Hani bir söz var ya "Zamanla anlıyorsunuz, insanların kavgaları sizinle değil. Gerçekleşmemiş kişilikleri, sevilmemiş çocuklukları, başarılarla gizlemeye çalıştıkları öz değersizlikleri ile. Kötü tavrı kişisel algılamayın; siz bu savaşın sadece nesnesisiniz." işte tam olarak bu. Bastırılan duygular, öğrenilmiş roller, susturulan
Bu sabah uyandığımda içimde eksiklik, bir özlem duygusu olduğunu farkettim. Bitirdiğimden beri üzerine yorum yapamadığım, düşünce ve duygularımı sakinleştirmek için epey çaba sarfettiğim bu kitap hakkında biraz konuşma zamanı geldi belli ki. Son sayfayı okuyup kitabı kapattığımda, uzun bir süre elimden bırakamadım. Şimdi ise Jude'a olan
Sessiz atın tekmesi pek olur, kimse ne yapsam benden vazgeçmiyor diye şımarmasın. O değersizlik, ilgisizlik bir gün insanın canına tak eder, bir daha geri dönüşü olmayan bitişe ve gidişe bakakalırsın.
Bir sabah uyandığında, insanlar sana ne yapmış olurlarsa olsunlar, kendinle ilgili hiçbir değersizlik duygusu hissetmediğini görmek nasıl bir özgürlüktür?
İnanmış bir insan, kendini asla kökten bir şekilde, mutlak bir şekilde değersiz hissetmez ve mutlak bir şekilde yalnız hissetmez. Çünkü o Allah'ın yeryüzündeki halifesidir. O Allah'ın üzerine vurduğu gölgedir. O'ndan bir can taşımaktadır. O'ndan bir öz taşımaktadır.
Kendisinin Allah'tan bir öz, bir cevher taşıdığına, Allah'ın kendisine şah damarından daha yakın olduğuna inanan bir varlık asla koyu bir değersizlik hissine mağlup olmayacaktır.