Hayatın içi Oyuktur,
Ruhumuzun içi Oyuktur,
Bütün dünyanın içi Oyuktur!
RAHATSIZLIK BEDENİMDE DEĞİL, RUHUMDADIR!
Hem de öyle
büyüktür ki; bedenin bütün gözeneklerinden içeri sızarak onu da istila eder sonunda!
...
Canlı Olmaktan Duyduğum Tiksinti Öyle Büyük,Dehşet Öyle Kudretlidir ki!
...
Ölmekten bütün varlığımla iğrenirim.
İlerlemek ve durmak iki aynı, iki
imkansız şey.
Umudun,inançsızlıktan farkı yok,
ikisinin de
Dr. Öğr. Üyesi İbrahim Barca
Mûsâ, belirlediğimiz yere (Tûr’a) gelip Rabbi de ona konuşunca, “Rabbim! Bana (kendini) göster, sana bakayım” dedi. Allah da, “Beni (dünyada) katiyen göremezsin. Fakat (şu) dağa bak, eğer o yerinde durursa sen de beni görebilirsin.” dedi. Rabbi, dağa tecelli edince onu darmadağın ediverdi. Mûsâ da baygın düştü.
**** KİTAPLA İLGİLİ UFAK TEFEK SPOILER MEVCUT OLABİLİR, AMA OKUMA TADINI KAÇIRACAK BOYUTTA DEĞİLDİR. ***
Uzun kitaplar hep gözümüzü korkutuyor fakat bitirdiğimizde de bu kurguların gerçek olmadığını kabullenmekte zorlanıyoruz ve hayat bir süre kitaptan bağımsız geçirilemiyor.
İşte Rüzgar Gibi Geçti de bu kitaplardan birisi. 26 gün süren şahane
Ve kendi kendime sordum: Özlem dehşet duygusunu bastırabilir mi? Ait olma duygusu, nefretten baskın çıkabilir mi? Nefret unutabilir mi? Yaşlı adama gerçekten yakınlık duymuş olabilir miyim?
Bir an gelirki artık boşverirsin,kendine ve her şeye,karşı siperlerden yağmur gibi kurşun yağarken aldırmazsın ve yürümeye devam edersin,bunun adı aslında intihardır ama aynı zamanda bu kıyametin ortasında ilerleyen,yatan,ölen,yaralanan,herkesin en iyi en mükemmel yanlarının kendi içinde toplandığını hissedersin,bir arkadaş toplantısında ortamın
"Kendimi pek iyi hissetmedim Sait. Buradaki yozluk, yoksulluk pek dehşetli..."
"Ama memleket bu işte! Dehşet görmekte değil ki, alışmakta ve kabullenmekte..."