Babası Deadalus oğlunun labirentten ve insan etiyle beslenen yarı boğa yarı insan şeklindeki Minotaur'dan kaçabilmesi için ona balmumundan kanatlar yapar. Bu kaçış zaferi ve uçuş duygusuyla coşan Icarus o kadar yükseğe çıkar ki, güneş kanatlarını eritir ve denize düşerek ölür.
Bay Deadalus kendini küçük bir dünyanın merkezi, herkesin sevgilisi olarak görmeye alışmıştı. Ev halkının hem eylemsel hem de ruhsal olarak çile çekmesine neden olan pervasız bir özgürlük pahasına bu makamı korumaya çalışmıştı.
“...Deadalus bile Minotauros’un etrafına, deliliğin Adrian’ın hapsedilmemiş mantığına ördüğü kadar karmaşık bir labirent örmemiştir. Ne siz, ne de başka bir Theseus labirentte yol bulabilecek, çünkü labirente götüren ipin ucu acımasız başka bir Ariadne’nin elinde.”
Kanatları okşuyor, altın sarısı balmumunu sıkar
Çocuksu oyunlarla geciktirirdi babasının İşini. Bitmişti yapılacak son iş de.
Usta kişi iki kanadı takmış, başlamış sallamaya
Havada, oğluna da öyle kanatlar takmış gökle yer
Arasında orta yolda git. tut sözümü lcarus, demiş.
Sapma orta yoldan, ağırlaştırır kanatları sular inersen alçaklara. güneş yakar yükselirsen.
Belli bir bölgede uç, ne Bootis'e, ne Helis'e,
Ne de yalın kılıçlı Orion'a bak.
Ardından gel. Bunları söyledikten sonra
Öğretti uçmayı, laklı omuzlarına bilinmez kanalları ...
Islanırdı yaşlı babanın yanakları öğüt verirken,
Elleri titriyordu, öptü oğlunu son kez,
Yüreği titriyordu önünde uçarken çocuğunun.
Böyle yapar ağacın doruğundaki yuvasında
Yavrularına uçmayı öğreten ana kuş da,
Gösterir onlara gelecek korkuları, alıştırır
Korkulu sanatlara ... sallıyordu kanatlarını
Gözlüyordu bir yandan oğlunu da Daedalus.
...