OLENA
Olena… Ne kadar olmuyor desem de inanma bana Başka biri oluyorum seni düşününce İkimizden başka kimse kalmıyor sanki şu dünyada İşte öyle muhtaç, öyle mecburum sana Ama sen güzelsin Olena, fakat güzel nedir bilmezsin Güzeli görenlerin kana bulanan ellerini anlatabilseydim keşke sana Bir Sultan edasıyla kölem diye hapsederken zindanlara sevdasını Nereden bilecekti saraylarda kölesinin esiri olacağını Ah Olena! Ben az diyeyim ne olur sen çok anla Ne ben Yusuf’um ne sen Züleyha Hem sen karanlıklarda göremezsin Sakın düşme Olena kuyular çok derin Her gece kuyuların yalnızlığını taşıyorum içimde Ne başımı kaldırıyorum ne uzanan bir el arıyorum ellerime Ama biliyorum Olena bir anda açılmıyor artık Nusretin kapıları Sakın unutma hatırla ama rahmetin bize yavaş yavaş yağacağını Ve hissediyorum yağan rahmet bize bir ateş getirecek Saracak her yanımızı öyle serin öyle ılık değecek ki tenlerimize O zaman anlayacaksın ciğeri yanıkların yanmayacağını Ah Olena görüyor musun nelere şahit oldun mısralarımda Ha bu gün ha yarın alıp başımı gidersem buralardan Beni böyle hatırla… Fatih Buhara BENZEK
230 syf.
6/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Yıllar önce minik bir ergenken okuduğum bu kitap aklıma birkaç ay önce yeniden düştü. Annemin evinde kaldığı için de yeniden okumak için biraz beklemek zorunda kaldım. Kimi yönden beklediğime değdi, kimi yönden hatırladıklarımı bulamadım. Aradıklarımı bulamama sebebim aşkın bana abartılmış bir balon gibi gelmesidir. Aşk yüzünden de bu kadar acı çekmezsin. Ayrılınca çoluğun çocuğun ölmüş gibi davranmanın bir manası yok. Kitabı okurken de yine böyle hissettim. Bombok bir insan için yine manasız acılar çekildi. İntihar edilmeye falan çalışıldı. Kuskunç yanları epey vardı. Millet evini barkını ailesini bırakıp savaşlardan kaçıyor, ülkesine hayatı boyunca dönemiyor ama intihar falan etmiyor. Ay sevdiceğim benden ayrıldı hemen ölüvereyim konsepti benim anlamadığım bir konsept. Fakat bu acının ve olayların spiritüel açıklamaları, reenkarnasyona bağlanması oldukça hoş. Yazarın anlatımı da çok başarılı. Keşke yazar ortalıktan böylece kaybolmasaydı.
Korkaklar Aşksız Gömülür
Korkaklar Aşksız GömülürŞule Erden · Güzel Dünya Kitapları · 200712 okunma
Reklam
Yıllardır bana, en zor haliyle bile yaşamın eşsizliğini anlatan alıntı
Raskolnikov yeniden yürümeye başladı. "Acaba nerede okumuştum." diye düşünüyordu bir yandan da, "İdam mahkûmunun biri ölümünden bir saat önce, yüksek bir dağın tepesinde, ancak iki ayağının sığabileceği kadar daracık bir yerde yaşaması gerekse, çevresindeyse uçurumlar, okyanuslar, sonsuz karanlıklar, fırtınalar ve sonsuz bir yalnızlık olsa, yine de o bir avuç yerde ömrü boyunca, binlerce yıl, sonsuza dek yaşamanın, o anda ölmeye yeğleneceğini söylemiş. Yeter ki yaşasın! Yalnızca yaşasın! Aman Tanrım, bu nasıl gerçek böyle! Bu nasıl gerçek! İnsan ne alçak yaratıkmış!" Raskolnikov bir dakika kadar durup düşündü, sonra "Bunun için insana alçak diyen de alçaktır!" diye ekledi.
Sevgi nedir? Dünyada bana sevgi kadar anlaşılmaz gelen hiçbir şey yoktur; ne insan, ne şeytan ne de başka birşey çünkü sevgi herşeyden daha çok işler ruha. Yüreği böylesine kaplayan, böylesine bağlayan hiçbir şey yoktur.
Sayfa 326Kitabı okudu
Bana haklıyım gibi geldi..
Ben buradayım ve burada olduğum için benden bir şeyler de olacak..
Kitaplar bana, ben kitaplara bakıyorum.. Kafam o kadar dolu ki, dün hastanede günü bitirdim. Bu aralar uykusuz kalmanın verdiği kötü enerji de okuyamama durumuna yansıyor sanırım. Kendime bir kitap seçmeliyim, yoksa dünya dertleri ve kendi dertlerim beni düşünmeye sevk ediyor. Herkese iyi okumalar. 🖤
Reklam
DOĞRULUK VE ADALETİN EHEMMİYETİ
Rivâyet olunduğuna göre Zülkarneyn aleyhisselâm, emri altındaki idarecilerini bizzât kendisi teftiş ederdi. Bir ara tebdil-i kıyafet ederek şehirlerinden birisinde dolaşırken kâdılardan birinin yanına uğradı ve günlerce orada kaldı. Fakat hiçbir kimsenin dava için ona müracaat ettiğini görmedi. Bu hâl uzayıp kâdının hâlinden herhangi bir şeye
- Çünkü... çünkü... çünkü... yaşamı yeniden buldum. Çünkü binlerce parçaya bölünüp yeniden birleşmek, böylece kendi kendimi doğurmak ve doğumuma tanıklık etmek, hayır doğumumu yaşamak istedim ve seninle birleşirken, birleşme süreci içinde, anlıyor musun, çiftleşmeden değil, tekleşmeden söz ediyorum, o süreç içinde, duyuyor musun Gün, ağlamayı bırak, beni dinle, o neyin süreci olduğıınu bilmediğim süreci yaşarken, binbir parçaya, milyonlarca parçaya dağıldım, ama benden ayrılan her bir parça o süreci yaşıyordu, yükselirken milyonlarca ben olarak yükseldim, düşerken, milyonlarca ben düştük... Yoksa, yoksa sen bunu yaşamadın mı Gün? Böyle mi dedim, yoksa bu duygulan dile getiremedim de, anlamsız birkaç sözcüğü mü bağırdım Gün'e, denize, ulu atkestanesine, bilmiyorum. Ama çılgınca bir devinim içinde olduğumu, deli yunuslar gibi denize bir dalıp bir çıktığımı ansıyorum. Sonra, soluk soluğa Gün'e doğru koşuşumu. Onu elinden tutup kaldınşımı. Bacağının kıyıağından akan ipincecik kanı dilimle yaladığımı. Ve durmadan, "Söyle bana, bana yaşadığımı söyle, yeniden doğduğumu söyle" diye mırıldandığımı.
"Bana düşen yalnızca, kralcı olmaktır." Onun yeri yukarıda, halkın yeri aşağıdadır; o aşağı inmek istemez, halkın yükselmesine de izin yoktur...
Fakat hiçbir zaman beylik bir hasta yakın olmadı: Peşinden koştuğu beyazgömleklilere, ne körükörüne bağlandı; ne de onları amansızca eleştirdi. Elbette öğle vakti yemek yiyecekler, elbette sabah sekizde benim gibi gelemezler, elbette bana farklı davranmayacaklar; onlar da insan. Onlar da insan.
Reklam
AHMAKTAN KAÇIYORUM
Hazret-i Îsâ, sanki kendisini bir aslan kovalıyormuş gibi canhıraş bir şekilde kaçmaktadır. Adamın biri, bu hâle hayret ederek ardından koşar ve seslenir: “–Hayrola, ürkütülmüş bir kuş gibi çırpına çırpına niçin ve nereye kaçıyorsun? Arkanda kimse yok ki!” der. Îsâ -aleyhisselâm- o kadar hızlı koşmaktadır ki, acelesinden adamın suâline cevap
"... o kendisini ne kadar sevdiğimi hiç bilmeyecek; hem onu yakışıklı filan diye sevmiyorum, Nelly; benden daha çok bana benziyor da, onun için seviyorum. Ruhlarımız her neden yoğrulmuşmuşsa, ikimizinki de aynı."
- gün neyi çevirir söyle hadi ihtiyar gün görmüş yolcu sözcüklerin içinden ağdırdığın simgeleri boşlayabilir misin "gün" çağrışımlarıyla duyurur bana geleceğin kelepçesi de olur güneş de açar evin içinde
Sayfa 77 - Ayyıldız Matbaası - Ankara - 1978, BANA DEĞEN DÜNYA
Yiğit;Kendine iyi bak naz Naz;Bana Nefise de Nalan de narin de ama naz deme! Yiğit;artık onlardan hiçbiri değilsin Naz; ..... ( Yiğit çocukluklarından beri nazı seviyor ve onunla uğraşmak için ismini yanlış söylüyor, ona naz demesi onunla uğraşmaması ondan vazgeçmesi demek :')
144 syf.
·
Puan vermedi
Can sıkıntısından review yazmaya başladım bu ne ya
Şöyle ki.. söyleyecek çok şey var. Ama bunları kalbimizle hissetmesi daha güzel olduğu için siz kitabı okuyun. Kalemi çok güzel olan bir adam
Nurullah Genç
Nurullah Genç
. Şiirlerine giriş yapmak için de güzel bir kitap çünkü diğer kitaplarında genellikle biraz daha ağır bir dil var yanlış hatırlamıyorsam. Ama kalemi çok hoş biri o yüzden hepsi güzeldr yani. Neyse yazarı bırakayım. Yanii.. roman değil, deneme değil o yüzden çok fazla söylenecek bir şey yok ama okuyun okutun diyeceğim bir kitap çok seviyorum. Ahsldjldhdmd
Söyle Bana Hindiba
Söyle Bana HindibaNurullah Genç · Timaş Yayınları · 20201,557 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.