Hadi itiraf edin!
Hepiniz en az bir defa ölmeyi düşünmüşsünüzdür hayatta.
Kim bilir, belki buna kalkışan, kıyısından dönenler de vardır aranızda!
Geçenlerde bir haber gördüm, "Dünyanın en mutlu ülkesinde intiharlar neden artıyor?" Farklı zaman diliminde ise ülkemize dair bir haber gördüm: "İntihar oranlarında artış %50'lere
l Paulo Coelho gençken anne ve babası tarafından üç kez akıl hastanesine gönderildi ve aylarca hastanede kaldı. Sakinleştiriciler ve elektroşok verilerek tedavi uygulanmaya çalışıldı. Yazarımızın bu deneyimleri üzerine kurulu bir kitap.
l Bir insan neden ölmek ister? Sevgisizlikten mi? Parasızlıktan mı? Yoksa toplumun belirlemiş olduğu güzellik
Daha önceden bu kitap için yazdığım bir inceleme yazısıydı. İncelemeden ziyade kitabın bende bıraktığı izlenimleri dile getirmeye çalıştım. Burada paylaştığım ilk inceleme de bu oluyor ayrıca. Keyifli okumalar.
Günümüz insanı türlü dertlerin, sıkıntıların, belaların pençesinde çırpınmaktadır ve çırpındıkça da kurtulacağı yerde daha da derine
BAZEN GEZEGENİMİZ ACABA EVRENİN TIMARHANESİ Mİ DİYE DÜŞÜNMEDEN EDEMİYORUM.
***Hepimiz deli doğarız. Bazılarımız deli kalırız. Samuel Beckett
21 deli kadının öyküsü! (bölünmüşlüğü, parçalanmışlığı, doğupta ölememişliği, ölüpte tabutuna sığamayışı, yanıpta tutuşamayışı, tutuşupta sönemeyişi)
Çünkü kadınların dünyası normalinden bir iki adım geri
“Cehenneme Övgü- Gündelik Hayatta Totalitarizm” ya da İngilizce ismiyle “Kendilerimizin Tutsakları” 22 yıllık bir kitap. Hayatım boyunca bir çok defalar gerek alıntılarıyla, gerekse övgüleriyle karşılaştım Gündüz Vassaf’ın bu eseriyle. Okumak ama bu dönemde fırsat oldu.
Gündüz Vassaf’ın hayatı zaten yazarın künyesinde yazıyor. Boğaziçi
Sene 2010. HAYATIM yarıya kadar toprağa gömülmüş ağır bir kaya parçası. Kayanın üzerinde toz, toprak, pislikten başka hiçbir yaşam belirtisi yok. Arasıra rüzgar esiyor, rüzgar kayanın üzerinden ancak bir miktar tozu alıyor. Hiçbir yaşam belirtisi yok hayatımın üzerinde. Kafam ağırıyor, kafamın içi ağırıyor nefes alamıyorum. Girdiğim lüzumsuz
"Ama sonunda kaybeden siz olmuşsunuz."
"Kayıp mı? Kaç kişi böylesine sevebilmiştir dünyada?"
"Ama kucağında bir kucak korla kalan siz olmuşsunuz."
"İyi ya, boş değildi kucağım."
"Ama yandınız, kül oldunuz."
"Ama vardım, kül bunun kanıtı."
Yanmak, kavrulmak , kavuşamasan da olsun be
Gidemedim bir türlü yanına. Gözlerindeki nefret o kadar keskindi ki kocaman soğuk bir sınır çizmişti etrafına. Ama yorgundu da, merhamete susamış aciz bakışları vardı hem davet eden hem korkan. Bekledim öylece, uzaktan izledim bir süre. Elimdeki hasta listesinde onun da ismi vardı. Tarafıma dirençli bulantı, kusma nedeniyle konsulte edilen genç