HAYAL KIRIKLIKLARI
Genç Werther’i okuyanların intihar ederek öldüğüne şahit olan bu dünya, Huzursuzluğun Kitabı’nı okuduktan sonra intihar edenlerle karşılaşmamışsa, bu işte bir terslik var demektir.
Şimdinin taş kesilmiş saydam duvarının içinden geçen ellerimiz, geçmişe kök salmış bir ağaç gibi sızlarken, ‘’Asla bir geleceğe sahip olmamış
Yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Dili oldukça yalın ve anlaşılırdı. Kitap yazarın Nazi soykırımı sebebiyle Polonya’daki Auschwitz kampına gönderilmesiyle başlıyor. Eğer bu kitabı daha farklı bir meslekten biri yazmış olsaydı muhtemelen bolca duygusal içerik görecektik. Psikolog olarak oraya gitmiş olması acıların yaşanması noktasında kötü olsa da
Orjinal Adi:All the Bright Places
Yazarı: Jennifer Niven
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Çevirmeni: Tuğçe Kayıtmaz
BASIM : 3. Baskı , İSTANBUL , Şubat 2020
Sayfa Sayısı: 384
Format: Ciltli
Puanım: 8
Spoiler var mı? Evet
Gençlik romanlarının en dikkat çeken ürünlerini toplayıp Türkçeye aktaran yayınevlerinden Pegasus Yayınları’nın bastığı Jennifer
Seks eğlenceli olsa da, açlığını çektiğim seks değildi. Onaylanmaktı. İstendiğimin, sevildiğimin, hatırlayabildiğim kadarıyla ilk kez "değerli" olduğumun onaylanması.
Kitap hediye etmek istediğimde, arkadaşımın hangisini sevebileceğini, ne tür okumaktan hoşlanacağını düşünürüm ve tutturmaya çalışmak hoşuma gider. 🙈bazen de bu kitabı, işte bu arkadaşımla okumalıyız ve üzerine tartışmalıyız. Bu kitap hakkında o ne düşünür, yorumu ne olur acaba diye merak ederek almak isterim.✨ İşte beni düşünerek alan sevgili
Remziye Baytar a da çok teşekkür ederim. 💕Tabi ki her insan için en önemli, olan şey düşünülmek ve bunu hissetmek. Ayrıca beni bu tür konulara daha da yönelterek okumalarımda etki ettiği,
Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi ile tanıştırdığı için, baskısına aşık olduğum, içerisindeki yazarlardan alıntılar olan ve kendi okuma notlarımı tutabileceğim, şimdilik kullanmaya kıyamasam da benimle çantamda her yere gelip giden, daha çok okumaya teşvik eden , bir şeyler karalamaya teşvik edecek olan okuma günlüğü için ayrıca çok teşekkür ederim...🌹❤
Ben Yaşar Kemal ile 2019'da tanıştım. Yaşar Kemal'i kaybettiğimizde henüz 11 yaşında olmamdan dolayı yaşarken onu okuma fırsatı elde edememiştim.
Hatta anlatmadan geçemeyeceğim. Bu kitabı okurken de aklıma geldi. Henüz hiç Yaşar Kemal okumadığım zamanlardaydı. Bir hocamız Yaşar Kemal'den bahsediyordu ve okuyup okumadığımızı
Efendim hikayemizin özeti şöyle: Hikaye aslında basit gibi duruyor. Ama içinde ciddi izler bırakıyor. Bu arada yazarın da kısa hayatına bakarsanız, 1942 yılında Brezilya’da eşiyle birlikte intihar etmeyi seçerek hayatına eşiyle beraber son vermiş bir adam. Dolayısıyla normal bir insan tipinden bahsetmiyoruz. Ve bunu da edebiyatın kaçınılmaz sonu
"Öyleyse özgüven duygusunu nasıl geliştirebilirim?" diye sorabilirsiniz. Yanıt şu; bunu yapmak zorunda değilsiniz! Özgüven yaratmak ya da hak etmek için özellikle değerli bir şey yapmak durumunda değilsiniz; tüm yapmanız gereken şey o eleştirel, nutuk çeken içsel sesi kapat manızdır. Niye? Çünkü o eleştirel içsel ses yanlış! İçsel olarak kendinizi istismar edişiniz mantıksız, çarpıtılmış düşünceleriniz sonucunda olur. Değersizlik duygunuz gerçeğe dayanmıyor, bu sadece depresif hastalığın merkezinde yer alan bir çıban.
Bu yüzden üzgün olduğunuzda üç önemli adımı hatırlayın:
1. Olumsuz otomatik düşünceleri hedefleyin ve yazın. Bu düşüncelerin kafanızda bir iş yapıyormuş gibi ortada dolaşmalarına izin vermeyin; onları kağıt üzerinde tuzağa düşürün.
2. On bilişsel çarpıtmanın listesini yeniden okuyun. Özellikle olanları nasıl çarpıttığınızı ve haddinden fazla abarttığınızı öğrenin.
3· Kendinizi horgörmenizi sağlayan düşüncenin yerine daha nesnel bir düşünce yerleştirin. Bunu yaptıkça, daha iyi hisset meye başlayacaksınız. Özgüveninizi arttıracaksınız ve değersizlik duygunuz (ve tabi ki depresyonunuz) kaybolacak.
İnsan, insan olabilmek için de yine bir insana ihtiyaç duyar, toplumsal bir varlık olarak. Tıpkı yazarın da baba olduktan sonra hayatın farklı boyutuna geçtiğinden, olgunlaşmaya başladığından söz ettiği gibi. Bir insanın sorumluluklarını almaya başlamak, onu yetiştirmeye başlamanın da ilk adımlarıdır.
Çocuklar ilk adımlarını düşe kalka atmayı
"Öyleyse özgüven duygusunu nasıl geliştirebilirim?" diye sorabilirsiniz.
Yanıt şu; bunu yapmak zorunda değilsiniz! Öz güven yaratmak ya
da hak etmek için özellikle değerli bir şey yapmak durumunda değilsiniz;
tüm yapmanız gereken şey o eleştirel, nutuk çeken içsel sesi kapatmanızdır.
Niye? Çünkü o eleştirel içsel ses yanlış! İçsel olarak kendinizi
istismar edişiniz mantıksız, çarpıtılmış düşünceleriniz sonucunda
olur. Değersizlik duygunuz gerçeğe dayanmıyor, bu sadece depresif
hastalığın merkezinde yer alan bir çıban.
Bu yüzden üzgün olduğunuzda üç önemli adımı hatırlayın:
ı. Olumsuz otomatik düşünceleri hedefleyin ve yazın. Bu düşüncelerin
kafanızda bir iş yapıyormuş gibi ortada dolaşmalarına izin vermeyin;
onları kağıt üzerinde tuzağa düşürün.
2. On bilişsel çarpıtmanın listesini yeniden okuyun. Özellikle olanları
nasıl çarpıttığınızı ve haddinden fazla abarttığınızı öğrenin.
3· Kendinizi hor görmenizi sağlayan düşüncenin yerine daha nesnel
bir düşünce yerleştirin. Bunu yaptıkça, daha iyi hissetmeye başlayacaksınız.
Özgüveninizi arttıracaksınız ve değersizlik duygunuz (ve
tabi ki depresyonunuz) kaybolacak.
ilişkilerin kurulma nedeni, aslında o ilişkiden beklentimiz olmasıdır. Sevilmek, değer görmek, kendimizi değerli hissetmek, bu dünyada birileri tarafından zorunlu olduğu için değil, sırf kendimiz olduğumuz için sevilmek, talep edilmek ve yalnızlığımızı paylaşmak. Bunların içinde yalnızlığı paylaşmak önemlidir, bunun için kendimizi karşımızdakine açmamız, bağlanmamız, güvenmemiz, hayatımızın tüm zayıflıklarını ortaya koyabilmemiz gerekir. Gerçek sevgi ilişkisinde karşınızdaki kişiyi önemsemek vardır. Onun neye kırılabileceğini, neyin onu üzebileceğini ya da neyin onu mutlu edeceğini bilmek, bu durumu önemsemek ve buna göre davranmaktır gerçek sevgi . İnsan gerçek sevgi hissediyorsa, karşısındaki kişinin mutluluğuyla da mutlu olur. Tabi ki karşılıklı olarak bu dinamikle ilerleyen ilişkiler mutlu bir şekilde ilerler. İlişkilerin ve sevgilerin bozulma nedeni aslında zamanla bu önemsemenin azalmasıdır. Hatta kırılacağını, üzüleceğini bile bile aynı davranışlara devam ederek sevginin yok olmasına sebep olabilirler. İnsanız ve sevgi en önemli besinimiz. Seviyorsanız sevginize sahip çıkın, karşınızdaki kişiyi önemseyin ve bugün sevdiğinize sımsıkı sarılın..
"Öyleyse özgüven duygusunu nasıl geliştirebilirim?" diye sorabilirsiniz. Yanıt şu; bunu yapmak zorunda değilsiniz! Özgüven yaratmak ya da hak etmek için özellikle değerli bir şey yapmak durumunda değilsiniz; tüm yapmanız gereken şey o eleştirel, nutuk çeken içsel sesi kapatmanızdır. Niye? Çünkü o eleştirel içsel ses yanlış! İçsel olarak kendinizi istismar edişiniz mantıksız, çarpıtılmış düşünceleriniz sonucunda olur. Değersizlik duygunuz gerçeğe dayanmıyor, bu sadece depresif hastalığın merkezinde yer alan bir çıban.
Bu yüzden üzgün olduğunuzda üç önemli adımı hatırlayın:
1. Olumsuz otomatik düşünceleri hedefleyin ve yazın. Bu düşüncelerin kafanızda bir iş yapıyormuş gibi ortada dolaşmalarına izin vermeyin; onları kağıt üzerinde tuzağa düşürün.
2. On bilişsel çarpıtmanın listesini yeniden okuyun. Özellikle olanları nasıl çarpıttığınızı ve haddinden fazla abarttığınızı öğrenin.
3· Kendinizi horgörmenizi sağlayan düşüncenin yerine daha nesnel bir düşünce yerleştirin. Bunu yaptıkça, daha iyi hissetmeye başlayacaksınız. Özgüveninizi arttıracaksınız ve değersizlik duygunuz (ve tabi ki depresyonunuz) kaybolacak.
İnsan olmanın en büyük gerekliliği olan düşünme faaliyetine erişkin olmak beraberinde anlam arayışını bu anlam bulma olgusu da bizi felsefeye götürür. Felsefe bireye özgü olsa da sadece bireyler ile yetinmeyip çığ etkisinde bulunup ufacık bir fikrin ışığında devasa bilgi düşünceleri yaratabilir. Aslında bireye özgü demektense bireyin fikri
3.Kısım
Anlam Tutulması
Anton Çehov'un Tri Sestry oyunundan şu kısa diyaloğu dü- şünelim:
MASHA: Bir anlam yok mu?
TOOZENBACH: Anlam mı? (...) Şuraya bak; kar yağıyor. Bunun anlamı ne?
Kar bir ifade ya da sembol değildir. Anlatabildiğimiz kada- nyla gök kubbenin kederlenmesinin bir alegorisi değildir. Philip Larkin'in baharı