"Ama sonunda kaybeden siz olmuşsunuz."
"Kayıp mı? Kaç kişi böylesine sevebilmiştir dünyada?"
"Ama kucağında bir kucak korla kalan siz olmuşsunuz."
"İyi ya, boş değildi kucağım."
"Ama yandınız, kül oldunuz."
"Ama vardım, kül bunun kanıtı."
Yanmak, kavrulmak , kavuşamasan da olsun be
Şarkıyı şuraya linkliyorum!!!
m.youtube.com/watch?v=lwSdV3O...
Çehov sen ne yapıyorsun Anton Çehov 68 sayfalık kitapla beni yerle bir ettin, iki saatlik işi vardı bu kitabın bir günlük değil... Ruslar yazmayı biliyor. Gerçekten yazarken ne düşündüklerini bilmek isterdim.
Çehov tarzı öykü kavramını hep duyuyordum ama hiç bu Anton Çehov
“Cehenneme Övgü- Gündelik Hayatta Totalitarizm” ya da İngilizce ismiyle “Kendilerimizin Tutsakları” 22 yıllık bir kitap. Hayatım boyunca bir çok defalar gerek alıntılarıyla, gerekse övgüleriyle karşılaştım Gündüz Vassaf’ın bu eseriyle. Okumak ama bu dönemde fırsat oldu.
Gündüz Vassaf’ın hayatı zaten yazarın künyesinde yazıyor. Boğaziçi
ŞeffaflıkToplumu ile yeniden karşınızdayım uzun zaman oldu herhalde ilgimi çeken konular üzerinde bir şeyler karalamayalı. :) Kısmet bu kitabaymış. Kitaba kabataslak baktığımızda 84 sayfa gözükmesine rağmen yayınevi reklamı, kitap reklamı ve notları falan çıkarınca okunacak 61 sayfa kalıyor. Yazar 61 sayfada kendi öngördüğü toplum çeşitlerine göre
BAZEN GEZEGENİMİZ ACABA EVRENİN TIMARHANESİ Mİ DİYE DÜŞÜNMEDEN EDEMİYORUM.
***Hepimiz deli doğarız. Bazılarımız deli kalırız. Samuel Beckett
21 deli kadının öyküsü! (bölünmüşlüğü, parçalanmışlığı, doğupta ölememişliği, ölüpte tabutuna sığamayışı, yanıpta tutuşamayışı, tutuşupta sönemeyişi)
Çünkü kadınların dünyası normalinden bir iki adım geri
Kitabın başında İncil'den bir alıntı: "İçim nefretle dolu, öcümü alacağım."
"Tolstoy, düzyazıda Rusların en büyük yazarıdır. Şunu keşfetti
Tolstoy: (Hiç kuşkusuz, kendisi de bilemedi keşfini) Yaşamı, çok hoşa
gidecek bir biçimde, tastamam, biz insanoğullarının zaman duygusuna
denk düşecek biçimde canlandırmanın yöntemini... Saati
Gidemedim bir türlü yanına. Gözlerindeki nefret o kadar keskindi ki kocaman soğuk bir sınır çizmişti etrafına. Ama yorgundu da, merhamete susamış aciz bakışları vardı hem davet eden hem korkan. Bekledim öylece, uzaktan izledim bir süre. Elimdeki hasta listesinde onun da ismi vardı. Tarafıma dirençli bulantı, kusma nedeniyle konsulte edilen genç
Sene 2010. HAYATIM yarıya kadar toprağa gömülmüş ağır bir kaya parçası. Kayanın üzerinde toz, toprak, pislikten başka hiçbir yaşam belirtisi yok. Arasıra rüzgar esiyor, rüzgar kayanın üzerinden ancak bir miktar tozu alıyor. Hiçbir yaşam belirtisi yok hayatımın üzerinde. Kafam ağırıyor, kafamın içi ağırıyor nefes alamıyorum. Girdiğim lüzumsuz