Doğa değişir. Kayalar değişir, dağlar değişir, denizler değişir, sular değişir, okyanuslar
değişir, hava değişir, her şey değişir. Daha da önemlisi, canlılar değişir. Bu bir doğa gerçeğidir. Bu tartışılmazdır. Doğada var olduğundan beri değişmeyen tek bir yapı bulunmaz, en azından şimdiye kadar hiç rastlanmamıştır. Sadece kendi soyağacındaki değişimleri inceleyen bir birey bile ailesinin ne kadar değiştiğini görecektir. Dedesiyle muhabbet eden bir birey “Bu yeni nesil de pek uzun” lafını mutlaka duyacaktır.
Bir hafta da ne kadar değişebilirsin ki deselerdi ağzı doldurma çabasıyla 'bir anda bile değişir canım her şey' derdim. Artık mı? Ha, büyüdüm, büyüttü hayat beni, büyüttüler. Ve anladım ne kadar kısa sürede değişebileceğini, değişebileceğimi.
Ah doğru ya zaten öğretmişlerdi bak bunu "değişmeyen tek şey değişim"di...
Değişmeyen tek şey değişimdir diyordu Heraklitos. Ama, değişim de değişmez mi? Kimi zaman idrak edemeyeceğimiz kadar hızlı, kimi zaman da çok yavaş.
Kaynak: Çözdüğüm bir türkçe soru bankasında karşıma gelen paragraf sorusu.
Her şey mahvoluyor. Her şey değersizleşti. Fakat şunu söyleyebilirim ki, onlar mahvetti ve değersizleştirdi. Çünkü sözde masumane insani yardımla gelen bir çeşit afet değil bu. Tam tersine insanın kendi kararlarıyla ilgili bu, kendi kararlarının kendisinin önüne geçmesiyle. Tabii ki bunda Tanrı’nın da eli var. Hatta bana kalırsa, büyük bir payı
Hep büyük değişimleri düşlüyoruz. Bu böyle gitmez, her şey tuhaf, dünya tam bir felaket, artık yetti vesaire. Her şey değişsin isterken benliğimiz muhafaza ediliyor bir yönüyle. Machado de Assis, "Ne kadar saçma veya bozuk da olsa alışılmış düzeni kökünden değiştirmek daima zordur." der. Meselenin zorluğu değişmeyen bizden, sevgili okur.