaki önemli bir simgedir. Ağacın kesilmesi, Zeze’nin hayal dünyasında bir kayıp yaratır ve Zeze, ağacın yerine yeni bir portakal ağacı dikerek hayal dünyasını yeniden canlandırır.
Kitap, ayrıca çocukların hayal gücünün ve yaratıcılığının önemine de vurgu yapmaktadır.
Tolstoy’un 3 büyük romanından biri kabul edilen Diriliş, büyük bir yeniden doğuş ve uyanış hikayesi. Gençliğinde halalarının yanında kalan hizmetçi Katerina Maslova’yı baştan çıkarıp bırakan Prens Nehludov, yıllar sonra karşısında jüri üyesi olduğu mahkemede cinayet zanlısı olarak karşılaştığı kızı görünce, hayatı alt üst olur. Geçmişte yaptığı
Cemile, Orhan Kemal'in yazdığı bir roman. 1934 Çukurova'sında bir dokuma fabrikası civarındaki gecekondu mahallesinde yaşayan insanlar, aynı zamanda fabrikada çalışmaktadır. Cemile, bu mahallede güzelliğiyle göze çarpan, paylaşılamayan genç bir Boşnak kızıdır.
Yazar, yoksul kesimlerin ayakta kalma çabasını, direnişlerini de dile getiriyor.
Boşnak kızı işçi Cemile ile dar gelirli Kâtip Necati arasındaki saf aşkı anlatan Orhan Kemal, arka planda yaşanan yoksulluğa, düşmanlığa, ilkesizliğe karşın dayanışma ve dostluğun gücünü vurguluyor.
İşçiler üzerinde oynanan oyunlar, fakirlik, hiçbir zaman bitmeyen kadına yönelik cinsiyetçi aşağılamalar...
Hiç kimse asalet nişanlarını doğarken birlikte getirmez.
Beyaz Zambaklar Ülkesinde, Mustafa Kemal Atatürk zamanında Türkçeye ilk kez çevrildi. Atatürk, kitabı okuduğunda bu destansı başarıya tek kelimeyle hayran olmuştu. Derhal kitabın ülkedeki okulların, özellikle askeri okulların müfredatına dahil edilmesini emretti. Türk askerleri ülkelerindeki “yaşamı yenilemek” için mutlaka bu kitabı okumalıydılar. O vakitler, kitap o kadar çok ilgi gördü ki, Kuran-ı Kerim’den sonra en çok okunan kitap haline geldi.
Bu kitap tüm yoksulluğa, imkansızlıklara ve elverişsiz doğa koşullarına rağmen, bir avuç aydının önderliğinde; askerlerden din adamlarına, profesörlerden öğretmenlere, doktorlardan işadamlarına kadar, her meslekten insanın omuz omuza bir dayanışma sergileyerek, Finlandiya’yı, ülkelerini geri kalmışlıktan kurtarmak için nasıl büyük bir mücadele verdiklerini, tüm insanlığa örnek olacak biçimde gözler önüne sermektedir.
Dayanışma…
Nazenin Sokak sıcacık samimi komşuluk ilişkilerinin yaşandığı bir sokak.Günümüzde komşuluğun doyasıya yaşanmadığı hatta selam bile verilmediği düşünülünce kitaptaki ilişkilere hayran kaldım.Hiç geri gelmeyecek diye düşündüğüm eski günlere dahi içimdeki umudu yeşertti.Mahalle kültürü komşuluk ilişkileri dayanışma o kadar güzel anlatılmış ki mahallenin bir sakini de ben olmak istedim.Cemil Beye güldüm, Zarife'yle sabrımı yokladım, Ömer'in teslimiyetin hayran kaldım, Leyla'nın babasını kaybettiği andaki üzüntüsünü iliklerime kadar yaşayıp ağladım.Sade diliyle her yaşa hitap eden uzun süre yüreğimde sıcaklığını hissedeceğim bir kitap olmuş.Yazarın kalemine sağlık...
Körler
Jose Saramago'nun Nobel Edebiyat Ödüllü eserlerinden biri olan "Körlük", insan doğasının karanlık derinliklerine dokunan etkileyici bir roman oldu benim gözümde. Saramago, kitapta toplumun ve insanların yozlaşmışlığını ele alırken, insanın içsel karanlığını, içgüdülerimizi ve nefsimizi kontrol etme becerimizi ve dayanışmanın gücünü de vurguluyor.
Kitapta dikkatimi çeken şey karakterlerin isimsiz olmasıydı. Saramago karakterleri isimsiz bırakarak onları evrensel bir simgeye dönüştürmüş bence. Bu, okuyucunun karakterlerin üzerinden kendi deneyimlerini yansıtmasına ve eserin temel mesajını daha derinden anlamasına olanak tanır. Karakterlerin içsel monologları ve diyalogları, insan doğasının karmaşıklığını ve çelişkilerini ustalıkla aktarıyor.
"Körlük", karanlığın metaforik ve fiziksel anlamlarını ustalıkla birleştirmiş eserde. Kör olmak, sadece gözlerin perdelenmesi değil, aynı zamanda insani değerlerin ve vicdanın kaybı anlamına da gelir. Ancak, bu karanlığın içinde, bazı karakterlerde insanlık ve dayanışma ışığı belirir. Saramago, insanlığın en karanlık anlarında bile umudun varlığını vurgulamış.
Yazarın noktalama işareti kullanmaması da dikkat çeken bir diğer şeydi. Uzun cümleler ve paragraflarla dolu, neredeyse aralıksız bir anlatımı tercih eder. Bu, okuyucuya bir tür bilinç akışı deneyimi sunar ve olayların gelişimine katkıda bulunur. Fakat bu kitabın akıcı olduğu gerçeğini de değiştirmez.
Kesinlikle okunması gerekilen bir kitap olduğunu düşünüyorum. Kitabı okurken kendinizi orada hissetmeniz muhtemel...
Merhaba
Ama harika bir kitaptı ya. Niye bitti ki.
Usta yazarın belki de en etkileyici yapıtı olan, sinemaya da uyarlanmış Körlük, toplumsal yaşamın nasıl bir vahşete dönüşebileceğini müthiş bir incelikle gözler önüne sererken, insana dair son umut kırıntısını da bir kadının tek başına örgütlediği dayanışma ve direniş örneğiyle sergileyen unutulmaz eserler arasında yerini almıştır.
Momo, insanların zamanlarını çalan Gri Baykuşlar'ın kötü planlarına karşı mücadele eden bir kız çocuğudur. Roman, dostluk, dayanışma ve zamanın önemi gibi evrensel konuları işler. Küçük Prens gibi yer yaşa uygun, okunması ve okutulması gereken bir kitap.
İnce Memed, köyünde yaşanan haksızlıklara karşı isyan eden ve özgürlük arayışında olan bir genç adamın hikayesidir. Yasar Kemal, eserinde toplumsal adaletsizlikleri, sömürüyü ve zulmü ele alırken aynı zamanda Anadolu'nun doğal güzelliklerini ve insanların dayanışma ruhunu da yansıtır.
Birinci Dünya Savaşı sonrası, Türkiye ve Yunanistan arasında gerçekleşen #mübadeledönemi konu edilen pek çok roman okudum, dahası canlı canlı pek çok hikaye dinledim.Hem de bizzat dedemin ağzından. Çünkü benim de annemin dedesi ve babaannesi mübadillerdi. #yunanistan #selanik #kilkis kasabasında doğmuş Apo dedem. Büyük dedemin doğduğu toprakları
Korkutucu şeyler her zaman dışarıda değildir . En korkutucu şeyler içeridedir.
Toni Morrison okuduğum İlk kitap Cennet ..
İlk olarak söylemek istediğim edebiyat açısından da duygu açısından da kurmaca açısından da oldukça yüklü ve güçlü bir kitap olduğudur.
Özellikle üzerinde durduğu konu.. ırklar arasında ve ırk
Kitap, biz bilincini tanımlamakla birlikte bununla beraber biz bilincine nasıl erişip, bu bilincin hayatımızda nasıl uygulamaya konulması gerektiğini de anlatmaktadır. Hayatımızın birçok alanına değinilen bu kitapta önemli nokta dayanışma bilincidir. Dayanışmanın olmadığı bir toplumda SEN - BEN anlayışı hakimdir ve bu anlayışın kırılması için topluma dayanışma bilincinin kazandırılması ve BİZ bilincinin aşılanması önemlidir. Kitabı okurken hem düşünüyor hem de toplumumuzun içerisindeki "BİZ" olgusunu sorgulama fırsatı yakalıyorsunuz.
Kitabın her bölümünde kendinizden bir parça bulabileceğinize ve aynı zamanda kendinize güzel şeyler katacağınıza da eminim.
Okunacaklar listenize ekleyebilirsiniiz
"Sürekli etkileşim yumağı içinde olduğumuzun bilincine varınca, "BİZ" in farkına varmış oluruz. Bu bilinç dışarıda değil, kendi içimizdedir."
Toprağın İsyanı Gazap Üzümleri'nin Kalbindeki Diriliş
John Steinbeck'in "Gazap Üzümleri", Amerikan edebiyatının en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir. Roman, 1930'ların Büyük Buhran döneminde geçer ve California'da yaşayan bir grup göçmen işçinin hikayesini anlatır. Steinbeck, insan doğasının karmaşıklığını ve insanın doğayla olan ilişkisini ustalıkla işler.
Romanın en çarpıcı özelliklerinden biri, karakterlerinin derinliği ve gerçekçiliğidir. Başta Tom Joad olmak üzere, her karakter kendi içinde çatışma yaşar ve bu da okuyucunun empati kurmasını sağlar. Ayrıca, romanın mekânı olan California'nın topraklarına ve doğasına verilen önem de dikkat çekicidir. Steinbeck, toprağın insanlar üzerindeki etkisini detaylı bir şekilde betimler ve okuyucuyu o dönemin atmosferine çeker.
"Gazap Üzümleri", sosyal adalet, insanlık ve dayanışma gibi evrensel temaları işlerken, aynı zamanda Amerikan Rüyası'nın çürümüşlüğünü de eleştirir. Steinbeck'in sade ve etkileyici dili,
Pal Sokağı'nın cesur ve kahraman çocukları!
Dünya klasiklerinden biri olan bu kıymetli kitap bir Macar Edebiyatı eseri. O kadar güzel bir kitaptı ki hep yüzümde bir tebessümle okudum. Tabii kitabım sonlarına doğru o tebessüm yerini hüzne bıraktı. Çok etkileyiciydi. Çocukların dünyası öyle bir yer ki orada inanın her şey mümkün.
Kitapta Pal Sokağı çocuklarının oyun oynadıkları arsayı başka bir çocuk grubu olan Kızıl Gömlekliler'e kaptırmamak için verdiği mücadele anlatılıyor. O küçücük dünyalarında hepsi birer savaş neferi. Generalinden teğmenine hepsinin bir rütbesi var, biri hariç! Ah canım çocuk, ah Nemecsek! O sadece bir er ve ondan başka er yok. Daha doğrusu bekçinin köpeğinden başka! O kadar yürekli ve dürüst çocuklar ki savaş kuralları bile var. Müthiş bir dayanışma örneği. Verdikleri mücadele takdire şayan. Bu kitabı okuyorsanız bambaşka bir dünyaya giriyorsunuz demektir. Ve kesinlikle her yaştaki okura tavsiyemdir.
Ben bu kitabı okumak için neden bu kadar geç kaldım bilmiyorum ama üzerimdeki etkisinin en az Şeker Portakalı kadar olduğu yadsınamaz bir gerçek. Ben ki iflah olmaz bir romantik, hüzünlü hikayelerin müptelası... Çok ama çok beğendim bu kitabı.
Son olarak "Bütün çocuklar gülsün" diyorum ve naçizane incelememi burada noktalıyorum. :)
