“Bir şeyler istiyoruz, gerçeklerle alakası olmayan, ahlakla alakası olmayan, etikle alakası olmayan, estetikle alakası olmayan.. içgüdülerimize dair bir şey istiyoruz.. Var olup olmadıklarını, gerçek olup olmadıklarını, doğru olup olmadıklarını defalarca başka yerlere bakarak sorguladığımız, asla emin olamadığımız, güvenemediğimiz, taşıyamadığımız, itiraf edemediğimiz, anlam veremediğimiz, korktuğumuz, çekindiğimiz, kaybettiğimiz bir şeyler istiyoruz.”
Dekalog / Cztery
Modern çağın bedeninde, artık tek hakikat olarak teknoloji görülüyordu. Nitekim bu durumu Dekalog'un ilk bölümünde, “Benden başka Tanrın Olmayacak!" emriyle sinemaya aktarır. On bölüm de modern ve ruhsuz bir apartmanda geçmektedir. Popüler kültür ve yaşam filozofu Slavoj ZiZek, Kieslowski başlıklı kitabının “Yer Değiştiren Emirler” başlıklı bölümünde şöyle yazmaktadır: “Dekalog filminin On Emir'le bağlantısı tam olarak nedir? Birçok yorumcu bu ilişkinin sözde belirsizliğine başvurur: onlara göre, her bölümü tek bir Emir'le kıyaslamamak gerekir, denklikler çok daha bulanıktır, bazen bir öykü birkaç Emir'e gönderme yapar...
Bu kolay çözüme karşı çıkmak, bölümlerle Emirler arasındaki keskin bağ üzerinde durmak gerekir: her bölüm tek bir Emir'e karşılık gelir, ama 'vites değiştirerek” Dekalog 1, İkinci Emir'e gönderme yapar vb. ve sonunda, Dekalog 10 bizi tekrar İlk Emir'e geri getirir. Bu decalage, Kieslowski'nin Emirleri nasıl yerinden ettiğinin belirüsidir. Kie$lowski'nin yaptığı şey, Hegel'in Tinin Fenomenolojisinde yaptığı şeye çok yakındır: bir Emir'i alıp 'sahneler onu örnek bir yaşam durumunda edimselleştirir, böylece onun 'doğruluğunu, onun öncüllerini çökerten beklenmedik sonuçlarını görünür kılar. Hatta insan, katı Hegelci bir tavırla, emirlerin her birinin bu yerinden edilmesinin bir sonraki emri türettiğini öne sürmeye heves ediyor..." 148
148 Slavoj Zizek, Kieslowski, Encore Yayınlan, İstanbul, 2014, s. 11
+ İnsanlar neden ölür?
- Değişir; kalp krizi, kanser, kaza, yaşlılık.
+ Yani, ölüm ne demek?
- Kalbin kan pompalaması durur, beyne kan gitmez, hareket durur, her şey durur. Her şey biter.
+ Geriye ne kalır?
- Bir insan ne yaşamışsa, bu onun anıları ve bıraktıklarıdır. Anılar önemlidir.”
Dekalog 1 (Krzysztof Kieslowski)
Dekalog
Yasakların bu şekilde emirlere çevrilmesi katı bir şekilde totolojik bir jesttir: Aziz Pavlus, Yasanın kendisinin onu ihlal etme arzusunu türettiğini öne sürer.
Bir sandıktan bahsetmek istiyorum. Bir günah sandığı bu. Hayır içinde günah yok...Günah onun dışında!
Ahit Sandığı...aslında marifet sandıkta değil. Hamdi Yazır İsrailoğullarının bu sandığa bakınca sekine bulduklarını söyler. Talut kendilerine hükümdar kılındığı zaman İsrailoğulları bir alamet istemiş, alamet olarak Ahit Sandığının geldiğini
Dekalog 4
"Benden mi korkuyorsun yoksa kendinden mi?’
Kopmak üzere olan bir ipin iki ucundan daha cesaretli olan diğerine sorar bu soruyu. Tereddüt ipin en ince noktasıdır ve zamana direnmektedir.
Yıllarca bir zarfın içinde itikâfa giren bir mektup...Kim okunmasın diye mektup yazar ki? Mektup bir ürperti, meçhul bir güzergâh iki varlık arasında
Dekalog 5
Yeryüzündeki ilk cinayeti biliyoruz. İlk katili... İlk maktulü... Cinayet sebebini...
Katil ile maktulün kardeş olmaları aklımızda kalmış...ilk katil aynı zamanda ilk maktülü defnedendir. İlk cinayetin yeryüzündeki ilk cezasıdır bu...katil, eyleminin sonucunu yüklenmiştir.
İlk katilin dünyadaki akıbetini bilmiyoruz. Kesin bir şey varsa o da
Dekalog 6
Dürbün… veya şöyle ifade edeyim dûr-bîn...Dûr uzak mânâsına. Bîn, görmek...uzağı görmek için kullanıldı dürbün...Optik bilimi ilerdelikçe daha uzakları görebilir olduk..
Göze ve görmeye belirli sınırlar çizmiştir Yaratıcı. Belirli bir mesafeye kadar görebiliriz…Belirli bir ışık düzeyinde...Göz ile perde arasındaki ontolojik bağı şöyle özetler