GÜLÜŞÜN EKLENİR KİMLİĞİME
Gün biter gülüşün kalır bende
anılar gibi sürüklenir bulutlar
Ömrümüz ayrılıklar toplamıdır
yarım kalan bir şiir belki de
Aykırı anlamlar arayıp durma
güz biter sular köpürür de
kapanmaz gülüşünün açtığı yara
uçurum olur cellat olur her gece
Her gece yeniden bir talan başlar
acı ses olur, ses deli bir yağmur
eski bir eylüle gireriz böylece
Sığındığım her yer adınla anılır
ben girerim, sokağı devriyeler basar
bir de gülüşün eklenir kimliğime
AHMET TELLİ
Hani Necip Fazıl, Nazım Hikmet, Cemal Süreyya vs okur da aşka yelkenler açarız ya. Bu kitapta "Hayata açılırız derya deniz" Dört duvar arasında umudu, yaşamı, ayakta kalmayı başarmayı... kısacası "Hayatın anlamını öğrenirsiniz" Aslında Onlara "deli" deriz de bir kendimize bakarız da biz mi "akıllı başında bireyleriz." dersiniz.
Bir daha dünyaya gelsem,
Yine seni severdim...
Beni üzesin diye,
Beni deli divane edesin diye...
Biliyorum...
Sen de bir daha dünyaya gelsen
Yine beni sevmezdin,
Kahrımdan öleyim diye ...
Kendisi neşeli şiirleri hüzünlü bir adam. Hayatta her şeyi dengelemeyi başarmış belki de mutlu olmak için savaşmaktan bunları kazanmış bir adam. Şiirlerini okurken samimi bulacağınız ve hatta sanki en yakın arkadaşınızın yazdığı şiirleri okuyormuş gibi hissedeceğiniz bir kitap. Neşeyi ve hüznü birlikte yaşayıp mutlu olmaya çalışanlar için yürürken , yatarken veyahut herhangi bir iş yaparken dillerde sürekli tekrarlanacak şiirleri içerisinde barındıran bir kitap. Siz ağzınızda bir Atalay DEMİRCİ şiiriyle yürürken herkes sizi deli zannedebilir (eğer siz öyle olmak istiyorsanız) :))
Ya da ŞiirAtalay Demirci · Kaldırım Yayınları · 201330 okunma
Yaşlılara saksılar dizdim, bahçeler yaydım.
Yorgunlara diri beden verdim, taze yürek.
Döşekler serdim hastalara, rahat, yumuşacık.
Nerde yalan dolan gördüysem kızardım.
Yiğit yüreklere, dedim, canım armağan.
Ardına kadar açtım çocuklara kapıları.
Dostluklar boy attı yeryüzünde,
dostluklar orman orman.
Ebemkuşakları gökyüzünde fır dolandı.
Yürüdü dağlardan ovalara doğru
gümbür gümbür bir deli su,
yıktı bu su önüne geleni,
bu su, çoğala çoğala.
İnsanlar insanları aldı götürdü.
Ne kavga kaldı, ne zulüm, ne korku.
Suyun sesini duyuyorum. Şıpır, şıpır, şıpır! Sakinlik, ruhumu ayaklandırıyor. Kalkıyorum. Büyülü Nehir’de dolaşmaya çıkıyorum. İçim ürperiyor. Güneş daha doğmadan, çekip sırtıma ceketi, vuruyorum aşağıya. Niyeyse evim tepede. Aynı Highland’teki gibi tepelerden aşağılara sisler içinde iniyorum. İndikçe dağılıyor sis. Dostlar çıkmış bile avlanmaya.