“1937 Haziran aylarında kötü bir haber aldı Sabahattin. ‘Kuyucaklı Yusuf’ mahkeme kararıyla toplatılmıştı. Kitabı yayımlayan yayınevinden aldığı bilgiye göre, gerekçe ‘halkı aile hayatı ve askerlikten soğutmak’tı. Sabahattin’i, kitabın yazarı olduğu için ve Remzi Kitabevi’nin sahibi Remzi Bengi’yi de kitabı sattıklarından dolayı mahkemeye çağırdılar.
Mahkeme 7 Ekim 1937’de Eskişehir’de görülecekti. Canı sıkıldı Sabahattin’in. İyi bir avukat olan asker arkadaşı Niyazi’nin görüşünü aldı. Kılı kırk yaran arkadaşı: ‘Bir kere mutlaka bilirkişiden görüş alacaklardır. Bir bilirkişiden değil, üç bilirkişiden kitabı inceleyip düşüncelerini bildirmelerini isteyeceklerdir. Mahkeme, bilirkişilerin tarafsız olmasına dikkat etmek zorundadır,’ deyince, içine su serpildi Sabahattin’in. Eşi Aliye’ye; ‘Göreceksin, bilirkişiler gayet iyi bir yorum yazacaklar ve beraat edeceğim!,’ dedi…”
“Ben seni bağışladım, baba,” dedi.
Babasının kurumuş, küçülmüş ellerini ellerinin içine aldı. Başını babasının göğsüne dayayıp, derin bir kuyudan çıkrıkla su çeker gibi, uzun uzun ağladı.