Nazan Arısoy'un Virginia Woolf'un hayatını kaleme aldığı kitap, yazarın ya da çevresindeki insanların güncelerinin de eklenmesiyle güzel bir biyografik çalışma olmuş.
Edebiyatta bilinç akışı tekniği denince ilk akla gelen yazarlardan biridir Woolf. Özellikle "Mrs. Dalloway" kitabı bu konuda dip noktadır ve yazarın en beğendiğim kitaplarından biridir. Belki de bilinç akışı tekniğini pek çok kitabında kullandığı için zor okunan yazarlar arasında da gösterilir. En bilinen kitabı ise "Deniz Feneri" dir. Wolf'un kitaplarının her biri çok değerli ama özellikle yazan, yazma yolunda ilerleyen kadınlar için yazdığı "Kendine ait bir oda" çok özel bir eserdir.
Virginia Wolf çocukluğunda aile içi tacize uğramış. Belki de bu yüzden akıl sağlığıyla ilgili problemleri olmuş. Deliliğin ucunda kıyısında dolaşmış durmuş. Yazmak, onu normalliğe çeken, kurtaran bir uğraşmış. Onun hayatını okuyunca insan bir yazarı ortaya çıkaran, tamamlayan şey nedir diye düşünüyor. Zaten içinde olan bir yetenek sonunda dışarıya mı çıkıyor, yoksa yaşadığı zorlu hayat ve travmalar mı onu o yapıyor? Ayrıca feminizmi savunan iki kitap yazan Wolf'un yaşadığı dönem göz önüne alınarak bu yaklaşımı savunmasının sebeplerinden de bahsedilmiş. Günlüklerinde kadınlara uygulanan çifte standartlardan ve erkek kardeşleriyle eşit şartlarda eğitim alamadığından yakınıyormuş.
*Hayatın içinde nasıl kalacaksın bilmiyorum.
*İçimde biriken acılardan bana yaşayacak yer kalmadı.
*Ölmek için yaşayan bir kadındın