Mevlana der ki;
"Gönül han değil, dergâhtır, öyle paldır küldür girilip çıkılmaz günahtır."
Cesario Verde, doktorundan kendisine mağaza çalışanı Cesario Verde değil, şair Cesario Verde olarak hitap etmesini talep ederken, gereksiz bir gururdan kaynaklanan, buram buram kendini beğenmişlik kokan içi boş bir laf etmiş oluyordu. Zavallı adam, baştan beri mağaza çalışanı Bay Verde’ydi o. Şair o öldükten sonra doğdu, çünkü insanlar onu, ancak ölümünden sonra şair olarak kabul ettiler.
Reklam
Duygusallığı abartmak iyi değil sanki
Hele okuduğunuz kitaplar mimari kitaplarsa
Kitap okumaya "yazarla mütalaa" adını veren bir ağabeyim, "vefat eden bir yazar bile olsa biz onu hakkıyla okuduğumuzda adeta yazar dirilir ve bize ders verircesine konuşur da konuşur" derdi. Hele okuduğunuz kitaplar mimari kitaplarsa bu kez sadece taş değil ev konuşur, mekân konuşur, zaman konuşur. [Dursun Çiçek, Vacit İmamoğlu'nun Kitaplarında Ev ve Şehir Üzerine Bir Gezinti, Şehir Kültür Sanat Dergisi, Sayı:39, s.38.]
Ben artık şarkı dinlemek değil, şarkı söylemek istiyorum.
Ben niçin hâlâ seviyorum? Senelerce çektiğimi neden düşünmüyorum? Beni adi kadınlar için terk eden, beni onlara değişen bir adamı sevmek alçalmak değil mi? Beni sevse böyle yapar mıydı? Sevmeyeni sevmek, bu ne yaman haldir.
Reklam
Ne tuhaf değil mi? En yakınlarımıza kalbimizi açamıyoruz, sonra gidip bir yabancıya içimizi döküyoruz.
Yok Adam
Yok Adam
Artık biliyordu ki "ne Tanrı, ne de cehennem" vardı ve gerçekte var olanların ötesinde bir şeye referans verilemeyeceğini, verilse bile bunun iyiliğin değil, ancak kötülüğün açıklaması olabileceğini, bu nedenle de "ne kötülüğün ne de iyiliğin var olabileceği"ni, dünyayı idare edenin bambaşka bir kanun, güçlünün kanunu olduğunu ve "güçlü olanın ötesinde, o an artık başka bir şeyin geçerli olamayacağı"nı da gayet iyi anlamıştı.
Sayfa 270 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Kaderin sergilenmesi değil, gizli tutulması gerektiğine inanır.
HAz bir özgürlük şarkısıdır, ama özgürlük değil
Sayfa 115Kitabı okudu
Reklam
... çatıların arasından gözucuyla yakalayabildiğim ufka baktığımda, sadece gizemleriyle birlikte dünyanın değil, aynı zamanda kendimin de, tüm otuz yılımın kaybolduğunu, neyi düşünürsem düşüneyim, başımı ne tarafa çevirirsem çevireyim, gözümle gördüklerimin dışında geriye hiçbir şey kalmadığını, her şeyin gerçek şekline büründüğünü, her şeyin "sinemada ışıkları açtıkları zamanki" gibi göründüğünü anlatacaktı.
Sayfa 269 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Sanırım bizimki incinme değil azizim... insana olan inancını yitirme.
Yürek eczacı dolabı değil, kimsenin kalp yamasını dikecek terzi olamam. Neek
1.500 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.