250 syf.
10/10 puan verdi
Fetret Dönemi sonrasında toparlanma geçiren Osmanlı'da kayıp bir şehzade. Kimsenin bilmediği, tanımadığı... Ve onunla yolları kesişen esrarengiz bir güzel. Gökçen. Atsız Ata, kalbi olmayan bütün kızların adı Gökçen'dir diyor. ^^ Geçen yıl arkadaşlarım Gökçen hikayesinin geçtiği köye ziyarete gitmişlerdi. Hala Gökçen'in yaşamış olduğuna inananlar mevcut. Ben de inanıyorum. Akıcı, kolay okunan, dolu dolu bir hikaye Deli Kurt. Aşkı da, savaşı da, vatanı da, tahtı da çok iyi anlatmış.
Deli Kurt
Deli KurtHüseyin Nihal Atsız · Ötüken Neşriyat · 202015.7k okunma
Evin önünde bir at durunca Satı Kadın kapıdan göründü. Elli beşine gelmişti. Fakat hâlâ dinç ve yakışıklıydı. Yüzü hâlâ kırışmamıştı. Boru değil, Türkmen kızıydı.
Deli Kurt, hoca ile derse başlayıncaya kadar Kuran'dan yalnız Fatiha’yı bilirdi. Bunu kendisine Satı Kadın ezberletmişti. Şimdi hoca da İhlas suresini öğretmişti. Murad,Çakır'a gelerek ihlas'tan kendisini imtihan etmesini istemiş. Çakır'ın da himmetiyle iyice bellemişti. Bu hevesin sebebini Çakır iki gün sonra anladı. Mezarlık yakınından geçerken gözleri ister istemez Bala Hatun'un mezarına ilişti ve keskin gözleriyle birkaç yüz adımlık mesafeden Murad'ın orada olduğunu gördü. Elleri açıktı. Birden içi sızladı ve hayaletleri hatırladı. Belliydi ki çocuk, Fatiha'dan fazla olarak yeni öğrendiği İhlas'ı da annesinin ruhuna gönderiyordu.
- Deli Kurt sipahi olmaya karar verdi. Bugün aldığı sonuçla da olabileceğini gösterdi değil mi ? Ne dersin beğ ? Beğ onu zaten beğenmişti. Takdirini esirgemedi. Yüzlerce yıldan beri can harcamış bir ailenin mensubu olmanın alışkanlığı ile cevap verdi : - Olur elbette...İnşallah benim oğullarımla birlikte nice savaşlara girip ya gazi,ya şehit olurlar.
Türkmen Beği,çadırında konuk olan bu on yaşındaki öksüze Türklükteki en büyük,en üstün iki rütbeden birini temenni ediyordu.
-Çaşıt nasıl olur ? -Çaşıt Rum'dan olur,Frenk'ten olur,Çıfıt'tan olur ama sen onu tanıyamazsın. Çünkü o Türk kılığına girer.
Deli Kurt,atının üstünde dimdik duruyor, dervişlerin bir ağzından tekrarladıkları sözün ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Dervişler biraz daha yaklaşınca ne dedikleri anlar gibi oldu : ''La ilahe illallah'diye bağırıyorlar,bunun arkasından bir şey daha söylüyorlardı. Bunun da 'Muhammeden Resullullah' olması lazımdı,ama pek benzemiyordu. Deli Kurt dikkat kesildi. Dervişler biraz daha yanaştılar. O zaman bu ikinci sözün ne olduğu anlaşıldı. Herifler 'Baba Resullullah' diye haykırıyorlardı. Bu ne biçim Müslümanlıktı? Bu 'Baba' kimdi? Deli Kurt o zaman Çakır'a hak verdi. Bunlar Müslüman falan değil,bir takım deli bozuk serserilerdi. Zaten öyle olmasa bir Yahudi dönmesinin arkasından giderler miydi?
Çakır'ın öfkesi yatışmıştı : - Şarapla pekmezi ayıramayacak kadar alık mısın ? - Yok ağam ! Yeryüzünde Eflatundan sonra en akıllı adam benim ama telaşla pekmez yerine şarap alıvermişim. Renkleri çok benziyor da.. Hem ikisinin da aslı üzüm olduktan sonra.. Zarar etmez.
Bunun için mi sıkılıyor,uykusu kaçıyordu ? 'Gökçen senin neyin ' diye kendi kendine sordu. Hiç...Yabancı bir kız,bir çoban kızı...Bu bunalma Gökçen için olamazdı. Deli Kurt gönlünün içinden fışkıran ateşi söndürmeye çalışarak bir sebep bulmaya uğraşıyordu. Acaba kızın gözlerini görmeden döneceği için mi üzgündü ? Gözlerinin önünden hep Yassı Tepe geçiyordu. Yeşillikle koyunlar...Tadına doyum olmayan o kaval sesi...Sonra Gökçen'in sorusu : 'Neden geç kaldın ?'
Kara Çoban, dikkatle Deli Kurt'un yüzüne bakarak fikrini söyledi : - Osmanlı'nın da bizim gibi adam olacağı hiç aklıma gelmezdi. Ben onları canavar sanırdım. Balaban cevap verdi : - Bir tokatla adam öldürmek canavarlıksa dediğin doğru. Arkadaşlığa gelince Osmanlılar güvenilir kişilerdir. Bununla Osmanlı sözü kapanmış oluyordu.
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.