Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Öyle insanlar vardır ki, istediğiniz kadar eziyet edin onlara, içlerine bir düşmanlık, öç alma, intikam gibi duygular uyandıramazsınız. Ne tür kötülük yaparsanız yapın, gene gelir sokulurlar size. Bu çeşit insanlar için onların herkesi sevdiklerini, çünkü iyi yürekli olduklarını söyleseler de yanlıştır bu, hiç kimseye sevmezler onlar, iyi yürekli olmaları da yalnızca kötü niyetli olmadıklarındandır.
İnsanların çoğu böyle. Olmasını ya da olmamasını istedikleri her şey için dua ediyorlar. Kuşlar dua etmez mesela, balıklar da. Doğada insandan başka zorda kalınca dua eden tek bir canlı yok. Yine de en mutsuz, en umutsuz, en isyankâr olanlar yine insanlar. Demek ki dua etmek dışında farklı bir arayışa girmek gerekiyor ya da dua etmeyi öğrenmek.
Sayfa 20 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
“Tahta geçmek ister hepsi de: onların deliliğidir bu – sanki mutluluk tahtta otururmuş gibi! Genellikle çamur oturur tahtta – ve genellikle taht da çamurda.”
Günümüzün ileri sanayi ülkelerinde ve belirli bir oranda da bu ülkelerin oluşturduğu blokların içinde yer alan gelişmekte olan ülkelerde, iki ayrı kültür ortamı iç içe oluşturulmakta ve insanlar bu iki ayrı kültürü iç içe yaşamaktadır. Bunlardan biri acımasızlığı, yarışma etiğini, başka insanlarla kurulan ilişkilerde yalnızca "av ya da avcı" konumlarının olabileceği inancını, eşitsizliği, özel mülkiyeti, değişim değerinin her türlü değerin ölçütü oluğu inancını bütün insanlara aşılayan, benimseten kitle kültürüdür. Kitle kültürünün bu değerleri, toplumun değişik sınıf ve kesimlerinin zaman zaman birlikte yer aldıkları, birbirleriyle karşılaştıkları hayat alanlarındaki kültürün değerleri ile özdeştir. (...) Kitle kültürünün tüketicisi olmamız bize bu kolaylığı sağlar, ama içinde yaşadığımız toplumsal realiteye boyun eğmemiz, ona katlanmamız, kitle kültürünün bu yanılsaması ile de örtbas edilemeyen, hissedilmesi önlenemeyen acılara, karşıtlıklara, öfkelere, yeni aralışlarda bulunmamıza neden olur. Kitle kültürünün tüketicisi olarak kalmak istesek bile, yaşadığımız toplumsal realitenin yol açtığı acılar, bu acılarımızı, öfkelerimizi, bu yeni şeyler arama isteklerimizi, beklentilerimizi dile getireblieceğimiz popüler kültürün üreticisi ve tüketicisi olmamıza iter bizi.
Sayfa 158
Hepimizin kusurları vardır. Peki bunların kusur olduğuna kim karar verir? Belki de içimizdeki cevher tam da burada saklıdır. Belki de yaratıcılığımız, iyileştiriciliğimiz, ayakta kalabilme yeteneğimiz burada gizlidir.
Her şey Allah'ın rahmetiyledir. Resulullah buyurdu (sav) Rabb (c) buyurdu ki: "Kulumu rahmetimle cennetime koyun!' O da tekrar: Ya Rabb, bilakis amelimle!" Rabb (cc), meleklerine buyurdu ki: 'Kuluma verilen nimetlerle onun amelini mukayese edin!" Sadece görme nimeti, beş yüz yıllık ibadeti kapsadı (bitirdi).
Reklam
“Fakat insanoğlu sağlıklı olsun hasta olsun, çok aciz bir varlık. Ne zaman, ne sebeple, nasıl öleceğimizi kim bilebilir…” “Hocam siz de böyle şeyler düşünür müsünüz?” “Her ne kadar sağlıklı olsam da bunu düşünmemek olmaz.”
Sanki bu ev müzikle anlam buluyor gibiydi ve müzik olmadan ev de o da ruhsuz kalacaktı..
İstemediğim konuları bazen düşünmemeyi başarıyordum. Bazen de tam tersi oluyor, düşünmeyi istemediğim bir resmi ya da kelimeyi aklımdan hiç çıkaramıyordum.
Hepimiz tapınağın girişindeki dilencileriz ve her birimiz hem girişte hem de çıkışta alıyoruz Kral'ın semahatinden payımızı. Ancak hepimiz kıskanıyoruz birbirimizi; bu da aslında Kralı küçük görmenin bir başka yolu.
Sayfa 27 - Venedik yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bu hale düşecek kadar ezildikten sonra, artık görünüşün ne önemi var? Görülmek bu kadar rezilce bir şeyse, görmek istemek de en az o kadar rezilce ... Görmek ve görülme­yi birbirinden ayrı şeylermiş gibi düşünmeye gerek yok ... Biraz fark­lı bir yol olsa da, benim kaybolabilmem için gerekli küçük bir tören olarak düşünmem yeter ... Üstelik, karşılığında elde edeceğim şeyin büyüklüğünü de unutmamalı ... Özgürce üzerinde dolaşabileceğim, yukarıdaki yer yüzü!
Sayfa 179Kitabı okudu
Çoktandır yoksun ama Yine de bağlıyım sana İhanet gibi geliyor Gözlerimi kaldırıp da Bakmak bir başkasına Yoksa ne olur bahanem Sen dönüp de Ellerin neredeydi diye sorduğunda
“Allah ilmi, insanların hafızalarından silmek, kalplerinden söküp çıkarmak suretiyle almaz, ilim adamlarının ölümüyle almış olur. Böylelikle ortada alim kalmamış olur da, insanlar bazı cahilleri önder edinirler. Bu kimseler kendilerine sorulan sorulara bilmedikleri halde fetva verirler ve böylece hem kendilerini, hem de başkalarını saptırırlar." (Buhari, İlim, 34; Müslim, İlim, 13)
Sayfa 540
Bahrevan’dan..
Gelirsen Ay’ın tam üstünde kederli bir bulut tutamaz gözyaşlarını Harran papatyadan bir gelinlik giyer arsız, zamansız Gelirsen Dersim'e Dersim'e kırlangıçlar geri döner, Munzur gülümser Gelirsen kızıl bir gelincik olup açacak Sinan, Zap sana koşacak durmaksızın Gelirsen Batman'da intihar son kurşununu kendine sıkacak Ani kurtulacak susmaların dilinden Ve Çorum ve Maraş ve Sivas yüzünü yıkayacak yağmurda İçimdeki Kızıldeniz doydu kana Kızılırmak'tan alayım selamını Merhaba de vurulmuş güvercinler aşkına merhaba
Bir sürü kitap okudu ama içindeki huzursuzluk azalmak yerine daha da büyüdü. Her kitabın tek tek her sayfası bilgi âlemine açılan birer gözetleme deliğiydi. Okudukları açlığını daha da artırdı. Bir de nereden başlayacağını bilemiyor, bilgiye hazırlıksız olmanın sıkıntısını çekiyordu. Jack London, Martin Eden İş Bankası Kültür Yayınları, Temmuz 2014 Baskısı, s.46
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.