Bir süredir gotik edebiyattan bir şeyler okumak istiyordum. Aklımdaki,
Jane Eyre misali şato tarzı bir ev, çatıya kapatılmış bir ev sakini, yahut gizli saklı işleri olan bir uşak, geçmişi kazdıkça ortaya çıkan esrarengiz örtülü olaylar, hayaletli sihirli mihirli şeylerdi yahut
Bir kitap düşünün. Çağın hem gerisinden geliyor hem de ötesine yansımasını anlatıyor.
Bir kitap düşünün ki bilinmeyeni anlatıyor. Korkuyu, kaldıramayacağımız dehşeti.
Bir kitap düşünün ki Antartika'da, çağlardır ölü olan bu kıtada ''Necronomicon'' kitabının içindeki; ölüm ve anca hayalperestlerin uyuşturucu etkisi altında görebileceği yaratıkları okuyucuya göstersin.
H.P.Lovecraft... ''Deliliğin Dağlarında'' isimli bu kült eserinde; Miskatonic Üniversitesi'nden gelen bir araştırma ekibinin Antartika'da yaptığı sondaj bulguları sonucunda beklediklerinden fazlasını bulmalarını anlatıyor. Bizlere karakter tahlillerinden çok bu isimlerin içlerinde hissettikleri korkuyu, gerilimi ve yüksek kubbeli garip kabartmalı yapılara karşı duydukları inanmamazlığı gözler önüne seriyor. Şeytani Shoggothlar, Yüce eskilerin yeryüzüne uyanışları ve bu gezegenin aslında kime ait olduklarını gösterdikleri türde bir çılgınlık.
Bu puslu ilkel görünümlü gerçeklikte saf bir akıl direnişine tanık olacaksınız. Tanrı hepinizi bu canavarlardan korusun.
Deliliğe bir adım kaldı.