Kitabı yüksek beklenti ve herkesin neden ağlayıp zırladığını merak ederek aldım. Kitabı okumaya iten tek şey "bu kadar üzücü olan ne olabilir, ne yaşandı?" düşünceleriydi. Tahmin ettiğim şeyler çıktı ,beterlerini de detaylı detaylı okumuş oldum. Kitabın bitmesine 300 sayfa kala çok sıkıldım çünkü sonları tahmin ediyordum ve beni meraklandıracak bir şey kalmamıştı. Dili çok akıcı olduğu ve kendini okuttuğu için bitirebildim ama bitirmem 1 ayımı aldı (sınav haftası, aile evine dönmek de kitap okumama ara verdirtti ne yazık ki)
Kitabı bana sevdiren şey, her ne kadar iyi sonlara bayılsam ve kötü bittiğini bildiğim kitaplardan uzak dursam da, hayata benzerliğini kaleme alabilmesiydi açıkçası. Umutlanmalar, hayal kırıklıkları, hele ki yaşamak istemeyen bir insanı yaşatmaya çalışırkenki o engeller o kadar tanıdık, o kadar yaşayarak okuttu ki devam etmem için merak etmeme gerek kalmadı. Meraklanmadan sırf duyguları yaşamak için okuttu bana kendini. Ama ben o yaşanan ufak mutluluk anlarını ufak umut yeşerten anları daha iyi okumak isterdim. Sayfalarca acıları okuduk ama mutlu kısımları yüzeysel geçtik gibi geldi bana. Böyle büyük mutluluk veren kısımları elbette derinden yaşadım ama küçük umut yeşerten şeyleri daha uzun uzun okuyabilirdik diye düşünüyorum.
Bu benim ilk yorum yaptığım kitap ve ilk puanlayacağım kitap