Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bomboş Bir Defter: 2024 “2024, önümüzde açılan 365 sayfalık bomboş bir defter gibi. Bu sayfaları nasıl dolduracağımız tamamen bizim elimizde.” Can Yılmaz
Dolanık
“İkinci gün, ikinci seans, ikinci kayıt. Bir ölü olduğumu düşündüm, dedi Yui, varla yok arasında bir yerdeyim. Akira da benimle, kurumuş yaprakların hışırtıları arasında yürüyoruz. Sana bir haiku okuyacağım, dedi, dinle. Cebinden bir şey çıkardı, yeşil, deri bir defter, üzerinde Işığın Elleri yazıyor. Kısık gözlerle gökyüzüne baktı, o tok sesiyle okumaya başladı. Ben kendimin değilim / her şeyden bir şeyim / Evren bunu bilmiyor.”
Sayfa 101Kitabı okudu
Reklam
Osmanlı Arşivi
Öğrendiğime göre Osmanlı Arşivi'nde 95 milyon belge ve 400 bine yakın defter bulunuyor. Bu belgelerin henüz yüzde 50'si tasnif edilebilmiş. Oysa belgeler arasında dünya ve Türkiye tarihini yakından ilgilendiren onlarca metin mevcut. O yüzden size de tavsiyem bir an önce Osmanlıca öğrenmeye başlayın arkadaşlar.
Hiçbirimiz mutluluğun resmini yapamayacağız. Bu yazgıyla yaşamak ve isyan etmek benim hızımın, utancımın tanımıdır. Adam Dergisi - Aralık Sayısı(k.iskender)
Defter • Elîxan Loran
Defter derfet e Silêmanê bênikul Pêl jî kêl jî pêşnûmaya mayînê ye Geja zimanê te çû deftero, ne wilo? Şev îşev, man îman! Qeyran bo min seyran e ezbenî Va ye ez heme, çûna di têkçûnê de me Min xwe pêşî we nekira Dê nequrmiçiya vî peykerê ji xweliyê Qerfiye ye helbest ji qerf û qafiyeyan maye Tu li van tiliyên taketisî Tu li van ramedandinên hindurînî Bê çawa baregehên fetîşîst in kayîna min Hîç neşibiya balîfan vê sparteka ku me pişkdarî lê kiriye Hîç nekelimîn, heke eşq mêr be eşqiya navê jinan e Dev kefkanîka zarokan, ziman dûrî van deran Kesî benîştê xwe danenî ser van defteran Tu di kurmancî de têwanga nêrîtiyê yî deftero Belkî Belkîyeke te jî tune be Dîroke bihurî Selpakfiroş em neketin defteran Va ye, kurmê helbestî heta darbestî
Ez Im Kurd (7) | Elîriza Spahî Layîn
tawanbarê evîndarîyê; gor hemû erk û qnûnan wekhevî baş û hêja ye lê, ez dema ji evînê dibêjim tawanbar im dema wekhevîyê dixwazim tawanbar im dema pêşketinê hêvî dikim tawanbar im dema heqdesta bavê xwe dixwazim... dema navê xwe dixwazim... dema hejmara însanên xwe dixwazim... dema mafê xwendin û nivîsîna bi zimanê xwe dixwazim... dema şevbirka
Reklam
Doğu'nun ücra ve soğuk'" bir yerinde iklimler değişmiyor mesela. Bir çocuğun parmakları kuyunun kenarını sarmaladığında bu çok katmanlı sorular bambaşka bir pencereden anlatılıyor. Bu bedenlerin biraz daha sahici biraz daha sakin, durgun olduğunu yaşına rağmen yüzünden hemen okuyuveriyorsun. Tarlayı sürerken, topladığı mahsülleri sepetinde yol boyu birazını düşürerek taşırken, okulunun ilk günü yüzüne önce hafif bir tebessüm yerleştirip dağ yoluna kendini vururken görebiliyorsun onları. Bir defter çıkartıp torbasından kaleminin ucunu bastıra bastıra yüzü sayfalarına pek bir yakınca dururken kırılırsa kalemini değiştirmediğini, çocukluğun belki zor ama insanlığın ne denli ileri olduğunu bir parça olsa gözlerinden oracıkta okuyuveriyorsun. Ortak bir vicdan geliştirebilmek için sessiz bir anlaşma var onların aralarında. Pek çekimser, saçları örgülü genç kızları, gülümsemeleri arasında hiçbir fark göremediğiniz erkek çocukları..
"... 'sağlıklı' milliyetçilik derecesi ile 'aşırı' milliyetçilik arasında bir ayrım çizgisi çekmek gerektiğini ileri sürmek fena halde yanılmak demektir. Bu türden sağduyuya dayalı bir ayrım, tam da 'saf olmayan' aşırılığından kurtulmayı amaçlayan milliyetçi muhakemeyi yeniden üretir." Slavoj Zizek, Türkçesi Defter Dergisi'nin Yaz 2001 sayısında yayınlanan "Kapitalizmin Kültürel Mantığı" makalesinde böyle diyor.
pür-âteşim açtırma benim ağzımı zinhar dedi biri ateşten söz ettik zalim beni söyletme derûnumda neler var dedi aynı biri sen dedin etmedim zalimlik mavi mürekkep, telaş el yazısı, küçük yeşil defter sana çenendeki çukuru, bahçedeki kuyuyu sevdireceğim serhad'da baksabahı ettik nokta.
Mehmet Said AydınKitabı okudu
Zulmün İpine Bıçak Çalmak
İnsanlık tarihi büyük acılar ve felaketlerle dolu kabarık bir defter. Dünya, cidalin bin türlüsünün acı meyvesi olarak bu felaketleri doğurmakla devredip duruyor nesilden nesile.
Sayfa 34
Reklam
2024,önümüzde açılan 365 sayfalık bomboş bir defter gibi. Bu sayfaları nasıl dolduracağımız tamamen bizim elimizde.
Ben ise sonra onu gördüm. O da uzakta oturuyordu. Bir ara daha da uzağa gitti. Ben de ona gittim. Çok yollar gittim, çok yollar geldim. O hep mahcup hissetti. Yo- ruluyorum sanıyordu. Yolları da onun kadar sevdiğimi bilmiyordu. Yollardaki ağaçları, turuncu yol lambalarını, yolun neresindeysem orasında olan güneşi ve ayı. İlko- kul çocuklarının defter kenarı süslemesi gibi üstü bulutlarla süslü yolları. Kimi zaman hızlı gidilen, kimi zaman gidilemeyen yolları. Ona giden ve onla gidilen tüm yolları ne kadar sevdiğimi bilmiyordu. Ama öğrendi. Ben de Sartre'in halt ettiğini öğrendim. Yolların bir amacı vardır. Yollar en değerli şeylerdir. Mese- la ben artık her şeyi yol ile ölçebiliyorum. Bir insanın yaşı gittiği yol kadardır. Bir insanın çalışkanlığı yoldaki mesafesi; insanın heyecanı yola çıkma hevesi kadardır. Tüm zorlu denklemleri çözdüm diyemem. Ama artık bir çözüm yo lum vardı. Sorun yolu bilmiyor oluşumdu. Çözüm de yoldu. Benim için kısa değil uzun bir yoldu. Tüm çok bilinmeyenli ve zor denklemlerin çözümü tek bir denklemde yatıyordu.
Ausgang: Çıkış kurguda mı, gerçekte mi?
Ausgang: Çıkış kurguda mı, gerçekte mi? Mehmet Ali Çeliker-GAZETE DUVAR Şaşırtıcı ve çarpıcı bir sonla okuru gerçeklerle yüzleştiren Serkan Türk’ün 'Ausgang' romanı, kabuğu kırılamayan yaşamların, birbirlerinin üstüne katlanışının öyküsüdür. Woody Allen’ın 1985 tarihli "Kahire’nin Mor Gülü" filminde New Jersey’li garson
223 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.