Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Modern insanın ilk nerede türediği konusunda bir değerlendirme yapmak için, genlerimizdeki mutasyonlara bakılabilir. Bu alanda atılması gereken ilk adım ise günümüz insanlarında mitokondriyal DNA (mtDNA) genomunu ayrıntılı biçimde incelemektir. Bu küçük, kompakt ve sirküler molekülün birçok yararlı özelliği vardır. MtDNA hücrenin stoplazması içerisinde yer alır. Her insan hücresi binlerce mitokondriyal genom içerir. Bu da onları izole etme ve rahatça analizlerini yapma olanağı sağlar. Bir kuşaktan diğerine değişim sadece mutasyonlar sayesinde mümkündür. Mitokondriyal DNA'nın evrim hızı yüksektir. Dolayısıyla mtDNA'daki mutasyon derecesine bakarak hem bir toplumun içindeki hem de toplumlararasmdaki değişme hızı belirlenebilir.
Sayfa 142Kitabı okudu
Geçmişi anmanın büyük faydası, yabancının dostluğuna inanmanın asla doğru olamayacağını göstermesindedir. Yüzyıllardan beri insan kardeşliği davaları güdülmüş, filozoflar, peygamberler, bilginler, şairler bu davayı savunmuş, fakat sosyal kanun olan "milletler savaşı"nda en küçük değişme olmamıştır. Kardeşliği Tanrı'nın oğlu sayan Hristiyan katolik-protestan halinde, dindaşlarını kardeş sayan Müslümanlar Sünnî-Şîî halinde birbirlerini boğazlamışlardır. İnsanları birleştirip tek devlet yapacağını, hattâ devleti de kaldıracağını ilân eden komünistlerin akıttığı insan kanı ise insanlık tarihinde aşılması imkânsız bir rekordur.
Reklam
Önce bir tesettür mücadelesi yapıldı. O mücadele sonra başörtüsü olarak küçüldü. O küçülme türban adını aldı. Şimdi gelinen noktada tesettürün modasından söz edilir olmuştur. Müslüman kadınların bu kadar kısa bir sürede geldikleri bu noktanın sorumlusu kimdir? Değişim, yukarıdan aşağıya mı aşağıdan yukarıya mı olmuştur? Dini temsil niteliği taşıyanlar mı değiştiler de Müslüman kitleler, onlara uydu; yoksa din hizmeti görenler değiştiği için Müslüman kitleler, onları mı taklit ettiler? Aslında cevap hangisi olursa olsun olsun değişen bir şey olmayacaktır. Bir değişme, erime hatta kör taklit tartışılmayacak kadar açık bir şekilde ortadadır. Faillerinin bilinmesi veya bilinmemesi bir şehit değiştirmeyecektir.
Sayfa 57 - Tahlil YayınlarıKitabı okuyor
İnsanları şu iki türlüye ayrılmış görüyordum: Bir kısmı hiç değişmeyen ihtiyatları, yaşama usulleri, muayyen vehimleri ve hakikatleri, içtimai bir sınıf içinde muayyen dereceleri olanlar. Amele olsun, müstehlik olsun, bunlar birer manevi burjuvadırlar. Çünkü cemiyet onları kendi baskısı altında, kendi emirleriyle kımıldayan mahsusî bir âlet haline geçirmiştir. Artık bu insanların her biri "müesses"dirler ve müstehase haline gelmişlerdir. Evlenen arkadaşlarımın bazılarının da böyle teessüs ettiklerini ve cemaatlaştıklarını görüyordum: Kibar sınıfının, memur sınıfının, asker sınıfının, amele sınıfının, velhasıl zümrevî bir tertibe dâhil ve tâbi olan her Sınıfın birer ferdi gibi. Fakat başka bir kısım insan daha var: Bunlar daha canlı, daha hızlı, daha belli bir değişme içinde her zaman keşmekeşlerini tazeliyorlar; her sınıfın muhitine dalıp çıkıyorlar ve kolaylıkla intibak ettikleri kadar, kolaylıkla da isyan ediyorlar. Bunlar, romanlarındaki birçok insanlar gibi sınıfsızdırlar. Teessüs etmemekte, cemaat ve müstehase olmamakta ilahi ve şeytani bir ısrarları var. Korkunç bir tarzda mücadele ediyorlar. Bütün sanatkârlar ve Vildan'lar. Kendimi onların içinde buluyorum, onlardan nefret ediyorum, kaçmak istiyorum ve onları seviyorum.
Sayfa 148 - *müstehlik: Tüketici. *mahsusî: Özel. *müstehase: Taşıl, fosil.
Sevgi dolu cinsel yakınlık (...) ilgi ve minnettarlığı açığa çıkarır. Bu, karşılıklı vermedir, karşılıklı alma değil. Bireylerin birbirini sömür­düğü değil, beslediği bir alandır. Sevgi dolu cinsel yakınlıkta cinsel partnerler değiştirilebilir değildirler. Partnerler hikayeleriyle, yetenekleriyle, mücadeleleriyle ve hazlarıyla biriciktir. Birbirlerini bilirler ve birbirlerine ilgi gösterirler. Empati kurarlar. Birbirlerine merak duyarlar. Fiziksel yakınlığı, duygusal yakınlıklarını derin­leştirmek için kullanırlar... Birlikte gelişmeye yazgılıdırlar.
Sayfa 187 - Bgst Yayınları, 2.Basım, Haziran 2021.
Bize, erkeklerin sevmesi durumunda medeniyetin ayakta kalamayacağı tekrar tekrar söylendi; çünkü erkekler severse öldürme emrini yerine getiremezlerdi. Ancak, erkekler doğuştan katil olsalardı, biyolojileri ve kaderleri gereği can almak üzere programlanmış olsalardı, onları katile dönüştürecek ataerkil toplumsallaşmaya ihtiyaç duyulmazdı. Savaşçı yaşam biçimi, oğlan çocukları ve yetiş­kin erkekleri yaralar; erkeklerin insanlığını, kalbinden delip geçen bir oktur. Savaşçı yaşam biçimi, erkeklerin ruhunun yeryüzündeki tüm hayatı tehdit edecek düzeyde fakirleşmesine sebep olur.
Sayfa 176 - Bgst Yayınları, 2.Basım, Haziran 2021.
Reklam
Blues'un doğuşu Afrikalı kölelerin tarlada çalışırken söyledikleri hüzün ve acı dolu şarkılarla olmuştur. Ayrıca ismini, Batı Afrika kültüründe cenaze ve yas törenlerinde acının sembolü olarak kullanılan mavi renkten aldığı iddia edilmektedir.
Sayfa 168 - Bgst Yayınları, 2.Basım, Haziran 2021. Dipnottan
kendinizi benim yerime koyun, rayından çıkmış bir hayatı sürüklüyorum, her geçen gün biraz daha zorluğa batıyorum, sürekli ümit ediyor, sürekli hayal kırıklığına uğruyorum, kendimde sürekli kötüye doğru bir değişme olduğunu ve başka hiçbir konuda iyi bir gelişme olmadığını fark ediyorum; böyle bir duruma düşseniz siz de bu davayı benim gibi karanlık görürdünüz."
Dalai Lama'nın dediği gibi, "Tapınağa ya da kiliseye, camiye ya da sinagoga ihtiyaç yoktur, karmaşık felsefeye, doktrine ya da dogmaya ihtiyaç yoktur, çünkü kendi kalbimiz, kendi zihnimiz tapınaktır ve şefkat doktrindir."
Sayfa 160 - Bgst Yayınları, 2.Basım, Haziran 2021.
Kadınlar kalıtsal olarak erkeklerden daha sevgi dolu değiller; kadınlar bakım işlerini yürütüp yine de duygusal istismarda bulu­nabilirler. Ataerkil kültürde, kadınların sevgi dolu olduklarını, derin samimiyet kurma yetisine sahip olduklarını öylece varsayma eği­limi çok güçlü. Öyle ki, derin samimiyeti mümkün kılacak, ilişki kurmayı sağlayacak becerileri olmayan kadınların durumu çoğun­lukla dikkatten kaçıyor.
Sayfa 154 - Bgst Yayınları, 2.Basım, Haziran 2021.
Reklam
Yani hayatta değişmeyen tek şey değişimin kendisi. Ve değişim, tahmin ettiğimizden daha fazla. Değişme kapasitemiz var. Bunu bilmek, gerektikçe hatırlamak değişim gücümüzü artırır. Bu kitapta psikolojik sağlamlıkla ilgili ele aldığım özellikler konusunda pek iyi olduğunuzu düşünmüyorsanız lütfen aklınızda tutun: Değişim mümkün, değişebiliyoruz; istediğimizde daha da fazla.
Ataerkinin gücü, erilliği kor­kulan bir şey haline getirmek ve erkeklerin de sevilmektense kor­kulmanın daha iyi olduğunu düşünmelerini sağlamak olmuştur. itiraf etseler de etmeseler de erkekler bunun hiç de doğru olmadığını bilir.
Sayfa 129 - Bgst Yayınları, 2.Basım, Haziran 2021.
Feminist erkek hayatta kalamaz düşüncesi hakkında
Silverstein değişen cinsiyetçi toplumsal cinsiyet rollerine odaklanan atölyeler düzenlediğinde, feminist bir erkeğin hayatta kalıp kalamayacağı konusunda onu sorgulayan­lar kadınlar oluyor. Silverstein hakikatlere işaret ederek bu kadın­ların korkularına yanıt veriyor: Erkekler pek de hayatta kalamıyorlar! Bizler onları ölmek ve öldürmek üzere savaşa gönderiyoruz. Erkekliklerini kanıtlamak amacıyla, kolej futboluyla ilgili yakın tarihli bir filmdeki sahneyi canlandırmak için, otobana yatıyorlar. Orta yaşlarının başında kalp krizinden ölüyorlar, erkeksi aktiviteler olan içki ve sigaradan dolayı karaciğer ve akciğer hastalıklarına yakalanıp kendilerini öldürüyorlar, kabaca kadınlardan dört kat yüksek oranda intihar ediyorlar, kadınlardan üç kat daha fazla cinayete (çoğunlukla diğer erkeklerin ellerinde) kurban gidiyorlar ve dolayısıyla kadın­lardan yaklaşık sekiz yıl daha az yaşıyorlar. Vahşi ve gereksiz şiddet eylemleri aracılığıyla ataerkil erkekliği kanıtlama mücadelesi içinde olan birçok erkeğin müebbet hapse mahkum olduğunu da ben ekleyebilirim. Şüphesiz birçok kadın mutlu, tatminkar bir hayat sürer, çünkü bizi şiddetle bir araya getiren bir kimliği sahiplenmeyiz, erkeklerin de aynı seçeneğe sahip olması gerekir.
Sayfa 128 - Bgst Yayınları, 2.Basım, Haziran 2021.
Feminist Erkeklik
Feminist erkeklik, erkeklerin değerlerinin olması için var olmala­rının yeterli olduğunu, yani desteklenmek ve sevilmek için "yapmak", "icra etmek" zorunda olmadıklarını varsayar. Feminist erkeklik, kuvveti "birilerinin üzerindeki güç" olarak değil, kişinin kendinden ve başkalarından sorumlu olma kapasitesi olarak
Sayfa 126 - Bgst Yayınları, 2.Basım, Haziran 2021.
Reformist feministlerin (burjuvalar) feminizme verdiği zarar
Reformist feministlerin, özgürlüğü yalnızca kadınların güçlü ataer­kil erkekler gibi olma hakkı edinmesi olarak görmesi ne kadar yanlışsa (sınıf ayrıcalığına sahip feminist kadınlar hiçbir zaman yoksul ve işçi sınıfı erkekler gibi yaşamak istediklerini öne sürme­diler), özgürleşmiş erkeğin karşı cinsin kıyafetlerini giymiş bir kadına dönüşeceğini sanmak da konuyu o kadar basite indirgemek demekti. Yine de ana akım feminist düşüncenin erkeklere sunduğu özgürlük modeli buydu. Erkeklerin güçle ve başkalarını geçindir­mekle ilgili fikirlere tutunmaları bekleniyordu. Bunlar ataerkil düşüncenin parçasıydı. Aynı zamanda da hakimiyet kurmaya yap­tıkları yatırımı bırakıp duygusal gelişime yatırım yapmaları bekle­niyordu. Bu feminist erkeklik vizyonu o kadar çelişkiliydi ki ger­çekleşmesi imkansızdı. Bu durumda değişimi dert eden, değişime açık erkeklerin genelde vazgeçerek, gayet sorunlu buldukları ata­erkil erkekliğe dönmesine şaşırmamak gerekir. Erkeklerin kurtulu­şuyla ilgili feminist görüşü sahiplenen bazı erkeklerin eline geçen tek şey, pek az sayıda kadının bu dönüşüme saygı duyduğunu öğrenmek oldu.
Sayfa 120 - Bgst Yayınları, 2.Basım, Haziran 2021.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.