Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“Olduğum yerde duramam, ama yürümeyi de sürdüremem artık. Ne çalışabilirim, ne de durabilirim. Ne teslim olabilirim, ne de savaşabilirim ama işte bu... bu işte benden istedikleri. Böyle kalmamı istiyorlar. Ne sağ, ne ölü. Ne akıllı, ne deli. Yalnızca korkuyla titreyen bir yumak. Onların biçim verdiği bir topak belli bir biçimi olmadığı halde.”
Anlatacağım olay, benim gördüğüm bir rüya ya da geçici bir deliliğin gösterdiği sanrı değilse, kumaş resimlerle gezen o adam mutlaka deli olmalı. Ama rüyada bize, bu dünyaya teğet bir diğer dünya şöyle bir görünür ve deliler, bizim hiç algılamadığımız şeyleri görüp duyarlar. Aynı şekilde ben de, tekinsiz bir atmosferin merceğinin ötesine, dünyamızın görüş alanı dışındaki bir dünyanın kıyısına kısacık göz atmış olabilirim.
Reklam
FERHAD BEY - Ruhu unuttular. Ağaç tohumu unuttu. Bir bana bak, bir de kendine. Ben senden kaç milyon,kaç milyar kere büyüğüm. Ben nasıl senden çıkma olabilirim dedi. Bir damlanın hacmine bütün bir kainatın sığabileceğini anlatmaya çalışan ince ve girift adama deli dediler. Yaptığı iş bir iğne deliğinden bir deve geçirmeye kalkışmak kadar gülünç oldu. İğne deliğinden deve geçer mi? YOLCU-Geçer mi? FERHAD BEY-Geçer. Bir iğne deliğinden develer, dağlar ve denizler geçer. İğne deliği kadar küçük gözlerimizden nasıl bütün gökyüzü geçiyorsa öylece bir iğne deliğinden her şey geçer. Bir tohumda gövdesi, dalları, yaprakları ve yemişleriyle bütün bir ağaç gizlidir. FERHAD BEY - Tohum, tohum, tohum!!! Bunu nasıl anlatalım? Tohum!!! Sade bu tohum değil. Bütün tohumlar. Bir tohum içinde bin tohum. Ağaç olmuş tohumlar. Olmayı bekleyen tohumlar. Olmayacak tohumlar. Herkesin bir tohumu. Herkesin ayrı tohumu.
Asıl sen vardın ortada, ben senin elinde bir ayna, sen yeşillikte bir ağaç, ben senin gölgen… İnsanlar mantığı kendi söyledikleri doğru görünsün diye icat etmişlerdir.. Varlığımızın bir gizli köşesi olmalı, rahatça kaçıp saklanıyorsunuz.. Deli dedikleri, etrafında neler döndüğünü çözmeye başlamış insandır; hepsi bu. Belki de hepimiz kalbimizin
-Ruhu unuttular. Ağaç tohumu unuttu. Bir bana bak, bir de kendine. Ben senden kaç milyon, kaç milyar kere büyüğüm. Ben nasıl senden çıkmış olabilirim dedi. Bir damlanın hacmine bütün bir kâinatın sığabileceğini anlatmaya çalışan ince ve girift adama deli dediler. Yaptığı iş bir iğne deliğinden bir deve geçirmeye kalkışmak kadar gülünç oldu. İğne deliğinden deve geçer mi? -Geçer mi? -Geçer. Bir iğne deliğinden develer, dağlar ve denizler geçer. İğne deliği kadar küçük gözlerimizden nasıl bütün gökyüzü geçiyorsa öylece bir iğne deliğinden her şey geçer. Bir tohumda gövdesi, dalları, yaprakları ve yemişleriyle bütün bir ağaç gizlidir.
Mükemmel bir hikaye
Bir filmde ya da kitapta kullanmak istediğim sık sık aklıma gelen küçük bir senaryom vardır. Akıl hastanesinde yaşayan deli bi adam ( Bu ben olabilirim. Neden olmasın?) Bu adam her gün hobi odasına gider. Üzerinde pijamaları vardır. Yuvarlak bir masaya oturur. Hasta bakıcı ona bir not defteri ve bir kutu boya verir. Boyaları alır ve bir canavar kafası çizer. Sonra kendi çizdiği canavara bakar, bir çığlık atar ve odadan kaçar. Aslında, aynı deliliği bizler de her gün yaşatıyoruz kendimize. Boyalarımızı (hayal gücümüzü) güzel şeyler yaratmak yerine kendimizi korkutmak için kullanıyoruz.
Reklam
Ruhu unuttular. Ağaç tohumu unuttu. Bir bana bak, bir de kendine. Ben senden kaç milyon, kaç milyar kere büyüğüm. Ben nasıl senden çıkmış olabilirim dedi. Bir damlanın hacmine bütün bir kâinatın sığabileceğini anlatmaya çalışan ince ve girift adama deli dediler.
_İnkarcılar kızgın fırına atılmış saman gibi yanacaklar. İnananlar ise ahırdan salınmış buzağılar gibi sevinçle sıçrayacak. _Davutoğlu Süleyman’ın özdeyişleri_ _Akılsızlarara, ahmaklıklarına uygun karşılık ver. Yoksa kendilerini bilge sanırlar. _Akılsızlar ne zamana dek bilgiden nefret edecek? _İyilerin peşinden gidin. Hırsızın katilin
-Ruhu unuttular. Ağaç tohumu unuttu. Bir bana bak, bir de kendine. Ben senden kaç milyon, kaç milyar kere büyüğüm. Ben nasıl senden çıkmış olabilirim dedi. Bir damlanın hacmine bütün bir kâinatın sığabileceğini anlatmaya çalışan ince ve girift adama deli dediler. Yaptığı iş bir iğne deliğinden bir deve geçirmeye kalkışmak kadar gülünç oldu. İğne deliğinden deve geçer mi? -Geçer mi? -Geçer. Bir iğne deliğinden develer, dağlar ve denizler geçer. İğne deliği kadar küçük gözlerimizden nasıl bütün gökyüzü geçiyorsa öylece bir iğne deliğinden her şey geçer. Bir tohumda gövdesi, dalları, yaprakları ve yemişleriyle bütün bir ağaç gizlidir.
Olduğum yerde duramam, ama yürümeyi de sürdüremem artık. Ne çalışabilirim, ne de durabilirim. Ne teslim olabilirim, ne de savaşabilirim...ama işte bu...bu işte benden istedikleri. Böyle kalmamı istiyorlar. Ne sağ, ne ölü. Ne akıllı, ne deli. Yalnızca korkuyla titreyen bir yumak. Onların biçim verdiği bir topak...kendilerinin belli bir biçimi olmadığı hâlde.
Reklam
FERHAD BEY: Ruhu unuttular. Ağaç tohumu unuttu. Bir bana bak bir de kendine. Ben senden kaç milyon,kaç milyar kere büyüğüm. Ben nasıl senden çıkmış olabilirim dedi. Bir damlanın hacmine bütün bir kâinatın sığabileceğini anlatmaya çalışan ince ve girift adama deli dediler. Yaptığı iş bir iğne deliğinden bir deve geçirmeye kalkışmak kadar gülünç oldu. İğne deliğinden deve geçer mi? YOLCU: Geçer mi? FERHAD BEY: Geçer. Bir iğne deliğinden devler,dağlar ve denizler geçer. İğne deliği kadar küçük gözlerimizden nasıl bütün gökyüzü geçiyorsa öylece bir iğne deliğinden her şey geçer. Bir tohumda gövdesi,dalları,yaprakları ve yemişleriyle bütün bir ağaç gizlidir.
"Ruhu unuttular. Ağaç tohumu unuttu. Bir bana bak, bir de kendine. Ben senden kaç milyon, kaç milyar kere büyüğüm. Ben nasıl senden çıkmış olabilirim dedi. Bir damlanın hacmine bütün bir kâinatın sığabileceğini anlatmaya çalışan ince ve girift adama deli dediler."
Sayfa 88 - FERHAD BEYKitabı okudu
Tohum deyip geçme!
FERHAD BEY - Ruhu unuttular. Ağaç tohumu unuttu. Bir bana bak, bir de kendine. Ben senden kaç milyon, kaç milyar kere büyüğüm. Ben nasıl senden çıkmış olabilirim dedi. Bir damlanın hacmine bütün bir kâinatın sığabileceğini anlatmaya çalışan ince ve girift adama deli dediler. Yaptığı iş bir iğne deliğinden bir deve geçirmeye kalkışmak kadar gülünç oldu. İğne deliğinden deve geçer mi? YOLCU-Geçer mi? FERHAD BEY- Geçer. Bir iğne deliğinden develer, dağlar ve denizler geçer. İğne deliği kadar küçük gözlerimizden nasıl bütün gökyüzü geçiyorsa öylece bir iğne deliğinden her şey geçer. Bir tohumda gövdesi, dalları, yaprakları ve yemişleriyle bütün bir ağaç gizlidir.
Deborah kibritin kuru yakıtı tutuşturduğunu sezdi. "Adalet uygulanmıyorsa, namussuzluk örtbas ediliyorsa ve inançlarını koruyan insanlar acı çekiyorsa, sizin gerçekliğiniz ne işe yarıyor peki? Helene da Ellis konusunda verdiği sözü tuttu, ben de. Peki sizin gerçekliğiniz ne işe yarıyor?" "Bak, dinle beni," dedi Furi. "Sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben. Hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim..." (Birden, Nürnberg'deki hastaneden kaçıp bu gamalı haç-kentinin içinde kaybolduktan sonra, hastaneye geri dönüp sert, alaycı, sinir bozucu bir kahkaha atarak, "Sholom Aleichem, Doktor, onlar benden daha deli," diyen Tilda'yı hatırlamıştı.)... "ve hiçbir zaman huzur ya da mutluluk da vadetmedim. Sana ancak bütün bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim. Sana sunduğum tek gerçeklik savaşım. Ve sağlıklı olmak, gücünün yettiği kadarıyla, bu savaşımı kabul edip etmemekte özgür olmak demektir. Ben yalan şeyler vadetmem hiç. Kusursuz, güllük gülistanlık bir dünya masalı koca bir yalandır... Üstelik böyle bir dünya çok can sıkıcı bir yer olur!"
Sayfa 121Kitabı okudu
114 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.