Allah (c.c) alemlerin rabbidir.Sanal alem de buna dahildir.
Bir konuya açıklık getirelim inşallah.
Bir kadın için en hayırlı özellik zaruret dışında erkeklere görünmemesi erkeklerin de onu görmemesidir bunu baz alırsak otomatikman erkeklerle zaruriyet miktarınca konuşulması gerektiği giriyor devreye.O halde mesela manavın önünden geçerken kolay gelsin,bakkala nasılsın vs.muhabbete girilmesine fırsat verilmez.Eve usta çağırınca erkeksiz eve alınmaz alınacaksa da 2.bir kişi yanınızda mutlaka bulunmalı,işi tarif edilir işi bitinceye kadar yanında durulmaz(seyrederken muhabbet edilmez)Şimdi bunu sosyal medya ya uyarlayalım.Abi,abla,kardeş adı altında yorumlaşabilir miyiz?Ha bakkalın önünden geçerken selam verip konuşmuşsun ha burda fark var mı?yok.Yine bunu baz alalım Ünsiyet kuralacak mecralara dahil olmalı mıyız?ama bak "şuna şuna dikkat ediyoruz adı altında" kendini kandırmacadan öte gitmeyen erkek grubuyla,ünsiyet kurulmasına dahil olmalı mıyız?Bu bilgiyi paylaşmam çok saliha bir kadın olduğumdan değil gözümüze gözümüze sokup doğruymuşçasına rahatlığınıza dert ettiriyorsunuz!
Hemdem
@Cano01
·3yıl
Kadın İçin En Hayırlı Özellik Nedir?
Yine bir gün Peygamberimiz Hz.Ali'nin ve ashabından bazılarının bulunduğu bir toplulukta:"Kadın için en hayırlı özellik nedir?"diye sormuştu.Orada bulunanlar çeşitli cevaplar vermişlerdi ama Efendimiz
(sav) o verilen cevaplardan pek memnun olmamıştı.Hz.Ali eve gelip Peygamberimizin sorduğu bu soruyu Hz.Fâtıma'ya sormuştu,
Hz.Fâtıma bu soruya hiç düşünmeden şöyle cevap vermişti:
"Bi kadın için en hayırlı özellik zaruret dışında erkeklere görünmemesi,erkeklerin de onu görmemesidir."Hz.Ali bu cevabı alınca hemen Efendimize (sav) koşmuş ve cevabı söylemişti.
Efendimiz (sav) tebessüm etmiş ve "Bu cevap Fâtıma'nın cevabıdır,o benden bir parçadır"demişti.
Sayfa 212Kitabı okudu
Herkes anlamak istediğini anlardı değil mi...
Ama inan hiçbir şey anlamıyorum...
Sana lanetler mi yağdırmalıyım?
Yoksa yolun açık olsun mu demeliyim?
Kahraman Tazeoğlu
Eski Bir Rus Askerin İtirafı
Çeçenya’daki birinci ve ikinci savaşlar sırasında bizzat kendim pek çok ölüm olayına şahit oldum. Ölü insanları gördüm, onlarca yaralanmış veya sakat kalmış çocuk ve yetişkin gördüm. Sadece ızdırap, kan ve gözyaşı vardı.
O dönemde olduğu gibi, şimdi de halen Rus güçler tarafından sivillere karşı yapılan mezalimle ilgili çok sayıda hikaye
Seni seven bir kalp bulursun
Ama o kalbi avuçlarının içine koyamazsın
İnsan böyledir işte hep sevilmek ister
Sevgiyi buluncada o olmadığını fark eder.
Yada ondan kaçar
Engeler vardı belki de o engellere takılır
Ama sevmek ve sevilmek insanlara bahşedilen en güzel şey değil midir
Sevgi olmayınca hayat ne yarar
Nefes alıp vermenin bir anlamı kalır mı ?
Ülkede çete, mafya, magandalık, hırsızlık, yolsuzluk, iltimas, fakirlik, câhillik, saygısızlık, hoşgörüsüzlük, rüşvet, cinâyet, torpil, adaletsizlik, illegalite ayyuka çıkmış.. Ve hâlâ güçlü Türkiye masalları.. Asgarînin altında maaş alıyorum ama şerefimle yaşıyorum.. Bilmem anlatabildim mi, astronomik ücretli siyasîler?.. Duyarsınız, duyarsınız, telepati var.. O da olmazsa dinlersiniz, zaten yapmadığınız bir şey değil.. O da yetmezse trolleriniz var.. Benimse bir şerefim, bir de Allah'ım var... Adam gibi yönetin ülkeyi, babanızın çiftliği değil bu ülke...
bu bağdan yine de şikâyetçi değilim. bir tarafım senden kopuk ve güvendeyken öbür tarafım sana düğüm dügüm bağlı, yerden yere çalınıyor ve mahvoluyorken. değilim. çünkü bu ne biliyor musun, içinde yine de yalnız olmadığını bilmenin sevinci. orada benden başka biri daha var, bunu bilmenin. yalan yanlış, çarpık çurpuk, olmaması gereken bile olsa bi bağ kurabilmiş olmanın o tuhaf, hastalıklı sevinci.
kafamın içinde hep zikzaklar, çemberler, labirentler çizip duruyorum. hiçbirinin içinden çıkıp da bir kapı çizerek ondan içeri girip kapıyı üstüme örtüp güvende ve iyi hissedemiyorum. yapamıyorum. bu hep böyleydi, her şeyin sırtıma yüklediklerinin altında ezilmenin bedeli. ama bu bir bahane değil, tembelliğime, zayıflığıma bir özür değil. kendime gösterdiğim tüm o anlayış ve merhametin içinde gerçeklik gözlüğünü bir kenara fırlatıp atamıyorum. hayır, atmıyorum. atmamalıyım.
ne istedin bunca zaman? yaşamak mı, sevmek mi? yaşarken sevmek. severken yaşamak. çünkü senin için hep ikisi birdi. dokunmak, görmek, yürümek. bu çukurdan çıktığımda bile yalnız etrafında dolaşmaya devam etmemek. kendime bi başka çukur seçebilme özgürlüğü. oraya çiçek ekmek yahut orada boğulmak. ama sonra içinden çıkabilmek, uzaklaşabilmek.
verilmedi sana hiçbiri, hiçbir şey. yalnız istemek verildi sana, çok istemek, isterken ağrımak, parçalanmak. sonra istemenin de çürümesi. sana yalnız ağrının, yalnız parçalanmanın kalması. verilmedi evet, sen de almadın. ne iyi. aferin. bir daha, en başa ve en sona. yaşamın ölü cenini