Bacque-Grammond'un araştırmalarının içinde kaybolmuş bir öte dünyalı sanılmasına katkıda bulunmak istemem, büsbütün yanlış olur bu. Bir dünyalı o. Tatlı dedikodu yapmaya, rakıya, yemeye bayılıyor.
"Canım biraz dedikodu çektiğinde, ilk aradığım onlar oluyor. Yine de yakın değiliz. Sosyeteyle ilgili bir şey bu, kuzen... Tökezleyeceğin anı bekleyen akbabalar var ve tökezlediğinde, ayağa kalkmana yardımcı olmaktansa, kendilerine yaraması için kemiklerindeki deriyi sıyırmayı seçerler. Av olmak çok kolay."
Sayfa 186
Reklam
. İçimden her şeyi bırakıp kaçmak geliyor. Kirlenmiş, bitlenmiş, çamur içinde bir şehir. Dedikodu hastalığında, merhametsiz, sevgisiz, kazıkçı... Bu şehir karaborsacıların şehri... Bire bin kazananların, lüksün şehri... Ve bu şehrin dört bir yanını çamur deryası içindeki çerden çöpten gecekondulu, yüz binlerce insanın yaşadığı umutsuz insanların mahalleleri çevirmiş. Ağzını açmış, bir ejderha gibi duruyor.
Dedikodu bu, demir kafese tıksan kafesi eritip çıkar. Çeliğe sarsan çeliği deler geçer.
Sayfa 158
“Alın çocuklarınızı, kitaplığa gelin. Bekliyorum sizi” diyorum. Onların da yanıtı olumsuz. “Erkeklerin arasında bizim ne işimiz var?” Kimisi de, “Dedikodu olur!” diyor.
Darü’l - Erkamı anlamaya çalışırken diyoruz ki bir evin azıkları iman kuran namaz ilim ahlak ve adalettir. Eğer bir evde bunlar varsa o ev Darü’l - Erkam Şubesidir. Yok eğer bir evde şer küfür günah dedikodu gıybet yalan iftira varsa o evde Darü’n - Nedve ‘nin şubesidir. Darü’n - Nedve , Darü’l - Erkam a karşı olarak kurulmuştur.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.