Derken hastalandım, birkaç hafta evde yattım ve dilenci beni yeniden gördüğünde ne dedi biliyor musun?" "Ne dedi, baba?" "'Bana üç dolar elli sent borcun var,' dedi." "Ne komik," diyorum. "Gülmek en iyi ilaçtır," diye yanıt veriyor, oysa ikimiz de gülmüyoruz. Gülümsemiyoruz bile. Giderek derinleşen bir üzüntüyle bana bakıyor. Bazen böyle olur, bazı insanların televizyon kanallarını zaplaması gibi o da bir duygudan diğerine geçiş yapıverir.
Sayfa 27 - Yapı Kredi yayınlarıKitabı okudu
"Zaten bu olaydan sonra Müslüman oldum."
Abdurrahman b. Yezid b. Cabir anlatır: Ebû Ümame'nin azat ettiği cariyesi bana şu hadiseyi anlattı: "Ebû Ümâme, tasaddukta bulunmayı çok severdi ve sadaka vermek için mal biriktirirdi. Hiçbir dilenciyi boş çevirmez; bir soğan, bir hurma gibi yenilen şeylerden neyi varsa verirdi. Bir gün dilenci geldi, ama yanında yiyecek bir şey yoktu.
Sayfa 432Kitabı okudu
Reklam
Bir dilenci, Cüneyd'in huzuruna gelip oturdu da dedi ki: "Ey düzensiz, hilesiz, Allah’a dost olan kişi, insan ne vakit gönül huzuruna erişir?" Cüneyd dedi ki: “Gönülsüz kaldığı zaman!”
Muhammed Taki Osmání şöyle dedi: "İslâmi ilimler tahsilimi henüz yeni bitirdiğim gunlerdi. Muhterem babam Müfti Muhammed Şefi (Allah ona rahmet etsin) ile beraber arabaydık. Trafik ışıklarında beklerken bir dilenci babamın olduğu tarafa doğru yöneldi. Dilencilerin trafik ışıklarında bekleyen arabalara yaklaşıp para dilenmeleri Pakistan'da yaygın bir şeydi. Muhterem babam cebinden bir miktar bozuk para çıkardı ve dilenciye verdi. Yaptığının doğru olmadığını düşünüyordum. Kendisine itiraz ederek: "Babacığım! Dilenciye neden para verdin ki? Onlar herkesten para dileniyor ve bunu adeta meslek haline getirmişler. Verdiğin parayı hak etmiyorlar!" dedim. Bu sözlerim üzerine babam gülümseyerek bana baktı ve şöyle dedi: "Taki! Eğer Allah Teala bir şey bahsetmeden önce bizim onu hak edip etmediğimize bakacak olsaydı, herhangi bir nimete lâyık olabilir miydik?"
Sayfa 201Kitabı okudu
Bir dilenci benden para istedi, Müslüman değilim dedi, isa mesih adına ver dedi, ben ne isa ne Musa seviyorum diyince meleki tavus adına vermemi istedi, ben hepsine karşıyım diyince abi sen selefi misin demesini beklerken bir anda gitti, bütün dinlerden özür diliyorum ama ben dilenci sevmiyorum :(,
Feridû'd Din-i Attâr
Dedi: Bilge Sokrat, o temiz adam Yolda yürüyordu acı çekerek yayan Bir dilenci dedi: Zamanın melikleri Sen kenardasın ama hepsi arar seni Sana inanan çok kişi var; bir at iste Yollarda böyle yayan yürüme Dedi: Bedenimin yükü binsin ayaklarıma Minnet yükünü boynumda taşımaktansa
Reklam
Eserde herkes filozof:))
Sokakta bir dilenci: — Tanrı aşkına bir sadaka, Senyor, –diyerek yaklaştı,– yedi çocuğum var!.. — Bu kadar çocuk yapmamalıydın! –diye yanıt verdi Augusto kızarak. — Benim yerimde sizi görmek isterdim, –dedi dilenci ve ekledi,– biz yoksullar, varsıllar için... çocuk yapmayalım da ne yapalım? — Haklısın, –dedi Augusto,– bir filozof gibi konuştun, gel al.
“Bir dakika,” diye haykırdı dilenci. “Ben bir şairim. Teşekkür etmek için size bir şiir okuyacağım.” “Ama kısa olsun, çünkü acelem var,” dedi yolcu. Dilenci yanıtladı: “Hayatta olduğunuz sürece, varmanız gereken yere henüz ulaşmadınız demektir.”
_Hayat, sürprizlerle dolu bir kumardır ve hayatın ne olduğunu sadece kumarbazlar bilir. _Eğer cesur değilsen samimi olamazsın, sevemezsin, güvenemezsin, gerçeğin peşine düşemezsin. O yüzden önce cesaret gelir. Ve diğer her şey onu izler. _Risk al. Belirsizlik deme; merak de. Güvencesizlik deme; özgürlük de. Bu güvencesizlik, hayatın
6 dirhem nasıl 60 dirheme çevrilir?
Ubeydullah b. Muhammed naklediyor: Bir dilenci, Emîrü'l Müminin Hz. Ali'nin kapısını çaldı. Hz. Ali de, hemen Hasan veya Hüseyin'e: "Annene git, altı dirhem bırakmıştım, birini alıver de gel!" dedi. Hasan veya Hüseyin gitti, gerisin geriye döndü ve: "Annem, o altı dirhemi un satın almak için ayırdığını söylüyor." dedi. Hz. Ali: "Mümine, bir şeyi Allah yolunda harcaması kendi elinde tutmasından daha sevimli gelmiyorsa, o müminin imanı noksan demektir!" dedi ve o altı dirhemin tamamını göndermesini istedi. Hz. Fâtıma altı dirhemi gönderir göndermez, Hz. Ali hemen fakir dilenciye verdi. Fakir adam henüz uzaklaşmadan, devesini satmak isteyen bir adam geldi. Hz. Ali, devenin fiyatını sordu. Adam, 'yüz kırk dirhem' dedi. Hz. Ali: "Parasını sana sonra öderim, bunu bana bırak." dedi. Az sonra, başka biri geldi ve "Bu deve kimin?" diye sordu. Hazret Ali: "Benim." deyince adam: "Bana satar mısın onu?" dedi. Hz. Ali de: "Satarım." dedi. Adam "Kaça satıyorsun?" diye sordu. Hz. Ali de, "İki yüz dirheme satarım." diye cevap verdi. Adam fiyatı kabul etti ve iki yüz dirhemi vererek deveyi satın aldı. Hz. Ali, deveyi aldığı adama yüz kırk dirhemi verdi. Geri kalan altmış dirhemi de Fâtıma'ya getirdi. Hz. Fâtıma dirhemleri görünce, "Bunlar da nedir böyle?" diye sordu. Hz. Ali, bu soruya âyetle cevap verdi: "Bu Allah'ın, Nebisinin diliyle bize vadettiği mükâfatıdır: Kim Allah'a güzel bir hayırla gelirse, ona, yaptığının on misli verilir."dedi. (En'âm, 6/160)
Reklam
DÜNYAYI İYİLİK KURTARACAK!
Simit almak için sıraya girdim. Sıra çok kalabalıktı. 20 dakika kadar sırada kaldım. Hemen önümde bir kız çocuğu ve babası var. Babası gömlek düğmelerini boğazına kadar düğümlemiş. Tertemiz giyinmiş ancak kıyafetleri eski. Ayakkabıları kösele, eski ve yazlık. Anladım ki güngörmüş bir adam... Çocuk iki de bir ‘’Hadi baba, acıktım gelmedi mi sıra
Dilenci dönerek yanlarından geçti zırlayarak: "Zavallı Gríma! Zavallı Gríma! Hep dayam yiyor, hep lanetleniyor. Ne kadar nefret ediyorum ondan! Keşke onu bırakabilseydim!" "O halde bırak!" dedi Gandalf.
Sayfa 936 - Metis Yayınları, On Altıncı Basım: Mart 2022Kitabı okudu
Çok iyi yapmış
Dilenci, Asoka'nın daha iyi görebilmesi için cesedi yukarıya kaldırdı. Katilin doğrudan gözlerinin içine bakarak şöyle dedi: " Ey yüce kral, siz bir emrinizle yüz binlerce yaşamı alabilecek kadar güçlüsünüz. Şimdi gerçekten ne kadar güçlü olduğunuzu bir tek bu ölü çocuğa hayatını geri vererek gösterin."
696 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.