Ketherine yanıma çöküp elbisesinin etek ucuyla başımı sildi. Dudaklarını yaladığını sonra ağzını sıkı sıkı kapattığını gördüm. 'Yaralanmışsın, 'dedi usulca. Yarama bastırmayı sürdürüyordu. Geri çekilmeye çalıştım ama omzumdan tutup durdurdu. 'Merak etme. Unuttun mu ? Kalbimin sahibi sensin.' dedi Ketherine, gözlerimin içine bakarak. Hiçbir şey söylemeden başımı salladım. Ölüm gelecekse, bir an önce olmasını umuyordum. Ketherine aklımı okumuş gibi dişlerini gösterince, gözlerimi kapatıp boynumda hissedeceğim acıyı bekledim.
Sayfa 132Kitabı okudu
"Bu güç değil zayıflık", dedi damon ayağa kalkarak. "Dünyaya inmiş bir cehennem. Daha kötü bir şey olamaz" "Olamaz mı? Babam gibi ölmeyi mi tercih ediyorsun", inanamayarak başımı iki yana salladım. "İkinci bir fırsatın var" "Bu fırsatı hiç istemedim. Tek istediğim Ketherina'di. O da yok artık. Öldür beni bitsin bu iş. "Damon bana sivri uçlu bir dal parçası verdi. "Al şunu" dedi kollarını açarak. Kalbine alacağı tek darbeyle istediğine kavuşabilirdi.
Sayfa 222Kitabı okudu
Reklam
L.J.Smith
"Cadılar Bayramı'ndan sonra birçok kişi Elena'ya karşı pek nazik değildi" dedi gözlerini silip devam ederken. Bunun onu incittiğini biliyorum. Ama Elena güçlüydü. Asla başka insanların düşüncelerine uymak için kendini değiştirmezdi. Ve bu yüzden ona o kadar saygı duyuyordum ki...
224 syf.
8/10 puan verdi
Kara gönülçelen... Kitap gerçekten de adı gibiydi. Karanlık ama seni nasıl cezbedeceğini iyi biliyor. Gena Showalter'dan daha önce kitap okumadığımı ele alırsak -ki bu bir hata hemen diğer kitaplarını okumalıyım- kitap çok rahat ve akıcıydı. Gerçekten kalemi rahat yazarımızın. Kitaba dönecek olursak rahatsız olduğum tek bir kısım vardı.
Kara Gönülçelen
Kara GönülçelenGena Showalter · Harlequin Türkiye · 201360 okunma
Alıntı!
Akıl hastanesinin bahçesinde sigara içiyordum. Merakımdan sanırım, bir şekilde orada buldum kendimi. Kendi halinde, oldukça normal davranan, yüz çizgilerinden kırklarında olduğunu düşündüğüm bir adamla göz göze geldik. Ben bir kaç kafamı çevirsem de, o gözlerini üzerimden hiç çekmedi. Kıyafetlerinden anladığım kadarıyla misafirdi orada, hasta demeye dilim varmıyor şimdi. Önce biraz çekindim, sonra cesaretimi toplayıp küçük adımlarla yaklaştım yanına. “Sigara versene” dedi hemen. Sigarayı uzatırken “neden buradasınız?” demiş bulundum. Sigarasını yaktı, tekrar gözlerini dikti üzerime. Kırpmıyordu bile, ürkmedim desem yalan olur. “İyi günler” dileyerek uzaklaşmaya karar verdim. “Belki de yanlış bir soru sormuşumdur. Belki canını sıkmışımdır ya da ne bileyim a. koyayım adam deli işte!” diye geçirdim içimden. “Sen neden burada değilsin?” diye bağırdı arkamdan. Öyle bir bağırdı ki, arkamı dönmeye korktum. Cinnetle bağırır gibi.. Döndüm yüzümü, olduğum yerde, yaklaşmadan baktım yüzüne. Bu sefer sesini daha da yükselterek, tekrarladı; “Sen neden burada değilsin? Onca sahtekarın, onca vicdansızın, onca ihanetin içinde durabilmeyi nasıl başarıyorsun ? Çocukların vurulduğu, çiçeklerin koparıldığı, sevgilerin harcandığı, umudun tükendiği, renksiz, yapay bir dünya var dışarıda. Uyuşmadan uyum sağlayamadığım, gürültüsünden uyuyamadığım. Kirli, kibirli, kaba bir dünya var. Çıkarları uğruna seni çakıyla son model bir arabayı çizer gibi çizecek binlerce insan var. Kanını emecek bir sürü vampir. Sana kullanılıp, köşeye atılmış pis bir mendil gibi hissetirecek bir sürü katil. Sen neden burada değilsin..?!!!
vampir..
Türk Vampir Vakası Türk tarihinde vampir öykülerine neredeyse hiç rastlanmaz. Ancak Osmanlı tarihinde kayıtlara kadar geçmiş bir vampir öyküsü bulunmaktadır. Bulgaristan'ın Türk yönetimi altında bulunduğu dönemlerde Tırnova kadısı olan Ahmet Şükrü Efendi'nin hükümet merkezine gönderdiği bir resmî yazıda, bir vampirizm vakasından söz edilmektedir.
Reklam
390 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.