"Biri bana dünyayı omuzlarında taşıdığını söylerse 'Dünyayı omzundan indir ve ilerle' derim. Yüzüme garip garip bakar, ama söylediğim şeyi anlayabilmek için odağını değiştirir, duyguları da bir anda değişir. Ya da biri bana ilerleyemiyorum derse, durmadan duvara çarpıyorum derse, çarpmayı kes, duvara delik aç, ya da üstüne tırman, ya da altından tünel kaz, ya da yürüyüp kapıyı aç, oradan geç derim.
Bu kulağa çok basit geliyor ama, insanların buna ne kadar hızlı tepki gösterdiğine şaşarsınız. Bir şeyi kafanızda farkı temsil ettiğiniz anda, duygularınız da değişir. Biri bana, 'İpimin ucuna vardım' derse, 'İpi bırak, buraya gel' derim. İnsanlar genellikle kendilerini bir duruma 'çakılmış' hissettiklerini söylerler. İnsan hiçbir zaman çakılı değildir! Belki biraz çaresiz hissetmektedir, belki cevapları çok net görememektedir, ama çakılmış değildir. Ama durumu kendi zihninizde 'çakılma' olarak temsil ettiğiniz anda öyle hissetmeye başlarsınız. Hangi metaforları kullandığımıza çok dikkat etmemiz gerekmektedir."
Ayrıldık. Birkaç gün sonra büyümeye başladı o anlatamadığım ağırlık içimde. Her gün bir kilo eklendi sanki üstüme. Özlemeye başladığım her gün, bir kilo. Özlem taştı içimden, dağları denizleri ovaları aştı özlem. Adını andığımda ağzımdan çıkan alevi bir ben gördüm. Sular paklamadı beni de, denizlere daldım söndüm. Severken ayrılınca, ne kadar âşık olduğunu, daha bir anlıyor insan. Kabullendim, başa döndüm. Döndüğümde kendimi bulamayınca yerimde, aldım hayatımı elime, hem nefestim artık kendime hem yöndüm. İnsanlar değişir, tabiat dönüşür. İnsan insanı tanımaz da başta, kervan yolda düzülür. Ayrıldık. ... Çok konuştum seninle, çok anlattım. Kapıya adım atanı eşikte tutsan ne fayda. Çok bekledim çok ağladım, sonra usandım. Bana verilmeyenin, çok daha fazlasını vererek hayatta kalanlardanım ben. İçimdeki seni etrafa yaya yaya azalttım. Bir sabah kalktığımda bende de bitmişti artık. Sureti sen, özü bambaşka bir adam yarattım... Ya sen vardın bir zamanlar, ya ben hep kendimi kandırdım.
"Zaman zaten bencil bir kavram ya da varlık. Varoluşu gereği çevresini gözetmeyen bir durum işte . Alnımızın ötesinde ki bütün kavramlar aslında soğuk hatta gaddar gibi görünüyor. Seni buraya getiren ölüm bile sen öldükten sonra ne olduğuyla ilgilenmiyor."
Öldükten sonra tekrar dünyaya gelme şansı verilseydi nasıl bir hayatı seçerdik?